3 Ağustos 2019 Cumartesi

Kayıp Dünyalar   (Eskimolar, Vikingler, İnkalar, Aztekler, Mayalar, Yutalar)








Kayıp Dünyalar

(Eskimolar, Vikingler, İnkalar, Aztekler, Mayalar, Yutalar)
(Tiahuanacolar, Keçuvalar, Çavinler, Nazkalar, Çimular, Mikstekve Puebla Yerlileri, Zapotek ve Yopi Yerlileri, Olmek Uygarlığı,)

TARİH ÖNCESİ
(MÖ 3000 ÖNCESİ)



MÖ 18.000-13.000 Buzul Devri’nin Sonları, Bering Boğazı’nın Geçilmeye Elverişli olduğu Yıllar
MÖ 13.000 ler      1926’da New Mexico’daki Folsom Yakını’nda, Soyu Tükenmiş bir Bizon’un Kemikleri’nin yanında Sivri Uçlu Mızrak Taşlar bulundu.
MÖ 07.300- 06.500     Kuzey Kıta’da Kolorado ve Arizona’da Siteler kurulmuş 

DÜN
(MÖ 3000-0500)

MÖ 3114             Mayalar’a göre kendi Tarihleri’nin Başlangıç Noktası: 4 Ahau 8 Cumku
MÖ 1500            Mayalar, Köyler’de İlkel Tarım Yöntemleri’yle Mısır, Fasulye ve Kabak yetiştiriyordu.

BUGÜN
(MÖ 500- MS-1900)

MÖ 400-MS 600   Peru’nun Kuzey Kıyıları’nda Moche, Güney Kıyıları’nda Nazca, Kuzey Yaylaları’nda Becuay, Bolivya’da ise Pucara ve TiahuanacoKültürleri..
              
               Mesih Sonrası:

0100-800ler          Maya Kültürü 
0200-0700ler        Teotihuacan Kültürü
0200-400ler          Eski Güney Amerika Uygarlıkları’nın Çöküşü
0200-1600ler        Maya Hiyoroglif Yazısı
0200ler                Mayakar’ın İnşa ettikleri Tören Merkezleri, Tapınakları, Piramitleri, Sarayları ve Meydanları bulunan Kentler’e dönüştü
0250                   Maya Uygarlığı’nın en Parlak Dönemi’nin Başlaması
400ler                  Maya-İndianer Orta Amerika’da Mısır, Tatlı Patates yetiştirdiler.  Şehirler, Saraylar, Tapınaklar İnşa ettiler.

          Fecr Vakti:

0600-1000           Tiahuanaco Kültürü Bolivya’ya, Kuzey Şili’ye ve Peru’nun Kızı ve Yüksek Alanları’na yayıldı.

          Duha Vakti

0800ler           Eski Güney Amerika Uygarlıkları’a Ait son Yıkıntılar

0900                 Klasik Maya Uygarlığı’nın en Parlak Dönemi’nin Sona ermesi.
0900-1519       Klasik Sonrası Maya Dönemi
0900-1100       Toltek Kültürü
0975                   Mayalar Savaş ve Yoksulluk Nedeniyle Evlerini bırakıp Kuzey’e, Yucàtan Yarımadasına’a Göç etmeye başladılar
0900ler                Kızıl Erik               Viking Önderi             Görönland’ı Keşfetti
09??-10??         Leif Eriksson        İlk Hristiyan Viking Önderi          Kuzey Amerika’ya çıktı 

1000ler          Dresten Codexi  (Maya Hiyoroglifi)
1100ler           İnkalar’ın  Cuzra Vadisi’ne Gelişleri
1100ler           Manco Capac              İnkalar’ın Atası

1200ler            Sinchi Roca                İnka İmparatoru             Peru     Güney Amerika

          Zuhr Vakti

1300ler                Paris Codexi  (Maya Hiyoroglifi)
1325                   Aztekler, Tarihleri boyunca başlıca Merkezleri olan Tenochtitlan’ı kurdular.
1300ler                Mayta Capac               4.İnka İmparatoru          Peru     Güney Amerika
1300ler                Capac Yupanqui         5.İnka İmparatoru          Peru     Güney Amerika

1400ler              Viracocha Inca      8.İnka İmparatoru     Peru     Güney Amerika
1400ler              Inca Urcon         İnka İmparatoru             Peru     Güney Amerika
1400ler                Pachacuti İnca Yupanqui  İnka İmparatoru       Peru     Güney Amerika
1400ler                Topa Inca Yupanqui İnka İmparatoru  (1471-1493) Peru Güney Amerika
1400ler                Madrix Codexi  (Maya Hiyoroglifi)
1400ler                Geç Maya Dönemi
14??-15??           Il. Montezuma             Son Aztek  Imparatoru (hd 1502-20),
1400-1500 Başları  Meksika’nın Orta ve Güney Kesimleri’nde Aztek Devleti kuruldu.
1400ler                İnkalar Çevrelerindeki Güçlü Kabileler’e Boyun eğdirdiler.
1400ler                Itzcoatl                        Aztek İmparatoru (hd 1428-1440)
1400ler                Axayacatl                    Aztek İmparatorui (Hd 1469-1481 )
1438                   Viracocha İnca’nın Oğullarından Pachacuti İnca YupanquiTahtı Kardeşi Inca Urcon’dan aldı.
1450                   Mayalar’ın son Başkenti  yokoldu
14??-15??           Huayna Capac İnka İmparatoru (hd 1493-1525) Peru     Güney Amerika
1492-1504           Cristoforo Colombo Yeni Kıta’ya yaptığı Geziler
1497                   Tüccar ve Denizcisi Amerigo Vespucci Kuzey Amerika Kıtası’na ulaştı
1498                   Kolomb’un Yenidünya’ya 1498’de yaptığı 3.Sefer sırasında, Bugünkü Venezuella’daki Orinoco Irmağı Ağzı’nda Kara’ya çıkmasıyla, Kıta’nın Avrupalılarca İstilası başladı.

          Asr Vakti:

1500 ler               Huascar          İnka İmparatoru             Peru     Güney Amerika
1500 ler               Atahualpa      İnka İmparatoru             Peru     Güney Amerika
1500ler                Mayalar’ın Uygarlığı yıkıldı             Orta Amerika Yerlileri 
1504                   İlk kez Vespucci’nin 1504’te yayınlanan Mektupları’nda ‘ Yeni Dünya’ Adını kullanıldı.
1509                   Rio de la Plata’ya kadar Güney’de Tüm Doğu öğrenilmişti.
1513               Vasco Nunez de Balboa’nın Panama Kıstağı’nda Büyük Okyanus’u keşfetti.
1519                   Aztek İmparatorluğu yıkıldı. (400-500 Küçük Devlet’ten oluşan, 5-6 Milyonluk Nufusuyla  207.200 km2’lik Alan’a yayılan )
1520                   Fernao de Magalhaes (Macellan) kendi Adını taşıayacak olan Boğazı dolaştı.
1524                   İspanyollar  Maya kültürünü yok etti.
1527                   Pizarro Peru Kıyıları’na çıktı.
1533                   Pizarro, 1533’te İnka Krallığı’nı Ele  geçirdi.
1535                   Pizarro  Lima’yı kurdu.
1535                   Diego de Almagro, Şili’yi Ele geçirdi, Pedro de Mendozaise Buenos Aires’te bir Yerleşme kurdu.
1537                   Jimenez de Quesada, Çıpçalar’ı Egemenlik altına aldıktan sonra Kolombiya’da Bogota’yı kurdu.
1541                   İspanyollar Maya kenti Yucatan’ı aldılar
1541                   Pedro de Valdivia, Santiago de Chile’yi kurdu, Francisco de Orellana Ekvator’un Doğu’sundan Yol’a çıkıp Amazon Irmağı’nı izleyerek Atlas Okyanusu Kıyısı’na ulaştı.
1500lerin Ortaları Avrupalılar Yerleşme Amacıyla Kıta’ya gelmeye başladılar.
    
1600lerin Başı      Kıta’nın Güneyi’ndeki daki Başlıca Kentler’in Temeli atılmış bulunuyordu.

   23.Saat:

1790                   Mexico'da yapılan Kazılar’da Bazalt’tan yapılmış, Ağırlığı 25 Ton’u bulan, 3,7 Metre Çap’ında Daire Biçimi’nde bir Takvim Taşı ortaya çıkarıldı.

   24.Saat:

1830lar                Eski Maya Yerleşmeleri’nde İlk Sistemli Araştırmalar’ın başlaması.
1830-1848           Kingsborough Vikontu Dresten Kodexi’ni  Edward KingAntiquities of Mexico (Meksika’nın Eski Eserleri) Adlı Kitabında yayınladı.
1860lar             İspanya’nın 2 ayrı Yerinde Madrix Kodexi bulundu.
1880                   Dretsen Kodex’in ilk Bilimsel Yayımı Leipzig’de E.Förstmann tarafından yapıldı.

               KÜRESEL DÖNEM

1900ler                Maya Yazı Sistemi’nin Küçük bir Bölümü çözülebildi.
1952                   Palenque’de Eski Ormanlar’ın Ortasında bulunan Mayalar’ın 10 Piramd’in birinde Gizli Kryp’ta bulundu. 18 Metre Derinliğinde Büyük Taş Zeminde Sarkophag bulundu. Bu 2x4 Metre Büyüklüğünde Büyük Kapak Plate


               UZAK BATI YERLİLERİ’NİN BÖLGESEL DAĞILIMI

               Kuzey- Pasifik Yerlileri:   Apache

Kuzey- Atlantik Yerlileri:     Mohican
                                                  Delawera
                                                  Huron
                                                  Iroquois
                                                  Sioux
                                                  Cheyenne

Güney-Pasifik Yerlileri:       Aztekler (Nahaular )
                                                  Mayalar
                                                  Aymarlar
                                                  Quichualar
                                                  İnkalar
                                                  Arokanlar

Güney-Atlantik Yerlileri:     Jivarolar
                                                  Karaipler


         Çağdaş Maya Halkları :

         Dil ve Coğrafya Temelinde şu Gruplara ayrılıyor :
         1.Yucatan Mayaları (Yukatekler) :Meksika’nın Yucatan Yarımadası ile Belize’nin Kuzey, Guatemala’nın Kuzeydoğu Kesimleri     
         2.Lakandonlar: Meksika’nın Güneyi’nde, Usumacinta Irmağı ile Guatemala Sınırı Arasındaki Topraklar’da, daha az bir Bölümü de Belize ile Guatemala’da yaşar ve çok küçük bir Nufus oluştururlar
         3.Kiçe Halkları (KeççilerPikomohilerPokomamlarUstanpeklerKiçelerKakçikellerTsutuhillerSahapultekler ve Sikapanalar: Guatemala’nın Doğu ve Ortakesimleri’ndeki Dağlık Bölge’de yaşarlar
         4. Mam Halkları (MamlarTekolarAguakatekler ve İksiller) :Guatemala’nın Batısı’ndaki Dağlık Bölge’de yaşarlar
         5. Kanhobal Halkları (MotozintleklerTuzanteklerHakalteklerAkateklerToholaballar ve Çuhlar): Aynı Bölge’deki Huehuetenangoİli’ndeki ve Meksika’nın buraya bitişik Yöreleri’nde yaşarlar
         6. Tsotsiller ve Tseltallar: Meksika’nın Güneyi’ndeki ChiapasEyaleti’nde yaşarlar
         7. Çol Halkları :Chiapas’ın Kuzeyi ile Tabasco’da, Çontal ve ÇolDilleri konuşurlar.
             Çortiler:Guatemala’nın Doğu ucunda yaşarlar,
         8. Huastekler: Meksika’nın Ortadoğu Kesimi’ndeki VeracruzEyaleti’nin Kuzeyi’nde ve Bitişiği’ndeki San Luis Potosi’de yaşarlar.

Kutsal Ruh'a Dua

"Ulu Tanrı , Rüzgar’ın içinde duyduğum Ses Kimin Sesi, bütün Dünya’ya Hayat veren kimin Nefesi -duy Beni-. Sen’den önce geldim. Senin Çocukları’ndan biriyim. Ben Küçük ve Güçsüzüm , Senin Gücüne ve Bilgeline İhtiyacım var. Güzellikler içinde yürüyelim ve Gözlerim hep farkına varabilsin Kırmızı ve Mor Günbatımı’nın. Ellerim Saygı göstersin Senin yaptığın ve yarattıklarına, Kullaklarım açıkca duyabilsin Sesini. Beni öyle Bilge yap ki Ben benim İnsanlarıma öğrettiklerini anlayabileyim ve Kayalar’a ve Yaprakların arasına gizlediğin Derslerini anlayabileyim. En Büyük Düşmanım olan kendimle savaşıp kendi içimdeki Gücü bulabileyim ve Hazır olayım Sana gelirken; Temiz Eller’e ve Saf gözler’e , öyle ki Hayat batan bir Günbatımı gibi solmaya başladığında Ruh’um sana Saf ve Lekesiz gelebilsin."



Ant Dağları       İnkalar’ın Yaşadığı Topraklar
Keçuva Dili       Peru’da Yaşayan  İnka Dili
Peru                  İnka İmparatorluğu
Bolivya              İnka İmparatorluğu
Ekvador            İnka İmparatorluğu
Arjantin             İnka İmparatorluğu
Şili                     İnka İmparatorluğu

Tiahuanacolar Bolivya’nın Yüksek Dağlık Bölgeleri’nde ,Titicaca Gölü Yakınında yaşar
Keçuvalar       And Dağları’nın Ekvador’dan Bolivya’ya kadar uzanan Yüksek Yayları’nda yaşar
Çavinler           Peru’nun Kuzeyindeki Dağlar’da yaşar
Nazkalar          Peru’nun Güney Kıyısı
Çimular            Kuzey’de Kıyı

Mikstek ve Puebla Yerlileri
Zapotek ve Yopi Yerlileri’nin Tanrısı


Toltek Uygarlığı
Texcoco Devleti
Tlacopan Devleti

Tenoch                        Aztekler’in (Tenoçka) Ataları.

Amerika



               Yenidünya da denir. Batı Yarımküre’de yer alan, Yeryüzü’nün sırasıyla 3.v3 4. Büyük Kıtaları olan Kuzeu ve Güney Amerika’dan oluşan Kara Kütlesi. Toplum Yüzölçümü 42.044.318 km kare’dir.
               ‘Amerika’ Adı, Bazı Tarihçiler’e göre 1497’de Kuzey Amerika Kıtası’na ulaşmış olan İtalyan Tüccar ve Denizcisi Amerigo Vespucci’nin Onuruna, ilk kez Alman Coğrafyacısı Martin Weldseemüller’inCosmosraphie introductio (1507; Kozmogfrafya’ya Giriş) ad’lı Eserinde kullanıldı. O’nun Kristof Kolomb’un (Cristoforo Colombo) Amerika Karaları’na yaptığı Geziler’den (1492-1504) Haberi olmadığı anlaşılıyor. Bazı yarımküresi’ndeki Kara Kütleleri için kullanılan ‘Yenidünya’ (Latince Mundus Novus) Terimi’de, ilk kez Vespucci’nin 1504’te yayınlanan Mektupları’nda yer aldı.
               Amerika Adını alan ve Kuzey’de Labrador’dan Güney’de Patagonya’ya kadar uzanan Karalar, Yakın Yıllar’a kadar Tek bir Kıta olarak Kabul edilirdi. Ama 80 km’ye kadar daralan Panama Kıstağı’ndan Kuzey’e doğru genişleten Bölüm’ün Kuzey Amerika, Güney’e doğru gemişleyen Bölümü’nün ise Güney Amerika Adı’yla 2 Ayrı Kıta Biçimi’nde sınıflandırılması giderek yerleşti.
               Kuzey Amerika’nın, Meksika ile Panama Kıstağı arasında kalan kesimi Orta Amerika olarak bilinir. Bazı Uzmanlar Kuzey Amerika Kıtası’nı, Panama Kıstağı yerine, daha Kuzey’de Meksika İçindeki Tehuanteped Geçitleri’nden başlatırlar ve ‘Orta Amerika’ Terimi Panama Kıstağı ile Tehuanteped Geçitleri arasındaki Bölge’yle sınırlanır. Bu Adlandırma’ya göre Meksika’nın bir Bölümü Kuzey Amerika’nın  dışında kalır. Oysa Meksika’nın ve Panama Kıstağı’na kadar Güney’e uzanan Topraklar’ın, Fiziksel Coğrafya Açısı’ndan Kuzey Amerika’nın  Diğer Kesimleri’yle çok Güçlü Bağları vardır. Meksika, Orta Amerika ve Batı Hint Adaları’nı topluca adlandırmak için Mezo-Amerika Terimi de kullanılır.
               Diğer yandan Güney Amerika’nın Tümü ile Orta Amerika, Meksika ve Antil Adaları, Ortak Tarihsel ve Kültürel Özellikleri dolayısıyla Latin Amerika olarak da adlandırılır.



               KUZEY AMERİKA YERLİLERİ:
               Asya Kökenli Yerliler, Sibirya ve Alaska’dan geçmeden Kuzey Amerika’ya ulaşamazlardı. İnsan Türü’nün ortaya Çıkışından Kısa süre sonra başlayan Buzul Çağı, tüm Pleyistosen boyunca, Kuzey’e İlerleme’ye İmkan vermedi.Ancak Buzularası Dönemler’de Kuzey’e yönelebilen Asyalılar y.60.Binyıl Önce Kuzey Amerika’ya ulaşabildiler.
               Paleolitik Çağ’da Kıta’ya gelen  Yerliler, Avrupalılar’ın Bölge’ye Ulaşmasına kadar Göçebe Avcılar olarak yaşadılar. Alaska’dan Aşağı inerek Florida ile California arasındaki Geniş Alanlar’a yayılan Yerli Kabileleri, Değişik Av Alanları’na yöneldiler. Güney Meksika ile Orta Amerika’nın iyice daralan Toprakları’nda yeniden karşılaştıklarında, aralarında bir Yarışma değil, İlerleme’ye Açık bir İşbirliği olurştu. Bu Bölgeler’de Büyük bir Gelişme göstermelerine karşın, Madenler’den Yararlanma, Alet Yapımı, Ulaşım ve Ticaret gibi Alanlar’da o Dönem’de Asya, Avrupa ve Afrika’nın bir Bölümü’nde kurulan Uygarlıklar Ölçüsünde ilerleyemediler. Yerkeşik Hayat’a İlk geçenler Meksika ile Orta Amerika arasındaki Stratejik Geçitler’de yaşayan Olmekler ile Guatemala’daki Yucatan Platonları’nda yerleşen Mayalar’dı. Sonradan güçlenen Toltekler ve Aztekler de Yüksek Meksika Havzası’nda Önemli Kentler kurdular. Bu Topluluklar Mısır, Fasulye ve Kabak gibi Ürünler’in yanı sıra Domates, Manyok, Patates, Tütün ve kakao’ya dayalı Zengin bir Tarım Toplumu kurdular. Ayrıca Pamuk yetiştiriyor, Deri işliyorlardı.
               Avrupalılar gelmeden Önce bu Uygarlıklar’ın çökmeye Yüz tuttuğunu, Toprakları’nın Aşınma’ya uğradığını ve Halkları’nın da Savaşlar’la Hastalıklar’dan kırıldığını Öne süren Araştırmacılar’da vardır. Bugünkü ABD ve Kanada Toprakları’na yerleşen Yerliler Tarım’da Başarılı olamadıkları için, ancak Mısır, Kabak ve Fasulye Üretimi’ni Avcılık’la desdekleyerek geçinebilmişlerdir. Yarı Yerleşik Kabileler Bazı Köyler kurdular. Çenkiler ile Irohualar arasında Güçlü Kabile Birlikleri oluştu. Beslenme için Büyük Topraklar’a Gereksinim duyulan İç Bölgeler’de Temel Ekonomik Etkinlik Balıkçılık ve Avcılık’la Sınırlı kaldı.

               AVRUPALILAR:
               Avrupalılar Kuzey Amerika’ya geldiklerinde  Gelişme’yi bekleyen Boş bir Kıta bulmayı umdular. Olağanüstü bir Gelişme ve Yerleşme İmkanı sunan El değmemiş bir Bölge’ye Göç ettikleri’ne inanıyorlardı. Yerel tarım Çok Az gelişmişti. Geyik ve Karaca dışında , Doğal Otlaklar’dan daha İyi Yararlanma’yı sağlayacak bir hayvan Varlığı yoktu. Barınak, Çit, Yol ve Alet Yapımı için Orman’dan yararlanılamıyordu. Demir ve Kömür Yatakları işletilmiyordu. Bütün bu Teknikleri İyi bilen Avrupalılar için, Kuzey Amerika’nın Geriliği bir Fırsat sayılırdı. Yerlileri sürerek onların Yurtlarına El koydular.
               Yerliler’in Mülksüzleştirilmesi:
               Yerliler’in Toprakları’ndan sürülmesi
               Yerliler’in Topraklarından sürülmesi, Büyük Çatışmalar’a Yol açtı. Bu Çatışmalar’ı Sona erdirmek için İngilizler’in 1763’te Belirlediği Bildirge Hattı, Apalaş Dağları’nı Sınır olarak belirliyor, Avrupalılar’ın ancak bu Hatt’ın Doğusuna Sahip çıkmasına İzin verirken, Batı’sının ise Yerli Toprakları olarak Korunmasını öngörüyordu. Bağımsızlık’tan sonra da ABD, bu 2 Uluslu Devlet Düşüncesi’ni sürdürdü. Ama Yerliler’in Sınırı Önce Ohio’ya, sonra da Missouri’ye kadar uzaklaştırıldı. Doğu’daki Yerliler Batı’ya sürülmeye başlandı. Yerli Toprakları yalıtılmış ‘Yerleştirme Kampları’ (Reservation) Düzeyine indirgendi. Böylece ABD’deki Yerli Nufusu’nun Çoğunluğu, Missouri’nin Batısına ve Batı’daki  Dağlık Yöreler’e sıkıştı. ABD Hükümetleri, Ortabatı’nın ve Batı’nın Büyük Kentleri’nde Beyazlar’la bir arada oturmaları için Yerlileri özendirdiler. Birçokları’nın Etnik Farklılıkları ortadan kaldırılacağına inandığı bu Gelişme, özellikle Etnik Bilince ulaşmış Genç Yerlilerce, onları Sayısız Tehlike’nin içine atan bir Süreç olarak karşılandı.
               ‘Kamp’ Sistemi Kanada’da da benimsendi. Doğu’da Yerliler’e ayrılan Bölgeler içinde, Montreal Düzlüğü ve Ontario Yarımadası gibi Zengin Tarım Yöreleri de vardı. Avrupalılar Batı’ya yönelirken, bu Topraklar’da Yerliler’in Elinde kalmasına pek az Özen gösterdiler. ABD’ye oranla Kanada’da çok daha Yaygın görülen, Avrupalılar’la Yerliler arasındaki Evlilikler, daha sonra bağımsız bir Devlet kurmak Amacı’yla Riel Ayaklanması’nı başlatacak olan Fransız-Yerli Karışımı bir Melez Halk’ın oluşmasına Yol açtı.
               Meksika’da Etnik Karışım daha da İleri Boyutlar’a vardı. Melezler’in Oranı Nufus’un %60ına yaklaşırken, Yerliler’in Oranı %30, Beyazlar’ın Oranı %10, Afrika Kökenli Meksikalılar’ın Oranı %1’in altındaydı. İspanyollar’ın İlk fetihleri’nin ardından Meksika’ya ve Orta Amerika’ya Göç eden Avrupalılar’ın Sayısı Çok azdı. De Velasco’nun 1574’te yaptığı Sayım’a göre Orta Amerika’da 5 Milyon Yerli’ye karşılık yalnızca 150.000 İspanyol yaşıyordu.
               İspanyol Politikası:
               İspanyollar, Kuzey Amerika’daki  Çıkarları’nı Hristiyanlık ve Altın üzerine odaklaştırdılar. Bunun Anlamı Yerlileri Hristiyanlaştırmak ve Altın’la Gümüş’ten Hızla Servet edinmekti. Tarım’a açılan Topraklar , Kiracılar ya da Serfler Eli’yle işletilen Büyük Mülkler’e bölündü. Bu nedenle Yöre’ye yerleşmek üzere İspanya’dan Küçük bir Nufus çekilebildi. Ama Madenciler’den, Büyük Toprak Sahipleri’nden, Tüccarlar’dan, Yöneticiler’den ve Papazlar’dan oluşan bir Grup Yöre’ye yerleşti. Bunlar arasında Orta Sınıf’tan ve İşçi Sınıfı’ndan gelen Çok Az’dı. Hafif Sanayi’ye Dayalı Kentler giderek birer Ticaret ve Hizmet Merkezi Durumu’na geldi. İspanyol Soyu’ndan gelenler, bu Topraklar’da hep bir Seçkin Grubu olarak kaldı.
               Fransız Politikası:
               Fransa’nın Politikası da İspanya’nınkine benziyordu. Kıta’ya İlk Kez Kürk Tüccarları geldi. Bunlar İç Bölgeler’den topladıkları Kürkler’i Fransız Ticaret Merkezleri’ne Taşımaları için Yerlileri çalıştırdılar. Fransızlar, Bölge’de Tarım yapılmasına bazen Zor kullanarak Karşı çıktılar. Ama Yeni Kolonileri’nde Güçlü bir Fransız Nüfusu bulunmasını Zorunlu gördükleri için, Toprak Sahipleri’ne Büyük Senyörlükler (Bağış Topraklar) dağıttılar.. Senyörler de, Fransa’da olduğu gibi, Topraklarını bölerek Kira karşılığı’nda devretmeye başladılar. İngilizler 1763’te Kanada’yı Fransızlar’dan aldıklarında, Kıta’da yerleşik 3 Milyon İngiliz’e Karşılık, Acadia ve Quebec’ye yalnızca 80.000 Fransız vardı. Ama İngilizler, 150 Yıl’dan beri orada bulunan Fransızlar’a Dil, Din, Eğitim ve Hukuk gibi Konular’da Ayrıcalık tanıdılar.
               Böylece Gelenekleri’ni sürdürebilen Fransızlar, bugün Kanada Nufuzu’nun %30unu oluşturuyorlar. Yoğun olarak Quebec, New Brunswick ve Ontario’da toplanmıştır. Anglo-Amerikan Dünyası’nda Latin Kökenli kendine Özgü bir Öğe olan Fransızlar’ın bir Bölümü, Özgür bir Quebec’te, Fransızca konuşulan Bağımsız bir Devlet kurulmasından yanadır. 1980’de yapılan bir Halkoylaması’nda, Eyalet Hükümeti’ne Quebeck’in Bağımsızlığını Müzakere Etme Yetkisi veren bir Yasa, Quebec Seçmenleri’nin %40’tan Çoğunun Desdeğini aldı.
               İngiliz Politikası:
               İngilizler, Siyasi Mülteciler’in , Toprak Sahipleri’nin, kendi Toprakları’nda Bağımsız İş yapmak isteyenler’in, Tüccarlar’ın, İmalatçılar’ın, İşçiler’in ve Zanaatçılar’ın Kolonilerine gitmelerini özendirdiler. Böylece İngiliz Kolonileri’nde, Çok değişik Becerileri olan  Geniş bir Beyaz Nufus toplandı. Bu Koloniler, Fransa ve Almanya’daki Protestan Azınlık Gruplar’a Kapılarını açtı. Hannover Yönetimi sırasında, çok sayıda Ücretli Alman Askeri bu Topraklar’a yerleşti. İngilizler, Kanada’nın Batısını da Almanlar’a, İskandinavlar’a, Ukraynalılar’a ve Lehler’e açtılar. Ardından Çin’den ve Doğu Hint Adaları’ndan gelenleri Kabul ettiler.
               ABD’nin Politikası:
               ABD Bağımsızlığı’na kavuştuktan sonra birçok Konuda İngiltere’nin Eski Politikasını izledi. Ama Bağımsız Tarım İşletmelerine, Özellikle de Güney’de Köleliğe Dayalı Plantasyon Sistemi Yıkıldık’tan sonra, Kapitalist Girişimciliğe daha çok Özgürlük tanıdı. Yeni Federal Devlet’in en azından Beyazlar için bir ‘Erirtme Potası’ olacağı İnancı’yla, Mülteciler’e ve Diğer Avrupalılar’a Karşı Açık Kapı Politikası izledi. Birçok İngiliz ve İrlandalı ile diğer Avrupalılar, ayrıca çok sayıda Ortadoğu’lu, Çinli ve Japon için bu İddialar  Çekici’ydi. Sonraları kullanılabilir Topraklar’ın Tükenmesi ve Becerikli İşgücü İhtiyacı’nın Artması  üzerine her Ülke’den gelebilecek Göçmen Sayısını, bu Ülke’nin I.Cihan Harbi sonrasındaki Nufus Oranları’yla sınırlayan bir Kota Sistemi’ne geçildi. Daha sonra Ulusal İhtiyaçları en İyi karşılayabilecek Kişiler’in seçilmesine Yönelik bir Yöntem benimsendi.
              
               AFRİKALILAR:
               Afrika Kökenli Kuzey Amerikalılar, Kıta’ya Köle olarak getirilmişlerdi. Plantasyon Tarımı’nın Hiç gelişmediği Kanada’da ve Yerliler’in Zorla çalıştırıldığı Meksika’da Afrikalı Köle Kullanımı Sınırlı kaldı. Çok Sayı’da  Köle, Antil Adaları’na ve ABD’nin Güney Eyaletleri’ne gönedrilerek Tütün, Pamuk ve Şeker Üretimi’nde çalıştırıldı. 1808’de Köle İthali’nin Yasaklanmasına Karşın, Çok Ağır Şartlar’da yaşayan Siyahlar’ın Sayısı Yasadışı Köle Ticareti’nin sürmesi ve Doğal Nufus Artışı ile giderek çoğaldı. Afrikalılar, 1865’te Köleliğin Kaldırılması’yla Birlikte, Uygulama’da olmasa bile Kağıt üzerinde diledikleri yerde Çalışma ve Yerleşme Özgürlüğü’ne kavuştular. Birçokları Yoksul Kiracılar ya da Yarıcılar olarak yine Plantasyonlar’da kaldılar. 1900ler’deki Ekonomik Gelişmeler ve Özellikle Tarım’da Makineleşme, çok Sayıda Afrikalı’yı, Yeni bir Ayrımcı Tutum’la karşılaşacakları Kuzey Kentleri’ninin Gettoları’na sürükledi. Bu Toplumsal ve Etmik Kutuplaşma, ABD Toplumu’nun Kökleri’ni sarstı ve Ülke’nin Eşitlikçilik Savları’nın İçtenliği Konusunda Kuşkular uyandırdı. Siyahlar’ın Tam Eşitlik Mücadelesi özellikle 1950ler’den sonra Gelişme gösterdi, ama Köleliğin Yasaklanması’ndan 100 Yılı Aşkın bir süre sonra bile, bu Mücadele kazanılmış olmaktan çok uzaktır. Öğrenim, Barınma, Sosyal Hizmetler’den Yararlanma, özellikle de Eşit İş Hakkı gibi Sorunlar Bugün de Ağırlığını koruyor. Belki de bu Sistematik Dışlanma, Zengin ve Benzersiz bir Afro-Amerikan Kültürü oluşturdu.

               DEMOGRAFİK DOKU:
               Yerleşme’ye Daha Geç açılmış olduğu için Kuzey Amerika’ya Avrupa ve Asya’daki kadar Yüksek Yerleşme Yoğunlukları görülmez. Ama Doğal Zenginlikler ve İleri Teknoloji, Nufus’un Hızla artmasına Ortam hazırlamaktadır. Yerleşim’e daha Uygun olan Kıyılar’da, Alçak Düzlükler’de, Nemli ve Ilıman Bölgeler’de Nufus Yoğunluğu Yüksek’tir. 6,5 Milyon km karelik Kalkan ile 5,2 Milyon km Karelik Dağlık Arazi, Kıta’nın yaklaşık Yarısını Yerleşim Dışı bırakır. Kutup Bölgesi’nin Donmuş Alanları ile Mackenzie ve Hudson Körfezi Düzlükleri de Yerleşim’e çok Uygun değildir. Batı’da Sıradağlar arasında kalan Kesim’de ve Meksika’da Kuraklık, yerleşme’i engeller. Orta Amerika’nın Hastalık Yuvası olan Nemli Tropik Düzlükleri de oldukça Boş kalmıştır. En Kalabalık Bölgeler, Nova Scotia’dan Florida’ya kadar uzanan Atlas Okyanusu Kıyı Düzlüğü, Kanada’nın Güneyi’nde Yazlar’ın Sıcak geçtiği Nemli, Serin-Ilıman Bölge; ABD’de Missouri’nin Doğusunda kalan ve Geniş Missisippi-Ohio Düzlüğü’nü çevreleyen Nemli, Sıcak-Ilıman Bölge; İngiliz Kolumbiyası’ndan California’nın Güneyi’ne kadar uzanan Ilıman ve Menli Büyük Okyanus Kıyısı ile Sıcak ve Sulak Meksika Havzası’dır. Bu Bölgeler’de Nufus daha çok Büyük Kentler’de yoğunlaşmıştır. Bu Kentler Hudson-Mohawk Ayrılığı’nda, St.Lawrence-Büyük Göller Sistemi’nde, Ohia Havzası’nda, Missisippi’nin Orta Bölgesi’nde, Puget Denizi Çevresi’nde, Fraser Deltası’sında ve California Kıyıları’nda yer alır.
               Kanada:
               Kanada’nın Kıta Nufusu İçindeki Payı Küçük’tür. 9.970.610 km.Karelik Yüzölçümü ile bu Ülke’de Nufus Yoğunluğu da Düşük’tür (2.6). Başta Kalkan, Kuzey Apalaşlar ve Cordilleralar ile Tundra ve Kuzey Ormanları Bölgesi olmak üzere, Kanada’nın Büyük Bölümü Yerleşim Dışı’dır.Nufus, Güney’de Fundy Körfezi, St.Lawrence-Aşağı Büyük Göller ve Güney Otlakları ile Columbia ve Fraser Vadileri’nde yoğunlaşmıştır. Demir, Nikel ve Diğer Madenler ile Petrol ve Doğal Gaz, Buğday, Et, Balık ve Orman Ürünleri Ülke’nin Başlıca Kaynaklarını oluşturur. Makineleşme ve Otomasyon, Kişi başına Verimliliği yükseltmiştir. Ülke, Genel Refah Düzeyi Açısından, ABD’nin hemen ardından gelir.
               İngiliz Uluslar Topluluğu Üyesi olan Kanada’da Nufusunun %45ini İngiliz Kökenliler oluşturur. Nufusun %60tan Çoğu İngilizce konuşur. Ama Kanada’nın İngilizler’den sonra 2.Kurucu Ulusu Fransızlar’dır ve Halkın 1/4den Çoğu  hala Fransızca konuşur.                                       Kanada Nufusu’nun Çoğunluğu, bu Ülke’de doğmuştur, ama dışardan gelen Göç Önemini korumaktadır. Ülke’ye İngiltere dışından gelmiş olanları   Ülke’ye İngiltere Dışı’ndan gelenlerin (ABD Yurttaşları Dahil) Sayısı, İngiliz Kökenliler’den Fazla’dır. Dolayısıyla Kanada, 2 Dil’in konuşulduğu, Çok Kültürlü, İngiltere ve Batı Avrupa’yla Sıkı Bağları olan bir Ülke’dir. Ekonomik bakımdan ise, ABD’ye bağımlı’dır. ABD, bu Ülke’deki Yabancı Yatırımlar’ın %70’ini Elinde tutar ve Kanada’nın İthalatı’nın %70ini karşılar.
               Ontario hala en Çok Nufus çeken Bölge’dir. Alberta ve İngiliz Kolumbiya’sı da Hızla gelişmektedir. Nufus’un 3/4ü Kentler’de yaşar. Yaklaşık 1/4ü de Önde gelen Ticaret ve Sanayi Merkezleri olan Montreal ve Toronto’nun Metropoliten Alanları’nda toplanmıştır.
               ABD:
               ABD, Kıta’nın Toplam Nufusu’nun yarısından Çoğunu  barındırır. Topraklarının Büyük Kesimi Yerleşme’ye elverişlidir. Yalnızca Apalaşlar’ın Yüksek Kesimleri ,Cordillera Sırtları ve Batı’daki Sıradağlar’ın arasında kalan Kurak Havzalar Yerleşme’ye Elverişli değildir. Avrupa ve Asya Ölçülerine göre Düşük olmakla birlikte, Ortalama Nufus Yoğunluğu Kanada’dakinden çok daha Yüksek’tir (25). Nufus’un En Yoğun olduğu Bölgeler, Orta Atlantik Eyaletleri, New England ve Büyük Göller Çevresi’dir. Florida, Arizona ve Nevada’da Nufus Hızla artmaktadır. Bu Bölgeler’e  Nufus Akımı’nın Nedenleri, Çok Sayı’da Varlıklı Emekli’nin Yerleşmesi, Sanayi ve Hizmet Kesimleri’nin Gelişmesine Ağırlık verilmesidir. Çalışma Çağındaki Nufus’un 2/3ünün İş Sahibi olduğu ABD’de Hizmet Sektörü Diğer Yenidünya Ülkeleri’ndekine oranla çok daha gelişmiştir. İşgücü’nün %30u İmalet Sanayi’sinde, geri kalan Bölümü Tarım, Balıkçılık ve Kerestecilik gibi Temel Üretim Dalları’nda çalışır. ABD, Kişibaşına Mal ve Gıda Tüketimi bakımından Dünya’nın en Gelişmiş Ülkeleri’nden biridir.
               Uzun Süre Avrupa’dan Büyük Göç alan ABD’de, Ülke Dışı’nda doğmuşolanlar’ın Oranı Bugün oldukça Düşük’tür ve Nufus Artış Oranı bu Ülke’de doğanlar arasında daha Yüksek’tir. Nufusu en Hızlı artan Gruplar Yerliler ve Siyahlar’dır. Güney’deki Kırsal Kesim’de kalan Siyah Amerikalılar’ın Oranı %20’den Az’dır. Büyük Çoğunluğu Kuzey Kentleri’nde, özellikle Aşırı kalabalık Gettolar’da yaşar. Washington D.C., Detroit, Baltimore, New Orlenans, Atlanta ve Newark, Siyaklar’ın Çoğunlukta olduğu Başlıca Kentler’dir. Cleveland, St.Louis, Philadelfia ve Chicago’da da Siyahlar’ın Toplam Nufus içindeki Oranı Yüksek’tir. New York , Pittsburg ve Los Angelas’ta da çok Sayıda Siyah yaşar. Siyahlar’ın, Kentler’in Eskimiş İç Kesimleri’nde toplanmış olması Kuzey Amerika’da Kentsel Hayat’ın en Önemli Özelliklerinden biridir. Önemli Oranda Beyaz Nufus’un  Kent Çevresinde Yeni gelişen Yerleşmeler’e kayması, bu Özelliği daha da Belirgin hale getirmiştir.
               1900ler’in Ortaları’nda yapılan Araştırmalar, Dört Geniş Kent Kuşağı ortaya koymuştur. Bunlar, ‘Botwash’ (Boston-New-York-Philadelpia-Washington D.C), ‘Chipitts’ (Cicago- Detroit-Cleveland-Pittsles-San Diego) ve ‘Jackdal’ (Jackson-ville, Mobile, New Orleans, Houston, Dallas) Kuşakları’dır. Ülke Nufusu’nun yarıdan Çoğu, Ülke Yüzölçümünün 1/10ndan daha Küçük bir Alan’da yaşamaktadır.

               Meksika,Antiler ve Orta Amerika:
               Bu Bölge, Topluca, Kıta Nufusu’nun 1/3ünü barındırır ve Bölge’de Nufus Hızla artmaktadır. Yüksek Doğurganlık Oranları’nın sürmesi ve Ölüm Oranları’nın Düşmesi Nedeni’yle de bir Nufus Patlaması yaşanıyor. Yıllık %3,6 lık Artış Hızı’yla  Meksika Nufusu’nun 2000’nde 1980dekinin 2 Katına çıkması bekleniyordu. Ekonomi, Nufus’un İhtiyaçları’nı Zorlukla karşılamaktadır. ABD’nin Orta Amerika ve Antiller’deki Yatırımları’yla buralara verilen Hükümet Yardımları, Bölge Ülkeleri’nin kendi kendine ayakta durabilmelerini sağlamayı amaçlar. Yine de Kuzey’deki Dev Komşu’nun Etkisi Tartışma’ya Açık’tır. Bu Tür Kalkınma Yardımları daha çok Mexico City gibi Bölge’yi Geliştirici Etkisi olan Büyük Kentler’de yoğunlaşıyor.


                          YÖNETSEL ve TOPLUMSAL KOŞULLAR:
               ABD, Kanada ve Kosta Rika ile Büyük ve Küçük Antiler’deki 10 Ada Devleti’nde Temsili Demokrasi yürürlük’tedir. Meksika’da da Görünüş’te Temsili Demokrasi Yürürşük’tedir. Gerçekte Tek Parti (Kurumsal Devrimci Parti) Egemen’dir. Orta Amerika’da, Askeri Diktatörlükler’in ve Geleneksel Sağ Partiler’in Egemenliği Yaygın’dır. Guatemala’da Yönetim Ordu’nun Eli’ndedir. El Salvador, Honduras ve Panama gibi Cumhuriyetler’de de Ordu çok Etkili bir Konum’dadır. Küba ve Nikaragua’da ise Solcu Hükümetler İş Başı’ndadır. Fransa’nın Denizaşırı İlleri Guadelaupe ve Martinik en Büyükleri olmak üzere, Bazı Kuzey Amerika Toprakları da Çeşitli Avrupa Ülkeleri’nin Siyasal ve Ekonomik Denetimi altındadır.
               Kuzey Amerika’da Ülkelerinin Çoğunda Aşırı Merkeziyetçi bir Yönetim Yapısı Yürürlük’tedir. Meksika’da Ulusal Hükümet’in, Eyalet Hükümetleri’ne her Zaman Müdahale edebilme Yetkisi vardır. Siyasal İktidar, yalnızca, Eyaletler’in Yerel Düzey’de Önemli Yetkiler taşıdığı ABD ve Kanada’da Merkez Dışına dağılmış Durum’dadır.
               Kuzey Amerika Devletleri, Güney Amerika’daki Ülkelerinin de katıldığı Amerika Devletleri Örgütü’nün (OAS) Üyeleri olarak, tüm Yarıküre Ölçeği’nde bir Birlik Arayışı içindedirler. OAS, Batı Yarımküresi’nde Güvenliği güçlendirmeyi, Üye Ülkeleri aralarındaki Anlaşmazlıkları Barışçı Yollar’la çözümlemeye özendirmeyi, Ortak Güvenliği sağlamayı ve Ekonomik, Toplumsal ve Kültürel Alanlar’da İşbirliğini amaçlar. İngiltere ve İngiliz Uluslar Topluluğu’nun Diğer Üyeleri ile Yakın Bağları olan Kanada, OAS Üyesi değildir.
               Kuzey Amerika Ülkeleri’nden yalnızca 3ünün (ABD,Kanada ve Küba) Kıta dışında Askeri Birlikleri vardır. Kanada, NATO Üyeliği’nin Gereği olarak, Batı Avrupa’da Askeri Birlik bulunduruyor. Küba, Angola, Kongo, Etiyopya ve Mozambik’e Askeri Birlik gönderdi. Büyük ve Gelişkin bir Nükleler Silah Gücü’nü elinde tutan ABD’nin, Batı Avrupa, Japonya ve Güney Kore’de Kuvvetleri vardır. ABD, ayrıca Avustralya-Yeni Zelanda-ABD Antlaşması’nın (ANZUS) Üyesi’dir.
               Tüm Kuzey Amerika Ülkeleri’nde, Sosyal Güvenlik Hizmetleri’nin sağlanmasına Yönelik Sistemler geliştirildi. En Gelişkin Sosyal Güvenlik Sistemleri, Yoksullar’ı, Hastaları, İş Kazasına uğrayanları, Gebeleri, İşsizleri, Yaşlılar’ı, Dullar’ı ve Mauller’i Sigorta Kapsamına alan Kanada ve ABD’dedir.
               Sağlık Hizmetleri’nin Düzeyi Ülke’den Ülke’ye değişir. Kıta’daki en Gelişkin Koyuyucu ve Önleyici Sağlık Hizmetleri yine ABD ve Kanada’dadır. Bermuda, Kosta Rika, Küba, Grenada, Guadelope, Jamaika ve Martinik’te de Sağlık Kurumları gelişmiştir. Guatemala, Haiti ve Mikaragua’da ise Sağlık Hizmetleri henüz Geri Düzey’dedir. ABD ve Kanada’da başta gelen Ölüm Nedeni, Çeşitli Kalp Kastalıkları’dır. Guatemala gibi Az Gelişmiş Ülkeler’de Solunum Yolları ve Çeşitli Bağırsak Hastalıkları Bugün de en Önemli Sağlık Sorunları’dır. El Salvador, Guatemala ve Honduras’ta Büyük bir Hekim Kıtlığı vardır. Çocuk Ölümleri, Guatemala, Haiti ve Nikaragua’da en Yüksek, ABD, Kanada, Grenada, Guadeloupe ve Martinik’de ise En Düşük Düzey’dedir. Ortalama Ömür Kanada, Küba ve ABD’de 70 Yaşın üstünde çıkarken, Guatemala, Haiti, Honduras ve Nikaragua’da 60 Yaş’ın altındadır.
               Tüm Kuzey Amerika Ülkeleri’nde Eğitim Zorunlu’dur. İlk ve Orta Dereceli Okullar’a Kayıtlı Öğrenci Oranı Barbados, Kanada, Küba ve Panama’da %90’ı aşarken, ABD’de %100e yaklaşır. Guatemala ve Haiti’de bu Oran %50’nin altına düşer. Kıta’daki Yükseköğrenim Kurumları’ndan En Ünlüleri Meksika Özerk Ulusal Üniversitesi, Kanada’da Toronto ve McGill Üniversiteleri, ABD’de Eyalet Üniversiteleri’nin yanı sıra Harvard, Yale, Princeton, Stanford ve Michigan Üniversiteleri’dir.
               Kanada, Kosta Rika ve ABD gibi,Demokratik Rejimler’in Yürürlük’te olduğu Ülkeler’de Basın Özgürlüğü vardır. En Etkin İletişim Düzeni, Basın özgürlüğü’nün Anayasal bir Hak Kabul edildiği ve İletişim Araçları’nın Siyasal İktidar üzerinde bir Baskı Unsuru olabildiği ABD’dedir. Küba’da Basın, Ülke’deki Tek Parti İktidarı’nın Politikaları doğrultusu’nda Etkinlik gösterir. El Salvador, Guatemolo ve Meksika’da Özel Sektör’ün Elinde bulunan İletişim Araçları, Açık bir Devlet Sansürü olmasa da, Hükümet Uygulamaları’nı Çok Ender eleştirebilir.

  
                          KÜLTÜREL YAPI:
               Kıta, Kuzey’den başlayarak Güney’e doğru Kanada, ABD, Meksika, Antiler ve Orta Amerika olmak üzere 5 Ayrı Kültür Bölgesi’ne bölünebilir. Kanada’da, kendine Özgü bir Fransız Kültürü’nün geliştiği Queneck Dışı’nda, İngiliz-Amerika Birleşik Kültürü Egemen’dir. ABD’de, İngiliz ve Yerli Kültürleri’nin Karışımı’ndan doğan bir Amerikan Kültürü gelişti. Bu Kültür Latin Amerika, Afrika, Asya ve Kıta Avrupası’ndan da Ögeler taşır. Meksika Sanatı, İspanyol ve yerli Kültürleri’nin Mirası’yla biçimlenmiştir. Kökenleri, Dilleri ve tarihleri Farklı olmakla birlikte Avrupalı Ekonomik ve Siyasal Güçler’in Egemenliği altında Afrikalı ve Asyalı Köle İşçileri’nkine çok benzer Deneyimler’den geçen Antil Halkları, birçok Ortak Kültür Ögesini paylaşırlar. Orta Amerika’nın Kültürek Hayatı’nı ise Büyük Ölçüde Yerliler, İspanyollar ve Siyah Afrikalılar biçimlendirdi.


                          TARİH

               Kuzey Amerika’ya yerleşen İlk Yerliler, Sibirya’nın Doğusu’ndan Bering Boğazı Yolu’yla Kıta’ya geldiler. Kesin tarihlemesi yapılamayan bu Göçler, mutemelen 35-25 Binyıl önce, Son Buzularası Dönem’de Çok Uzun Süre Taş Çağı’nı yaşadılar. Birçoğu İlk Avrupalılar’ca karşılaştıklarında hala o Uygarlık Düzeyi’ndeydiler.

               KITA’NIN KUZEY BÖLÜMÜ’NÜN EVRİMİ

               Kuzey Amerika’da yaşayan İnsan Sayısı’nın, en az 15.000 Yıl Öncesine giderek artmaya başladığını gösteren Kesin Kanıtlar ortaya çıkarıldı. Bu Kanıtlar, Ağırlıklı olarak, Soyu tükenmiş Memeli Hayvanlar ile Kimi Yerleşmeler’in Kalıntıları arasında bulunan Taş Aletler’di. 1926’da New Mexico’daki Folsom Yakını’nda, Soyu Tükenmiş bir Bizon’un Kemikleri’nin yanında Sivri Uçlu Taşlar bulundu. Mızrak yerine kullanılan bu Yontulu Taşlar’ın Benzerlerine  Büyük Plato ve Çevresi’nde de rastlandı. Texas’ta Midland Yöresi’nde bulunan İnsan kafatası’nın bir araya getirilen Parçalarından da Çağdaş Biçimli Uzun bir Kafa Yapısı ortaya çıkarıldı.Avcı Kültürleri’nin Göstergesi olan bu Bulgular’ın yanı sıra, Kıta’nın Batısı’ndaki Dağlık Bölgeler’de bir Başka Kültür’ün daha geliştiğini gösteren İzler görüldü. Bulunan Öğütme Araçlarından Yola çıkarak, Geniş Av Alanları olmayan Yöre’de Tarım yapıldığı Yargısı’na ulaşıldı.
               10.000 Yıl Önce  Buzullar’ın Çekilmesi ile Büyük Plato ve Büyük Havza’nın ısınması, Pleyistosen Bölüm (y.2,5 Milyon-10 Bin Yıl Önce) Hayvanlar’ın buradan Göç etmesine ya da Soyları’nın Tükenmesine Yol açtı. Bu Gelişme’nin ardından, Missisippi Vadisi’nde , daha sonra İç Bölgeler’deki Nufus Dalgalanmaları’nın Yön verdiği Yeni bir Kültür ortaya çıktı. En Eski Mısır Türleri’ne  MÖ 2000, Fasulye Türleri’ne ise MÖ 1000’e tarihlenen Mağaralar’da rastlanır.
               M:S ki  Dönem’de Güney Arizona ve Meksika’da 2 Ayrı Yerleşik Tarım Topluluğu ortaya çıktı. Mogollan ve Hohokam Adlı bu Topluluklar’ı birkaç Yüzyıl içinde, Colorada Platosu’nun Kuzeyi’nde Sepetçilikle uğraşan  Pueblo ve Anasazi Kültürleri izledi.  Bugünkü Pueblolar ve Güneybatı’nın Diğer Yerlileri, Bölge’ye 1200 ve 1300ler’de Kuzey’den gelen Navaho veApaş Kabileleri’nin dışında , bu İlk Kültürler’in Uzantısı’dır.
               Kıta’nın Kuzeyi’nde Avcılık ve Balıkçılık Temel Geçim Kaynağı olmayı sürdürdü. M.S.İlk Yüzyıllar’da Eskimolar Bering Boğazı Çevresinde Deniz mememlileri’ni avlayabilmek için Özel Yöntemler geliştirdiler ve MS 1000’de Doğu’ya, Grönland’a doğru yayıldılar. İç Bölgeler’deki Yerliler, Büyük Okyanus Kıyıları’na ulaşarak, Som Balığı Kaynakları’nı değerlendirebilmek için gelişkin bir Toplumsal İşbölümü  ve Eşsiz bir Beceri geliştirdiler. Ormanları ve Bozkırları bırakarak, Ovaları yeniden dolduran Hayvanlar’ın Peşine düşen Halklar ise, Irmaklar Boyunca Tarım yapma Çabalarını da sürdürdüler.

               ORTA AMERİKA’NIN EVRİMİ:
               Bu Bölge’ye İlk İnsanlar, Pleyistosen’in  Son Katı’nda (Wisconsin) geldiler. Orta meksika’daki Valsequillo ve Tlapacoya’da bulunan Kabaca Yontulmuş Aletler’in, MÖ 40.000-20.000 Yılları’na Ait olduğu İleri sürülür. Bu Varsayımla, Kuzey Amerika Tolu’yla Asya’dan Orta Amerika’ya gelen insan’ın, buraya ulaştığında henüz Büyük Hayvan Avcılığı’nda uzmanlaşmış  bir Kültür ve Teknoloji’ye Sahip olmadığı düşünülebilir.
               Buzullar’ın Çekilmesi’nden Sonra artan Kuraklık ve değişen Hayvan Varlığı da, Orta Amerika’da yaşayanları, Büyük Hayvan Avcılığı’ndan Başka Geçim Yolları bulmaya zorlamış, bu Halklar Küçük Hayvan Avcılığı’na ve Yabani Bitki Toplayıcılığı’na yönelmişlerdir. Bu Değişimi en İyi açıklayan Bulgular, Puebla’nın Tehuacan Vadisi’nde Elde edilmiştir.
               Erken El-Riego (MÖ 7000-5000) ve Coxcatlan (MÖ 5000-3400) Dönemleri’nde Tehuacan Vadisi’nde yaşayanlar, Yıl’ın bir Bölümü’nü Küçük Av Kampları’na, Bir Bölümü’nü de Bitki ve Tohum toplama Merkezi olarak kullandıkları daha büyükçe Geçici Köyler’de geçiren Mevsimlik Göçebeler’di. Bu Bitkiler arasında Çeşitli Otlar, Maguey, Agav ve Kaktüs Meyveleri vardı. Yabani bir Ot olan Mısır (Akdarı) bu Dönem’de muhtemelen MÖ 5000 Dolayları’nda evcilleştirildi. Avokado, Biber, Horozibiği ve Kabak da bu Dönem’de, muhtemelen yetiştirilen Diğer bir İlkel Bitkiler’di.Abeja Dönemi’nde (MÖ 3400-2300) Tarım’ı yapılan Bitkiler Yabani Bitkiler’e oranla çoğaldı ve Avcılığın Önemi azaldı. Bir Tür Yabani Çimen’le döllenerek Elde edilen Melez bir Mısır Türü İlk Kez bu Dönem’de  ortaya çıktı. Kabak ve Fasulye geliştirilmeye başlandı. Dönem’in Sonuna doğru yerleşmeker daha Kalıcı Nitelik kazandı. Yine Abeja Dönemi’nin Son Yüzyılları’nda yerliler, Öğütücü Araçlar’ın yanında Taş’tan Kaplar yapmayı da başardılar. Puron Dönemi’nde (MÖ 2300-1500) ise önceki Taş Kaplar’ın benzeri olan İlk Çömlekler yapıldı.
               Oluşum Dönemi:
               MÖ 2000’e gelindiğinde Orta Amerika’daki Bazı Köy Toplulukları  Tümüyle ya da Büyük ölçüde Tarım’la geçiniyordu. Bu Köyler çoğunlukla Orta Amerika’nın Güneyinde bulunduğuna göre, Tarım muhtemelen İlk Kez Güney Bölgeleri’nde  başladı. Ama Orta Amerika Traımcılığının Çıkış Noktası olarak Tehuacan Vadisi Tek bir Yer aramak bir basitleştirme olur. Kesin olan, Mısır’ın ilk Önce Yüksek Kesimler’de evcileştirilmiş olduğudur. Ama  Mısır’ın Genetik Gelişme Süreci’nin Önemli Bölümünü, Kıyı Düzlükleri gibi Başka Çevreler’e taşınması ve melezleştirilmesi oluşturdu.
               Oluşum Dönemi’nin Orta Evresi’nde, Basit  tarımcı Köyler’den, Siyasal-Dinsel Merkezler ya da Çekirdekler Çevresinde örgütlenmiş olan daha Karmaşık Toplumlar, Orta Amerika’nın Büyük bir Bölümü’ne yayıldı. Bu Dönem’de bir Başka Önemli Gelişme, Hiyoroglifler’in ve Karmaşık Takvim Hesapları’nın ortaya çıkması oldu. Gerçek Kent ya da Kent Merkezi de bu Dönem’de belirdi. Kalabalık Kent Hayatı İlk Kez Meksika’da 1,5 km Karelik daha Geniş bir Alan’a yayılan Teotihuacan Kenti’nde görüldü. Bu Kent daha sonra 10 Katı aşan bir Büyüme gösterdi. Kolomb Öncesi Amerika’nın En Önemli Kenti oldu.
               Klasik Dönem:
               Orta Amerika’nın Geç Oluşum Dönemi’nde  belirmeye başlamış olan Estetik ve Dinsel kalıplar bu Dönem’de biçimlendi. MS 650’de Teohihuacan Kenti’nin  Yıkılmasıyla Klasik Dönem Uygarlıkları’nın Çöküşü de başladı. Ticari, Siyasal ve Dinsel bir Metropol olan bu Kent, Kuzey’den inerek Meksika’yı Ele geçiren ve Higaldo’daki Tula’da kendi başkentlerini kuran Savaşçı Toltenler gelmeden önce gerilemeye başlamıştı. 700-900 arasında, Orta Amerika’nın Güney’i Savaşlar’a ve Göçler’e Sahne oldu. Bölge’nin Eski Kültürleri Büyük ölçüde etkilendi. Bu Olaylar muhtemelen Nahua (Uto-Aztek) Kabileleri’nin  daha sonra Meksika’nın Ortalarından çıkıp  Guatemala ve el Salvador’a yayılması’yla Bağlantılı’ydı.
               Klasik Sonrası Dönem:
               Bu Dönem,4 Ana  Gelişme’yle belirlenir:Klasik Dönem’e Özgü Eski yerel Kültürler’in, Ayırt Edici Sanat ve Mimarlık Uslupları’nın ve Dinsel Gelenekleri’nin Parçalanması tamamlanır. Yeni Kültürler’de Dindışı Eğilimler görülür. Müstahkem Kentler çoğalır ve Sanat Ürünleri’nde Savaş Temaları Ağırlık kazanır. Geç Oluşum Dönemi’nde İlk Kez ortaya çıkmış olan Kent Türü Topluluklar daha Belirgin Hale gelir.
               Aztekler’in Bugünkü Mexico City’nin yerinde kurulan Başkent’i Tenochtitlan, bu Dönem Sonları’nda Orta Amerika’ya Egemen oldu. AztekDevleti, Meksika’nın Orta ve  Güney Kesimlerinde bir Kıyı’dan Diğerine yayıldı. Bu Yapı, çok sayıda  Bağımlı Ulusu Gevşek Bağlar’la bir arada tutuyordu. Herman CortesVeracruz’dan Tenochtitlan üzerine yürüdüğü sırada, Aztekler’in Boyunduruğundan kurulmak isteyen Kabileler Ona Yardım ettiler. Maya Toprakları’nda Toltekler’in Denetimi’nde bulunan Chichen-Itzayaklaşık 1200’de Üstünlüğünü yitirdi. Daha sonra , Yukatekler’in Surlar’la Çevrili  Mayalar bir ölçüde yeniden canlanacaktı.

               AŞAĞI ORTA AMERİKA’NIN EVRİMİ:
               Burası (Honduras’ın Doğusu, Nikaragua, Kosta Rika ve Panama) Orta Amerika   Kültür Alanı’nın dışında kalır. Bölge’nin Halkları , Dilleri ve Kültürleri, Yukarı Orta Amerika’nın  Kuzeyinden  ve Meksika’dan çok, Güney Amerika Kıtası’nın Kuzeybatı’sıyla bağlantılı’dır.
               Aşağı ve Orta Amerika’da  en Eski Yerleşme Belirtileri, Güney Amerika’nın Kıyı Gleneği’ne Bağlı olan Yiyecek Toplayıcıları’nın ve Balıkçılar’ın MÖ y.4000’de yaşadığı Panama’da görülür. Bundan Sonraki 2-3 Binyıllık sürede, Basit ya da Oyulmuş Çömlekler yapmayı öğrenmelerine Karşın  Bu Halklar’ın Hayat Tarzı çok Az değişti.
               1500ler’de Bugünkü Panama’yı , Kosta Rika’yı ve Nikaragua’nın Büyük Bölümü’nü içine alan Bölge’de, Çıpça Dilleri’ni konuşan Kabileler yaşıyordu. Nikaragua’nın Batı Kıyıları’nda ise, Corotega ve Nikarao gibi Orta Amerika Dilleri Konuşan Kabileler vardı. Altın İşlemeciliği ve Ziynet Eşyası Dökümcülüğü, Aşağı Orta Amerika’da özellikle Panama ve Kosta Rika’da Yüksek bir Nitelik kazanmıştı. Orta Amerika’da daha Madenler bile öğrenilmemişken, Metal İşlemeciliği Güney Amerika’nın Abd Bölgeleri’nden Buraya ulaşmıştı.

               İLK VİKİNGLER:
               Kuzey Amerika’ya gelen İlk Avrupalılar Vikingler’di. Vikingler, MS 700-1100 arasında Normandiya, İngiltere, İskoçya ve İrlanda ile Kuzey’deki ve Batı’daki Adalar’a Yönelik İskandinav Göçleri sırasında Kuzey Amerika’yı buldular. Bunlar, Verimli Topraklar’ın ve balıkçılık Alanları’nın Çekiciliğine kapılan ve Ülkeleri’ndeki artan Nufusun Baskısından, Hükümdarlar’dan ya da Rakipleri’nden kaçam Korsanlar, Yağmacılar, Tüccarlar ve Göçmenler’di. Yaklaşık 1070’te Bremenli Adam, Vikingler’in Kuzey Amerika’yı Keşiflerini Kalem’e aldı. Bunu izleyen Yüzyıllar’da İzlanda Tarih Kitapları’nda da Kıta’ya İlişkin Bilgiler’e rastlanır. Bu Konudaki Başlıca kaynaklar Kızıl Erik’in Destanı ile Grönlandlılar Destanı’dır. Bu 2 Destan, aynı Olayları birbirinden oldukça farklı aktarır. Uzun Süre Kızıl Erik’in Destanı’nın daha Güvenilir olduğu kabul edilmiş, ama Son Araştırmalar, Grönlandlılar Destanı’nın daha Eski olduğunu Ortaya çıkarmıştır. Grönlandlılar Destanı’na göre, Kuzey Amerika’yı İlk Kez, 986’da İzlanda’nın Grönland’a yaptığı bir Yolculuk sırasında Bjarni Herjulfsson bulmuştur. 1002-1003 te Grönland’dan batı’ya Yelken açan leif Eriksson, Güney’e Doğru inerken Amerşika Kıyıları’na Helluland, markland ve Vinland gibi Adlar vermiştir. Kışı Vinland’da geçiren Eriksson’un kardeşi Thorvald, Dömüş Yolu’nda yerli Halk tarafından öldürülmüştür. Yanına Evcil Hayvanlar da alan Thorfinn Karlsefni ise 1020’de Vinland’a gitmek üzere 3 Gemi’yle Yola çıkmış, yeni Topraklar’da 3 Kış geçirmiştir.

               KEŞİFLER ÇAĞI:
               Avrupalılar,birkaç Yüzyıldır süren Ekonomik, Toplumsal ve Siyasal Gelişmeler’in Sonucu’nda 1400ler’de Çoğrafi Keşifler Çağı’nı başlattılar.
               Batı Avrupa’da , Ticaret’i geliştirmeye istekli ve Denizaşırı Yolculukları para’yla Desdeklemeye hazır Tüccar Grupları olmuştu. Ticaret’te en değerli Mal, Doğu’dan Kervan Yolları’yla Akdeniz’in Doğu Ucuna getirilen Baharat’tı. Ama baharat Ticareti  İtalyan Tüccarları’nın Denetimi’nde olduğu için, Kuzeybatı Avrupa’daki Tüccarlar, Doğu’ya giden yeni Yollar bulma Çabasındaydılar. Doğal Çevre’ye Büyük İlgi duyan ve Eski Grekliler’in Yer’e İlişkin Düşüncelerini yeniden değerlendirerek Görüşlerini Hiç çekinmeden ortaya atan Rönesans Bilginleri de Keşifler Çağı için Uygun bir Ortam hazırlamıştı. Avrupalılar, Gemi Yapımcılığı’nda ilerlemiş ve Deniz Yolculukları’nı kolaylaştıracak Araçlar geliştirmişlerdi. Matbaa da İlk Keşif Sonuçları’nın Yaygın biçimde duyulmasına İmkan sağladı.
               Portekiz, İspanya, Fransa, İngiltere ve Felemenk gibi Ulusal Devletler’in ortaya Çıkışı Keşifler Çağı’na Katkı’da bulundu. Avrupa’daki Monarşiler hem Ticaret’i artırmak hem de Yeni Topraklar elde etmek Umuduyla Keşif Yolculukları’nı desdeklediler. Hristiyanlığı Yayma Geleneği’ne  Bağlı Avrupalılar ise Tüm Dünya’yı Hristiyanlaştırmak Amacındaydı. 1500ler’in Başları’nda Reform Hareketi’nin Gelişmesiyle, Dinsel Ayrılıklar, Ulusal Rekabetleri daha da körükledi. Protestanlar, Tordesillas Antlaşması’nı imzalayan (1494) ve Yeryüzü’nün Yeni Keşfedilen Bölgelerini paylaşan Katolik İspanyol ve Portekizliler’in gerisinde kalmamaya çalışıyorlardı.
               İlk İspanyol Seferleri:
               Kristof Kolomb, 1492’de 3 Gemi’yle Bahama Adaları’na, oradan da Küba ve La Espanola’ya (Hispaniola) ulaştı. Cenovalı Kolomb, İspanya Adına Yolculuğa çıkmıştı. Kanarya Adaları’nın Ötesindeki Topraklar’a İlişkin Efsaneler’den ve Doğu’nun Zenginlikleri’ni anlatan Öyküler’den Göç alan Gezgin, Yer’in Yuvarlak olduğu Kuramını benimsemişti. Batı’ya doğru giderek Doğu’ya ulaşmaya çalışıyordu. Kolomb’u bu Serüven’e iten Etkenler arasında, Hristiyan Misyonerlik Duygusu, Yeni Toprakları bir İspanyol Valisi olarak Yönetme Tutkusu, Zenginlik Arayışı ve Büyük bir Coğrafyacı olarak Ün Kazanma Özlemi de vardı. İspanya’ya döndüğünde Kolomb, Asya’nın Doğu Kıyıları’na ulaştığını Öne sürdü. Antiller’in Büyük Bölümünü geçmesine ve sonradan yaptığı 3 Yolculuk sırasında  Honduras’tan Panama Kıstağı’na kadar olan Kıyı Hattı’nı izlemesine Karşın, Çin’e ulaşabileceği bir Geçit bulamadı. Antiler Valisi olarak da başarı gösteremedi; ama bulduğu Altın ve İnciler Diğer Gezginler’i de Bölge’ye  çekti. Bu Hazineler’den Krallığa ayrılan 1/5 lik Pay, İspanya Tahtı’nın da İlgisini çekiyordu.
               La Espanola’de üslenen İspanyol Kaptanlar, Batı’ya bir Geçit bulabilmek, Prenslikler kurmak ve Yerel Kaynaklar’dan Sonuna kadar yararlanmak Amacıyla Antiller’i, Meksika Körfezi’ni ve Orta Amerika’yı iyice araştırdılar. 1500’den hemen sonra İspanya Kralı V.Fernando, Mosquito Kıyıları ile Çevresindeki Güney Amerika Kıyı Şeridi’ni İstila edip yönetmek üzere Diego de Nicuesa ve Alonso de Ojeda Adlı 2 Serüvenci’ye Yetki verdi. Başlangıç’ta Hastalıklar’la, Bozgunculuklar’la ve Yerliler’in Karşı koymasıyla aksayan Serüven’in Sonu’nda, 1513’te Vasco Nünez de Balboa, Panama Körfezi’ndeki Kıstağa ulaştı. Büyük Okyanus ve Antil Kıyıları’na yöneldiler.
               1516’da Diego Velazquez de Cuellar, Küba’yı Ele geçirdi ve Yardımcıları’nın Dikkatini Anakara’ya yöneltti. 1519’da Hernan Cortes, 3.Seferi başlattı. Campeche Körfezi Boyunca, kendinden Öncekilerin Rotalarını izleyerek Veracruz’a ulaştı. Burada Gemileri yaktı ve Küçük bir Kuvvetle II.Montezuma’nın Aztek Başkenti olan Tenochtitlan’a (Mexico City) girmek üzere Dağlar’a yöneldi. Kurnaz Diplomasisi, Başarılı Askerliği ve Yerli Müttefikleri kullanmadaki ustalığı ile Zengin Aztek İmparatorluğu’nu yıkıp yapmaladı. Küba’da bulunan Velazquez’i Yok sayarak bu Yeni Bölge’nin Valisi oldu. Mexico City’ye yerleşti ve Çevre’ye Zorla Boyun eğidirdi.
               Bazı İspanyol Serüvenciler La Espanola’dan Kuzey’e çıktılar. 1513’te Juan Ponce de Leon, Bahamaları geçerek  Florida Yarımadası’na ulaştı. Alonso de Pineda 1519’da Florida’nın Açığındaki Adalar’dan Meksika’daki Panuco Irmağı’na kadar Meksika Körfezi Kıyıları’nı dolaştı. 1524-25’te Portekizli Esteban Gomes, İspanya Adına, Grand Banks’den Florida’ya kadar indi. 8 Yıl sonra, aralarında Avlar Nünez Cabeza de Vaca ile Esteban Adında bir Köle’nin de bulunduğu 4 Kazazede, Galveston Körfezi’nden yürüyerek Meksika’nın Kuzeyi’ne ulaştılar. De Vaca’nın Öyküsü, Zengin İnka Hazineleri’yle İlgili Söylentiler’le ve Yerliler’in Cibola’nın 7 Altın Kenti’ne İlişkin Masalları’yla Dolu Zihinleri Hareket’e geçirdi.
               Harnando de Soto ile Marcos de Niza’nın 1539’da, Francisco Vazquez de Coronado’nun da 1540’ta başlattığı Yürüyüşler, Büyük Kanyon’dan Savannah Irmağı’na ve Mississippi Vadisi Boyu’nca Ohio’ya kadar uzandı. İspanyollar’ın İlk Büyük Keşifleri, Juan Rodriguez Cabrillo ve Bartolome Ferrelo’nun Aşağı California’dan 42 Derece Kuzey Enlemi’nin altına kadar uzanan Büyük Okyanus Kıyıları’nı bulmalarıyla, 1542-43’te tamamlandı. 1550’den sonra, Başka Kaşifler de Apalaşlar’ın Doğusu ile Gübeybatı Bölgesi’ne Seferler düzenlediler.
               1772 Öncesi’nde Fransız, İngiliz ve Felemekliler’in Keşifleri:
               İspanyollar Güney Bölgeleri’ni Talan ederken ,Diğer Avrupalı  Denizciler de Kuzey Kıyıları’nı dolaştılar. İngiliz Tahtı’nın ve Bristollu Tüccarlar’ın desdeklediği Cenovalı John Cabot’un 1497’deki Yolculuğu, muhtemelen, Kuzey Amerika’ya ulaşmak için yaptığı 2. Sefer’di. İngilizler’in, Fransızlar’ın ve Portekizliler’in daha sonraki Seferleri 1534’te başlattığı bir Dizi Yolculuk Sonu’nda Fransız Jacques Cartier’in St.Lawrence Irmağı’ndan yukarı çıkmasına kadar pek Az İlgi görüyordu. Cartier’in Altın bulamaması İç Kısımlar’a duyulan İlgi’yi Tümü’yle söndürdü. 1578-79’da Sir Francis Drake, Doğu’ya açılan bir Geçit bulabilmek için Kuzey Amerika’nın Büyük Okyanus Kıyıları’nı 48 Derece Kuzey Enlemei’ne kadar dolaştı. Fransız ve Bask Balıkçıları, St.Lawrence Körfezi’nde gittikçe daha çok avlanmaya ve Yerliler’le Kürk Ticareti yapmaya başladılar. Başta Kunduz olmak üzere Amerikan Kürkleri, 1600ler’de Avrupa’da çok tutuluyordu. Fransız Kralı, Bazı Tüccarlar’la Tekel ayrıcalığı tanıyarak Kürk Ticaretini Koruma’ya çalıştı.
               Fransız Kürk Tüccarları 1605’te Port Royal’i kurdular. Ama 1608’de Quebec Kürk Ticareti’nin Merkezi oldu. Fransız Kanadası’nın Valisi Samuel de Champlain buradan Büyük Okyanus’a açılan bir Geçit bulmayı umuyordu. Kabileler’in Elindeki Kürkler’i önceden Satın almak çok daha Karlı olduğu için, Kürk Ticareti Fransızlar’ı İç Bölgeler’e çekti. 1615’ten sonra Fransisken (Recollet) Cizvit ve Sülpisyen Tarikatları’nın Yerlileri Hristiyanlaştırma Çabası da Keşifleri hızlandırdı. Ama Direnme’yi sürdüren Irokua Federasyonu, Hudson’un Batısı’nda ve Ontario Gölü ile St.Lawrence’in Aşağı Kesimi’nde Fransızlar’ı durdurdu. Felemenkiler’in Fort Orange’daki Müttefiki olan Irokualar, Fransızlar’la İyi geçinen Kuzey Kabileleri ile Savaş’a tutuştu. Fransızlar bu yüzden Önceleri Aşağı Büyük Göller’den Uzak durdular ve İçeriler’e ulaşmak için Georgia Körfezi’ni dolaşarak Ottawa Irmağı’nı izlediler. Champlain’in, Etienne Brule’nin ve Misyonerler’in 1650’deki Keşifleri, Superior Gölü’nün Batı’sına ve Michigan Gölü’nün Güney’ine Hiç gitmemiş olan Fransızlar’ın, St. Lawrence Büyük Göller Sistemi’ni Genel olarak öğrenmelerini sağlamıştı.
               1660lar’da Fransızlar’ın Etkinlikleri İngilizler’i Rahatsız etmeye başladı. Fransız Kolonileri’ndeki (New France ya da Nouvelle France) Ticaret Kısıtlamaları’ndan ve Irokualar’ın engellemelerinden bunalan Pierre Esprit Radisson ile Medard Chouart des Groseilliers, Kuzey Ticareti için bir Çıkış Limanı Kurma Konusunda İngilizller’in Desdeğini Sağlama’ya çalıştılar. Sonuçta, İngilizler Hudson Körfezi Kumpanyası’nı kurdular. Fransızlar, bunun üzerine Kuzey Amerika’da Egemenlik Alanları’nı Geniştletme’yi denediler. Paul-Denis, 1671-72’de, Saguenay ve Rupert Irmakları’nı James Körfezi’ne kadar izledi.Simon-François Daumont 1671’de Kuzey Amerika’nın İç Kesimleri’nde Fransız Egemenliği’ni İlan etti. Daniel Greysolon da, Bugün Minnesota’da bulunan Mille Lacs Gölü Çevresi’nde  Fransız Egemenliği’ni kurdu. Saint Croix ile Missisippi Irmakları’ndan Wisconsin Irmağı’na indi. Fransızlar, İngiliz Yerleşmeleri’ni Atlas Okyanusu Kıyıları’yla Sınırlı Tutmak Amacıyla, İspanyollar’ı Güney’e doğru itmeye çalıştılar. 1673’te Louis Jollietve Cizvit Jacquez Marquette, Gren Bay’den Fox-Wisconsin Çaprazını izleyerek, Mississippi Boyunca Arkansas Irmağı’na kadar indiler. Daha sonra Illinois Irmağı Yolu’yla Michigan Gölü’ne döndüler. 9 Yıl sonra Rene-Robert Cavelier, Mississippi’nin Ağzına kadar indi ve Louisiana Adını verdiği Bütün bu Bölge’ye Fransa Adına Sahip çıktı.
               Fransızlar, Aşağı Missisippi Vadisi’ne ulaştıktan sonra İspanyol Yerleşmeleri’yle de Ticari Bağlantı kurmak istediler. Onlar James Körfezi’nden Meksika Körfezi’ne doğru uzanırken, İngilizler ve Felemenkler Büyük Göller’in Güneyi’yle Mississippi’nin Doğusunu keşfettiler. İngilizler 1707’de Jamestowvn’ı kurdular. Felemenliler ise, Henry  Hudson’un 1609’daki Keşfinin ardından Hudson Irmağı Vadisi’ni İşgal ettiler. 1650’de, Kürk Tüccarları Apalaşlar Engelini aşacak Geçitler bulmaya çalışıyorlardı.
               Büyük Okyanus Kıyısı’nda, Kuzeybatı’da ve Kutup Bölgesi’nde Keşifler:
               Çarlık Rusyası’nın Asya ve Kuzey Amerika’ya Yönelik Çıkarları, 1700lerin Başları’nda Keşifleri hızlandırdı. Vitus Jonassen Bering, onun Adını alan Bering Boğazını 1728’de geçti. Hem Bering, hem Aleksey Çirikov1741’de Alaska’nın Güneyi’ne ulaştılar. Ruslar, Çin’le, Aleut Adaları’ndan Elde ettikleri Deniz Samuru ve Fok Ticareti’ne başladılar. Ruslar’ın bu Çabaları, İspanya, İngiltere, Fransa ve daha sonra Amerikan Kolonileri’nin benzer Girişimlerine Yol açtı.
               İspanyollar, 1774-75’te California Kıyıları’ndan 57 Derece Kuzey Enlemi’ne kadar çıktılar. 1778’de Oregon’dan Bering Boğazı’na ulaşan James Cook, Kuzeybatı’ya açılan bir Geçid’in Girişini aradı. Cook’un Ölümünden sonra 70 Derece 44 Paralel Kuzey Enlami’ne kadar çıkıldı. Rus, İspanyol, İngiliz ve Fransız Resmi Sefer Grupları ile çok sayıda Tüccar, 1785’ten sonra Kuzeybatı Kıyıları’nı araştırmaya koyuldu. Karada ise İspanyollar, 1760’lar ve 1770ler’de Kıyılar’ın İç Kesimleri’ni keşfettiler ve Bölge’yi Santa Fe ile Taos’a bağlayacak Yollar aradılar. Yerleşmeleri’ni San Francisco Körfezi’ne kadar genişlettiler. 1776-77’de Peder Silvestre Velez de Escalante, Santa Fe’den başlayarak Kuzeybatı’da Utah Gölü’ne, oradan Güneybatı’ya doğru Sevier Gölü ile Yukarı Virgin Irmağı’na Önemli bir Sefer düzenledikten sonra Santa Fe’ye döndü.
               New France’ın 1763’te İngilizler’in Eline Geçmesinden sonra, Kuzey Düzlükleri’nde Fransız Kürk Tüccarları’nın yerini Montreal Kuzeybatı Kumpanyası aldı. Hudson Körfezi Kumpanyası’ndan önce davranan ve Ruslar’ın Elindeki Kürk Alanları’nı Ele geçirmek isteyen AlexanderMackenzie Irmağı Yolu’yla 1789’da Kuzey Buz Denizi’ne ulaştı. 1793’te ise Kayalık Dağlar’a doğru Peace Irmağı’nı izleyerek Fraser Irmağı’nı geçti ve Büyük Okyanus’a ulaştı.
               ABD’nin Louisiana’yı Satın almasından sonra Yol’a çıkan Lewis-Clark Resmi Keşif Grubu, Kuzey’e doğru Missouri’yi izleyerek Jefferson Çatalı’ndan Büyük Okyanus Kıyısı’ndaki Yamaçlar’a geçti. 1805’te Kolombiya Irmağı’nın Ağzına ulaştı. Tüccarlar ve Kürk Avcıları kısa sürede Katalık Dağları ve Büyük Havza’yı keşfettiler. İngiliz Tüccarları, Kuzey’de Fraser ve Yukarı Kolombiya’yı keşfederek Yukarı Yukon Ülkesi’ne girdiler. Bu arada, Rus-Amerikan Kumpanyası’nın Temsilcileri de Alaska İçlerini araştırıyordu. 1850’den sonra Batı’daki ABD ve İngiliz Toprakları’nda yapılan Keşifler, Jeolojik Araştırmalar’la Doruk Noktası’na ulaştı.
               1818’den Önce Deniz Yolu’yla Kuzey’e giden Kaşifler, Barrow Burnu’na ulaşmadan durmuş, Kara’dan gidenler ise yalnızca Mackenzie ve Coppermine Irmakları’nı izleyerek Kuzey Buz Denizi Kıyıları’na varabilmişti. Bunu izleyen 40 Yıl içinde, İngiliz Deniz Kuvvetleri ve Hudson Körfezi Kumpanyası ile Özel Kuruluşlar’ın Bilimsel Girişimleri Durumu değiştirdi.Sir John Franklin ile John  Rae ve Thomas Simpson’ın Kara Yolculukları, Barrow Burnu ve Melville Yarımadası arasında kalan Kıyı Şeridi’nin Büyük Bölümü’nü ortaya çıkardı. Deniz’de, Barrow Burnu’nun Batısı’nda kalan Boşluğu Frederick W.Beechey kapattı. Yüzbaşı William Edward Parry, Baffin Körfezi’nden Melville Adasına gitti. Sir John Ross ise Yeğeni James Clark Ross ile Birlikte Kuzey Kutbu’ndaki Boothia Yarımadası’nı keşfetti. Sir John Franklin 1845’te Kuzeybatı’ya açılan bir Geçit ararken Galler Prensi Adası’nın Güneyinde Buzullar’a çartptı. Bundan sonraki 10 Yıl içinde Araştırma Grupları Kuzey Kutbu ile İlgili Bilgiler topladılar. Ama RoaldAmudsen’in Atlas Okyanusu’ndan Büyük Okyanus’a ulaşmak için Kıta’nın Kuzeyine doğru Yelken açması, ancak 1903-06’da, Vilhjalmur Stefansson’un Kanada Takımadaları’nın Kuzeyi’ndeki Son Büyük Adaları bulması da 1915-16’da gerçekleşti.
AVRUPALILAR’IN KITA’YA YERLEŞMESİ:
               İsveçli ve Felemenkli Tüccarlar 1600ler’de Delaware ve Hudson Irmakları üzerinde Koloniler kurmuştu. Rus Tüccarlar da Yüzyıl’ı Aşkın süredir Kuzey Amerika’nın Batı Kıyıları’nda Etkinlik gösteriyordu. Ama bu Ülkeler’in Kuzey Amerika’nın Yerleşme’ye açılmasındaki Payı İspanyollar’ın, Fransızlar’ın ve İngilizler’in Katkısına göre Önemsiz’di.
               İspanyollar:
               Ülke İçi’ndeki Hoşnutsuzluk, Serüven ve zenginlik Tutkusu, Hristiyanlığı ve Avrupa Kültürü’nü yayma Çabası, İspanyollar’ı Yenidünya’ya sürükledi. Yolculuklar’ı düzenleyen ve zaman zaman da Krallık, Kuzey Amerika’ya Nufus Akınını desdekliyordu. Ama yalnızca Güvenilir İspanyol Yurttaşları’na Göç izni veriliyordu. Nueva Espana’nın, Çoğunluğu Endülüs Kökenli olan Beyaz Nufusu 1570’te 54.000 e ulaşmıştı. Zenginler’in İmkanları, Yerli Halk’ın Becerileri ve İklim Şartları, ispanyollar’ı Büyük ölçüde Yerli  Emeği kullanmaya yöneltti. Kral bir süre sonra Yerliler’in Köle olarak çalıştırılmasını yasakladıysa da Kölelik ortadan kalkmadı. Üstelik Zorla çalıştırmanın Yeni Biçimleri Gelişme’ye başladı. İspanyol Silahları, Avrupa Kökenli Hastalıklar ve Yeni Yönetim, Adalar’ın Yerli Halkını hemen Tümüyle ortadan kaldırdı. İspanyollar, onların yerini Afrika’dan getirdikleri Köleler’le doldurmaya çalıştılar. 1570’te Nueva Espana’da yaklaşık 93.500 Afrikalı ve Mestizo vardı. Giderek azalmış olmasına Karşın, İç Bölgeler’deki Yerli Nufusu 1570’de 3 Milyon’a ulaşıyordu. İspanyollar’ın Kıta’ya Yerleşmeleri, Büyük Boyutlu bir Etnik Karışma Yol açtı.
               Protestan Fransızlar’ın (Huguneotlar) Florida Kıyıları’na  yerleşmesi, İspanyollar’ın Bahama Kanalı’ndaki Deniz Ulaşımı’nı Tehdit ediyordu. İspanyollar 1560lar’da Florida’yı İşgal ettiler. Virginia’daki Misyonerlik Çabaları Başarısız oldu. Ama Carolina ve Georgia Kıyıları’nda kurulan Misyonlar Varlıklarını sürdürdüler. 1500lerin Sonu’nda Juan de Onate New Mexico’yu kolonileştirdi. 1610’da Santa De kuruldu. 1700ler’de İspanyollar, Büyük Okyanus’taki Sınırları’nı, Sonora Bölgesi’nden San Francisco Körfezi’ne kadar genişlettiler.
               İngiliz Kolonileri:
               Londra Virginia Kumpanyası’nın Jamestown’ı kurmasından sonra İngilizler, Maine’den Georgia ve Batı Hint Adaları’na kadar, Kuzey Amerika Kıyıları boyunca çok Sayıda Koloni kurdular. Kişiler ve Gruplar, İngiltere Hükümeti’nden kendilerine Yenidünya’da Toprak ve Yönetim Ayrıcalıkları veren Beratlar almaya çalıştılar. Virginia’daki Deneyimi’nin, Aztek Hazinesi’yle Boy ölçüleşecek bir Zenginlik Yaratma Umutlarını Yok etmiş olmasına Karşın, Ekonomik İmkanlar Birçok Girişimci’yi buralara çekti. Koloniler, Kumpanyalar’ın ve Mülk Sahipleri’nin Denetimi’nde olmalarına Karşın, Sonuçta Krallığa Bağlı’ydılar.
               İngiliz Kolonileri’nde Yaşayanlar, Çiftçilik, Balıkçılık, Gemi Yapımı ve Ticaret’le uğraşıyorlardı. Güney Kolonileri’nde Tütün, Pirinç ve Çivit Üretimi, Batı Hint Adaları’ndaki Plantasyonlar’da ise Şeker Üretimi  Önem taşıyordu. Virginia ve Plymouth’a yerleşenler arasında önceleri Ölüm Oranı Yüksek’ti. Ama İngiltere’deki Çitleme Hareketi , Toprak  Fiyatları’nın Yüksekliği, Stuart Hanedanı’nın Dinsel Politikaları karşısında duyulan Hoşnutsuzluk, buna Karşılık Koloniler’deki Cömert Toprak Dağıtım ve Yönetim Sistemi gibi Etkenler İngilizleri yine de buralara çekti. 1630lar’da Büyük bir Püriten Göçmen Grubu Massachusetts’e geldi. Bunun hemen ardından Püriten Göçmenler Connecticut, Rhode Island ve New Hampshire’a gelmeye başladılar. Almanlar, İskoçlar ve İrlandalılar 1700’den sonra Pennsylvania’ya ve Güney’deki Koloniler’e yerleştiler. İskoçlar , Galiler ve Porestan Fransızlar da Kıta’ya geldi. 1600’den sonra Güney Kolonileri’ne çok sayıda Afrikalı Köle getirildi. 1760’ta Kuzey Amerika Sömürgeleri’nde, Avrupa ve Afrika Kökenli 2 Milyon’u Aşkın İnsan yaşıyordu.
               Yerliler’le İlişkiler,Toprak Politikası, Yüzey Şekilleri , Toprağın Verimi ve daha bir Dizi Etken, Yerleşim Düzenini değiştirdi. 1800ler’in Başları’nda ABD’nin Sınırını Mississippi Irmağı oluşturuyordu. 1840lar’da Öncüller, Oregon, Utah ve California’da Yerleşmeleri’ni kurdular. 1848’de California’da Altın ve Gümüş  bulunmasının ardından Maden Arayıcıları Cordilleralar’a Akın etti. 1860-1900 arasında Çiftçiler Yüksek Düzlükler’e yayıldılar. 1790-1830 arasında ABD’ye gelenler’in  Sayısı, Yıl’da Ortalama 10.000 Dolayındaydı. Bu Akın, 1850ler’de Yıl’da 280.ooo e çıktı. 1890lar’da ise Her Yıl Ortalama 370.000 Kişi ABD’ye Göç etti.
               Fransız Kolonileri :
               Kıta’daki Fransız Kolonileri, Kuzey Amerika Anakarası üzerindeki New France (Kanada)ile Acadia’da (Nova Scotia Kıyıları) kuruldu. Ama Acadia 1713’te İngilizler’in Eline geçtiğinde, Fundy Körfezi’nde yalnızca 1800 Fransız vardı. New France’daki Kürk Tekeli’ni elinde tutan Fransız Kumpanyaları’nın Kötü Yönetimi Nedeniyle Krallık, 1663’te Koloni’ye doğrudan Denetimi altına aldı. O sırada Koloni Nufusu 2500 kadardı. Daha sonra, Uygun Şartlar’la Toprak edinebilme İmkanı tanınarak ve Fransız Askerleri’nin New France’da kalmaları sağlanarak, buralara gelen Göçmen Sayısı artırıldı. Göçmenler, Fransa’dan Hükümet’in gönderdiği Kadınlar’la evlenerek  Aile kurdular. Toprak Sahipleri’de çalıştırmak üzere Ülke’den İşçi getirttiler. 1700ler’de Mahkumlar’da gönderildi. 1680’den sonra Nufus, daha çok kendi Doğal Artışı’yla büyümeye başladı. Kraliyet Polisi, Muhalifler’in Göç etmesini yasakladığı ve Fransız Tarımı Büyük değişiklikler geçirmediği için, Göçmenlik Fransa’da pek İlgi görmedi. New France’daki Yerleşmeler Quebec, Trois Irmağı Boyunca yayılarak İç Kesimler’deki Richelieu Irmağı Boyları’na kadar uzandı ama daha öteye geçemedi. 1700ler’de öncelikle nir Tarım Alanı olan New France’da çok Az Ürün Fazlası Elde edilebildiği için, Kürk Ticareti Ağırlığını korudu.
               1699’da kurulan Louisiana, önce bir Tüccar Koloni Sahibi’nin, sonra da Compagnie des Indes Occidentales’in (Batı Hint Adaları Kumpanyası) Yönetimi altında gelişti. 1731’de bir Krallık Eyaleti haline gelen Louisiana, Illinois Arazisini de içine alacak biçimde genişletildi. Buralar’da Yaşayanlar, Kürk Ticareti, Tarım ve Kurşun Madenciliği’yle uğraşıyordu.
               1760’da Fransa’nın  Kuzey  Amerika Anakara’sındaki Kolonilerinde Avrupa Kökenli Toplam 80.000 , Fransız Batı Hint Adaları’nda yine Avrupa Kökenli 45.000 Kişi ve 300.000 Köle bulunuyodu. Aynı Dönem’de New England’dan Nova Scotia’ya yerleşenler oldu. New York ve New England Yörelerinden gelen Tüccarlar, Quebeck ve Montreal’de Topluluklar oluşturdular. Amerikan Bağımsızlık Savaşı, İngiliz Yanlıları’nın ABD Toprakları’nı terk ederek  Yıkarı Kanada, Nova Scotia ve New Brunswick’e Göç etmelerine  Yol açtı. 1790-1815 arasında ABD’den bir çok Kişi Yukarı ve Aşağı Kanada’ya geldi. 1815’ten sonra, Britanya Adaları’ndan gelen Göçler Önem kazandı. Bunlar arasında İrlanda’daki Kıtlık’tan kaçanlar ve İskoçyalı Topraksız Çiftçiler de vardı. 1858’de, Fraser Irmağı’ndaki Altın’a Hucum Hareketi, İngiliz Kolumbiyası’nda birden çok Dil konuşan bir Nufus yarattı, ama bu Eyalet’in Gelişmesi yine de Yavaş oldu. 5.Selkrik Kontu Thomas Douglas’ın, 1812’de Red Irmağı Vadisi’nde İskoçyalı Göçmenler’den oluşan bir Koloni Kurmuş olmasına, Eskiden Kürk Ticareti’nde çalışmış Avrupalı İşçiler’le Melezler’in de hala burada yaşamasına karşın, kanada’ya 1890’dan önce çok Az göçmen geldi. Ama o Tarih’ten sonra Hükümetler’in Etkin olarak geliştirmeye çalıştığı bu Bölge’ye, 1930’a kadar Eski Eyaletler’den, ABD’den, İngiltere’den, Batı ve Orta Avrupa’dan çok Sayıda Göçmen Yerleşti.

               1700LER’DEN 1900LER’E ÖNEMLİ TOPRAK DÜZENLEMELERİ:
               Avrupa’daki Krallar, Göç eden Uyrukları’yla birlikte Egemenliklerinin de Yenidünya’ya taşındığını düşünüyorlardı. Ama Koloni Politikaları, Avrupa’daki Savaşlar ve Amerika üzerindeki Rekabet, Kıta’da Bazı Arazi Düzenlemeleri’ni Zorunlu kıldı. 1600ler’de İspanyollar,  Anakara üzerinde toplanmışlar; İngilizler, Fransızlar, Felemenkler ve Danimarkalılar Bahama Adaları’ndan Windward Grubu’na kadar olan Antil Adaları’nı paylaşmışlardı. İngilizler 1655’te İspanyollar’ın Elindeki Jamaika’ı İşgal ettiler ve Honduras ile Mosquito Kıyıları’nda Köprübaşları’nı Ele geçirdiler. Fransızlar da Haiti’nin Issız Kesimlerine girdiler.
               1664’te New Netherland’ı Ele geçiren İngilizler buraya New York Adını verdiler.  Fransızlar 1713’te Acadia, Newfoundland ve Rupert’s Land üzerindeki İddiaları’ndan İngiltere lehine Vaz geçtiler.  7 Yıl Savaşları’nın Ardından Fransa, 1763’te Mississippi Irmağı’nın Doğusundaki   Topraklarını İngiltere’ye , Batı’da kalanları da İspanya’ya bıraktı. Aynı Yıl İspanya, Florida’yı İngilizler’e verdi. ABD Bağımsızlığı’nı kazandıktan sonra 1783’te  Kanada’nın Güneyindeki Toprakları Toprakları ve Mississippi’nin Doğusunu aldı. Florida yeniden İspanyollar’a geçti.
               Napoleon 1800’de İspanyollar’ın Elindeki Louisiana’yı Ele geçirdi. Ama Haiti’deki Ayaklanma Fransa’nın Planları’nı bozdu ve Sonuçta Haiti ile Dominik Cumhuriyeti’nin Bağımsızlıkları’nı kazanmasına giden Yolu açtı. ABD 1803’te Louissiana’yı Fransa’dan Satın aldı. İspanya 1819 Antlaşması’yla Florida’yı ABD’ye verdi. ABD’nin bu Antlaşma çerçevesinde Kabul ettiği Batı Sınırı’yla Texas İspanyollar’a bırakılıyordu.
               1810 Devrimi’nden sonra İspanyollar’ın Amerika’daki Egemenliği sarsılmaya başladı. 1823-39 arasında Orta Amerika Ülkeleri’nin Orta Amerika Birleşik Eyaletleri’ni oluşturmasına karşın, Meksika, Guatemala, el-Salvador, Honduras, Nikaragua ve Kosta Rika Devletleri kuruldu.
               1835’te Texas’ta ABD’den gelmiş olan Göçmenler ayaklanarak Cumhuriyet İlan edildi. Kısa süren bir Savaş’ın Ardından Texas üzerinde Egemenlik İddiaları’ndan vazgeçen Meksika, New Mexico ile California’yı da ABD’ye bıraktı. 1853’te ABD, Gila Irmağı’nın Güneyi’nde kalan Diğer Meksika Toprakları’nı da Sınırları içine aldı.
               ABD ile Kuzey’deki İngiliz Eyaletleri arasındaki Sınır, 1818’de, 49.Paralel boyunca Lake od the Woods’a ve Kayalık Dağları’nın Zirvesine kadar uzatıldı. 1846’da ise Büyük Okyanus’a bağlandı. Tartışmalı Maine-New Brunswick Sınırı da 1842’de belirlendi. Rusya ve İngiltere, 1825 Antlaşması ile Alaska’nın Sınırları’nı çizdiler. Rusya bu Bölge’yi 1867’de ABD’ye sattı.
               1860’dan sonra İngiliz Eyaletleri’ndeki Topraklar’ın Yönetimi’nde Önemli Değişiklikler oldu. 1867’de Nova Scotia ve New Brunswick (Bugün Ontario ve Quebec) Kanada Dominyonu’na katıldı. Kanada 1869’da Hudson Körfezi Kumpanyası’ndan Rupert’s land’i Satın aldı. İngiliz Kolumbiyası 1871’de, Prens Edward Adası 1873’te New-foundland ise Labrador’u içine alacak Biçim’de 1949’da Federasyon’a katıldı.
               1898’deki İspanyol-Amerikan Savaşı’nın İspanyol-Amerikan Savaşı’nın ardından Küba, İspanya’dan Bağımsızlığı’nı elde etti. Puerto Rico’da, Guam ve Filipinliler’le birlikte ABD’ye bırakıldı. Panama, 1903’te Kolombiya’fan ayrılarak Bağımsızlığı’nı İlan etti ve Kanal Bölgesi’ni ABD’ye bıraktı. Bu Bölge 1979’da yeniden Panama’nın Egemenliği’ne verildi. ABD, 1917’de Danimarka’dan Virjin Adaları’nı Satın aldı.


Güney Amerika



                          NUFUS:
               ETNİK KÖKEN ve GÖÇLER:
               Güney Amerika’nın Bugünkü Nufusu, 4 Etnik Bileşen’in Katkısı’yla oluşmuştur.Kolomb Öncesi’nde Kıta’da yaşayan Amerika Yerlileri, Kıta’yı 1800ler’in Başına kadar Egemenliği altında tutan Portekizliler ve İspanyollar (İberler); Sömürgeciler atarafından Köle olarak Kıta’ya getirilen Afrikalılar; Bağımsızlık Dönemi’nde Denizaşırı Ülkeler’den gelen Göçmenler, özellikle Güney Avrupalılar’dır.
               Yerliler:
               Güney Amerika Yerlileri’nin Kökeni Bugün hala tartışma Konusu’dur. Antropologlar’ın Çoğu, nu Yerliler’in MÖ 25 Binyıl’dan başlayarak, muhtemelen Bering Boğazı’ndan Dalgalar Hali’nde Kuzey Amerika’ya gelen Kavimler’in Soyu’ndan geldiğini sanıyorlar.
               MS 1500ler’de Avrupalılar’ın  Keşif ve  Avrupalılar’ın Keşif ve İstila hareketleri başladığında, Güney Amerika’nın Yerli Halkı Değişik Lültür Düzeyleri’nde bulunuyordu. Merkezi Peru olan And Toplumu, Eski Dünya’nın Mısır ve Mezopotamya ile Eski Yunan Öncesi Diğer Kültürleri ile karşılaştırılabilir bir Uygarlık Düzeyine ulaşmıştı. And Uygarlığı, en Geç MÖ 2500ler’de başlayan Oluşum Dönemi’nin ardından MS I.Binyıl’da Klasik Dönemi’ne ulaştı. Mimarlığın incelmesi, Maden İşleme, Dibi ve Törensel Merkezler’in Dışı’nda bir Kentleşme, Askeri ve Siyasal Alanlar’da Yüksek bir Örgütlülük Düzeyi Klasik Dönem’in Özellikleri arasındaydı. Klasik sonrası Dönem’de ise bir yayılma ve Merkezileşme görüldü (Örn.İnka Krallığı). Bu Dönem, 1536’da  İspanyollar tarafından Sona erdirildi.
               Diğer Güney Amerika Toplulukları ise 1500ler’de Toplumsal Gelişme’nin Alt ya da Orta Evreleri’ni aşmış değillerdi. Bugünkü Arjantin ve Uruguay ile Tierra del Fuego ve Horn Burnu Yöreleri’nin yerlileri Göçebe Avcılık Aşaması’ndayken , Amazan havzası ile Atlas Okyanusu kıyısı’nda yaşayan Topluluklar Avcılığın yanı sıra tarım’ı da öğrenmişlerdi.
               İstilalar Sırası’nda Yerli Nufus Konusu’nda Değişik Tahminler yürütülüyor. Görece Gerçekçi gözükeni 14 Milyon Civarı’nda olduğudur.
               İspanyollar ve Portekizliler:
               İspanya ve Portekiz Egemenliği’nin  Sonuna Kadar, bu Ülkeler’in Güney Amerika’daki Kolonilerine ancak İspanyollar ve Portekizliler girebiliyorlardı.Ama Onlar arasında da Etnik Bakımdan Büyük Farklar vardı. Latin Soyu’ndan gelenler dışında, Vizigotlar, Yahudiler, Araplar, Berberiler ve Mağribliler de Kıta’daki İspanyol ve Portekizli Nufus’un oluşumuna katkıda bulundular.
               İspanyollular’ın Büyük Çoğunluğu Kastiya’dan ve Güney Bölgeleri’nden geliyordu. Sömürgecilik Dönemi Boyunca İspanya’nın Resmen Çıkış İzni verdiği Göçmen Sayısı 150.000 dolayındaydı. İzinsiz çıkanlar da muhtemelen yine o kadardı. Her 2 Yol’la da, İspanya’dan ayrılanlar’ın en çok %40’ı Güney Amerika’ya geldi.
               Afrikalılar:
               Güney Amerika’ya Afrika’dan çok Sayı’da Köle getirilmesine, İspanyollar’ın Kıta’ya Girişi’nden 20-30 Yıl Sonra başlandı. İspanya, Köle Ticareti’ne ilk Kez 1518’de Resmen izin verildi.Afrika’dan, Brezilya’ya getirilen Köleler’in Sayısı 4 Milyon, tüm İspanyol Amerikası’na getirilenlerin Sayısı ise 3 Milyon dolayında Tahmin ediliyor. Bunların Çok Küçük Bölümü And Bölgesi ile Güney’e, Bugünkü Arjantin, Uruguay ve Şili’nin bulunduğu Bölge’ye gitti. Afrikalı Köleler’in Çoğu Batı Afrika’dan geliyordu. Köle Ticareti 1800ler’in Başlarında Son buldu.
               Bağımsızlık Sonrası Deniz Aşırı Göçler:
               Amerika’daki Pek Çok Ülke’nin 1800ler’in Başları’nda bağımsızlığı’nı Kazanması üzerine, Yabancılar’ın Kıta’ya Girişi’ni önleyen Kısıtlamalar kalktı. Ama Yoğun Göçler, ancak 1800ler’in Son 30 Yıl’ından 1930lar’a Kadar gerçekleşti. Bu Dönem’de Kıta’ya gelen 11-12 Milyon Kişi’nin yarıdan çoğu Arjantin’e, yaklaşık %37 si Brezilya’ya yerleşmişti.
               Göçmenler’in Büyük Çoğunluğu’nu Avrupalılar oluşturuyordu. Uruguay, Arjantin ve Brezilya’ya yerleşenler’in Önemli Bölümü İtalyan’dı. Orta ve Doğu Avrupa’dan gelen Göçmenler’in Sayısı az olmakla beraber, Toplumsal Ağırlıkları Önemli’ydi.Özellikle 1930lar’da ve 1940lar’da, aralarında Yahudiler’in ve Diğer Mülteciler’in bulunduğu Eğitim Görmüş, Orta Sınıf Kökenli Topluluklar, giderek Önem kazandı.

               BUGÜNKÜ NUSUS BİLEŞİMİ:
               Güney Amerika’nın Bugünkü Nüfusu’nu belirleyen Etnik Karışım, İspanyollar’ın Kıta’ya Ayak Basması’yla başladı. Önce İberler’le yerliler arasında Yasal Evliliğe İzin verildi. Hatta bazen özendirildi. Avrupalı-Afrikalı ve Yerli-Afrikalı Kaynaşmasında aynı Hoşgörü’nün olmaması , Genel Etnik karışımı önleyemedi. Bu Uzun Süreç , Fiziksel Tipler’de Büyük Değişikliğe Yol açtı. Bunların En Önemlileri Mestizolar (Brezilya’da ‘Caboslos’ Adı verilen İber-Yerli Karışımı) ve Çololar’dır (Mestizo-Yerli Karışımı). Avrupalılar’ın Bağımsızlık Sonrası’ndaki Göçler’i ile birlikte, Başka Ulusal Topluluklar da Etnik Karışıma Katkı’da bulundu. Arjantin ve Uruguay’ın Etnik Bileşimi Tümüyle değişmiş oldu.
               Ekolojik Dağılım:
               Bu Etnik Gruplar için 3 Ekolojik Dağılım Bölgesi Ayırt edilebilir:
               a)Yerli Bölgesi; Kıta’nın Batısı’nda, Kuzey’den Güney’e uzanan Yükseltiler’den oluşur. Kabaca Venezuela, Kolombiya, Ekvator, Peru ve Bolivya ile örtüşür. İspanyol Keşif ve İstilaları başladığında Kıta’nın Uygarlık bakımından en gelişmiş ve en kalabalık kesimi bu Bölge’ydi. İspanyollar, Bölge’de Görece İleri Kurumlar ve Önemli bir Yerli İşgücü buldular. İspanyol Egemenliği’nin İlk Yüzyılı’ndaki en az %30luk Nufus azalmasına Karşın, Yerli Nufus’un Yine de Önemli bir Nicelik’te kalması, Etnik Karışım’ın Yoğunluğunu artırdı. Yerli Nufus, 1600lerin Sonlarından başlayarak yeniden artmaya başladı. Yöre’de oluşan Yeni Uluslar 1800 ve 1900ler’de  Avrupa’dan Önemli bir Göç almadığı için, Günümüzde burada yaşayan Avrupalı Nufus’un Kökeni Büyük Çoğunlukla Sömürge Dönemi’ne dayanır.
               b)Mestizo Bölgesi, Tropik ve Astopik Ovalar’dan oluşur. Dağınık Yerli Kabileler’in Plantasyonu’ndaki Yoğun Çalışma’ya Ayak Uyduramaması, Köleliğe Karşı Direnmesi, Savaşlar ve Salgın Hastalıklar’la Nufus yitirmesi, Yöre’ye Afrikalı İşgücü getirilmesine Yol açtı. Avrupalı-Yerli Karışımı seyrekleşirken, Afrikalı Nufusun Etnik ve Kültürel Etkisi giderek arttı. Brezilya’da Siyah (Afrikalı ve Mulatto) Nufusu’nun  Oranı %30-40 a ulaşır. Siyah ve Siyahlar’la karışmış Nufus Oranı’nın Önem Taşıdığı Diğer 2 Ülke Kolombiya ve Venezuela’dır.
               c)Ilıman İklim Kuşağıy’la örtüşen Avrupalı Bölgesi’nde, zaten Seyrek olan Yerli Nufus gitgide daha da azalmış, Mestizolar ise Avrupa’dan gelen Kitlesel Göçler’le iyice Azınlığa düştüler.
               Güney Amerika’da Etnik Gruplar’ın Ekolojik dağılımı, Kentleşme Düzeyi’nden de etkilenir. Kent Hayatı’nı yeğleyen Avrupalılar önceleri Büyük Kentler’e yerleşmişlerdir. Ama 1900ler’in Ortaları’nda  bu Tablo Değiştirme’ye başlamış, Gerek Ülke İçi gerekse Ülkeler arası Göçler, Nufus’un Ekolojik Dağılımını belirlemiştir.
               Sosyo Kültürel Faktörler:
               Tüm Latin Amerika’da  Etnik Ölçütler, ABD ya da Güney Afrika’da olduğu gibi Soy’a değil, Dil, Giyim-Kuşam ve Davranış Örüntüleri türünden Sosyokültürel Etmenler’e Dayalı’dır. Bu Kıta’da da Irk Ayrımı, Irksal Önyargılar ve Sömürü vardır. Ama ‘Irk’ sınıflaması her Zaman Kişi’nin Toplumsal Statüsü’nce belirlenen çok Öznel bir Boyut taşımaktadır.
               Güney Amerika Nufusu’nun %74ü Hristiyan (%95i Katolik) tir. Musevi, Müslüman, Budacı ve Hindu Azınlıklar da vardır.
               Dil:
               Portekizce Konuşulan Brezilya, Fransızca konuşulan Fransız Guyanası, İngilizce konuşulan Guyana ve Felemenkçe konuşulan Surinam dışında, İspanyolca Kıta’daki Ülkeler’in Resmi Dili’dir. Güney Amerika Nufusu’nun %6,5 i Özgün Yerli Dilleri’ni konuşur ve bunların ¾ ü And Bölgesi’nde toplanmıştır.
               Güney Amerika Yerli Dilleri Büyük Çeşitlilik gösterir ve Dil Sınıflamasında  Güçlük yaratır. Yerli Dilleri’nin Çoğu, İlgili Kabileler’in  ortadan kalkması ya da Başka Diller’in Egemen olması Sonucu’nda Yok olmuştur. Güney Amerika yerli Dilleri ile Eski ve Yeni Dünyalar’ın Diğer Dilleri arasındaki İlişkiler tartışmalı’dır. Kolumbiya’nın Güneyi’nde konuşulan Diller’le Kuzey Amerika Dilleri’ni birbirine bağlayan pek az Gösterge vardır.Büyük Okyanus Kıyısı’ndaki Yerli Dilleri ile Malaya-Polinezya Dilleri’nin Akraba olması kanıtlanamamıştır.
               Yerli Dilleri’nden Kimileri’nin Bugüne Kadar Varlığını koruyabilmesi, bu Diller’in konuşulduğu Uygarlıklar’ın Başlangıç’taki Düzeyi ile Bağlantılı’dır. And Yaylaları’nın Keçua ve Aymara Dilleri bunlardan en yaygın olankrdır. Bolivya’da Nufus’un %60’ı, Peru’da %40’ı, Kolombiya’da ve Ekvator’da yine Önemli bir Bölümü bu Diller’i konuşur. Diğer Önemli Yerli Dili, Paraguay’da konuşulan Guarani Dili’dir. Kültürel Gelişme’nin daha alt düzeyindeki Topluluklar’ın Dilleri Bugün Büyük ölçüde yok oldular.
               Yerli Dilleri gibi Bugün Yok olmuş Afrika Lehçeleri de, Portekizce ve İspanyolca üzerinde geçmişte belirli bir Etkide bulundu.
               Toplumsal Değişme:
               Yerliler’e ve Diğer Etnik Gruplar’a Karşı Ayrımcı Kurallar koyan Yasalar, Bağımsızlık’la birlikte ya da 1800ler Süresince kağıt üzerinde Yürürlük’ten kaldırıldı.Ama Yerliler’in ve Afrikalılar’ın Durumu Çoğu Zaman değişmedi. Hatta kötüleşti. Çünkü hem Liberal Yasalar Yerli Topluluklar’ın Yasal Varlığı’na ve her türlü Ortak Mülkiyet’e Son vermeye yöneliyor, hem de Sömürü Biçimleri Hiç değişmeden Varlığını sürdürüyordu. 1800ler’in, Yerliler’i ve Afrikalıları ‘Aşağı’ Irk olarak gören Biyolojik Öğretileri de bu şartlar’ı desdekliyordu.
               1900lerde ise Yaklaşımlar’da Önemli Değişiklikler görüldü. Latin Amerika’da Hükümetler’i Yerli Toplulukları Korumaya Yönelik Özel Kuruluşlar oluşturdular. Bu Topluluklar’ın Varlığı yeniden Yasal olarak tanındı. Tarım Reformu Tasarıları hazırlandı. Bazı Yasal ve Yönetsel Yenilikler’e gidildi. Ama Uygulama’da bunların Kalıcı Sonuçlar vermesi sağlandı.
               Bugün Yerli Kabileleri ile Yerli Toplulukları’nın Durumunu birbirinden Ayırt etmek İmkanlı’dır. Kağıt üzerinde ‘Koruyucu’ Bazı Düzenlemeler’den yararlanması gereken Yerli Kabileler Ulusal Hayat’tan dışlanmış, Marjinal bir Konum’dadırlar. Toplam Nufus’un çok Küçük bir Bölümünü oluşturan bu Kabileler’e Gran Chaco ve Amazon Bölgeleri ile Peru ve Bolivya’nın Dağlık  Kesimleri’nde rastlanabilir. Bu Kabileler, ya Kötü Hayat Şartları ve Hastalık gibi Nedenler’le Fiziksel olarak Yok olmakta ya da Ulusal Toplum’un bir Kesimi içinde eriyerek ortadan kalkmaktadır.
               Kabile Düzenini aşmış Yerli Toplulukları ise, İstilalar Öncesi’nde Görece Yüksek bir Uygarlık Düzeyi’ne ulaşmış Toplumlar’ın Uzantıları’dır. Ama Sömürge Yönetimi dolayısıyla Kültürleri Büyük Değişim’e uğramıştır. Bu Topluluklar, başta Peru olmak üzere Bolivya ve Kolombiya ve Venezuela’nın Kimi Yöreleri’nde görülür. Bazıları Peru Hükümeti tarafından resmen tanınmıştır. Bazıları Sömürge Dönemi’nin Geleneksel Yönetici Kadroları’nı (Alcalde) korumaktadır. Çoğu da Yasal olarak Ülke’nin Genel Yönetim Organları’na Bağlı’dır. Ama Yakın Zamanlar’a kadar, Büyük Malikhaneler’e (Hacienda) Yarı-Feodal bir Bağımlılık içinde olmuşlardır. Özellikle 1952 Bolivya Devrimi’nden ve Peru’daki Toplumsal ve Siyasal Dönüşümler’den sonra bu Durum Hızla değişmeye başladı.

               DEMOGRAFİ:
               Güney Amerika Demografik Geçiş Süreci’nin Doruk Noktası’nda sayılabilir. Bu Süreç 3 Ana Aşama’yı içerir. Geleneksel 1.Aşama, Yüksek Doğum ve Ölüm Oranları, Nufus Dengesi’ni korur. 2.Aşama’da, Yüksek Doğurganlık Oranı sürerken Ölüm Oranları’nın Düşmesi, Hızlı bir Nufus Artışı’na Yol açar. Son Aşama’da ise; Doğurganlık Oranı’nın da Düşmesiyle Nufus Artışı yavaşlar.
               Sanayi Öncesi Dönem’de Avrupa’da Doğurganlık Oranı %0 30-35i çok Ender aşarken, Bazı Örnekler dışında Güney Amerika’da bu Oran %025-40 arasında değişmiştir. Arjantin, Şili ve Uruguay’ın Kuzeyindeki Tropik Güney Amerika Ülkeleri’nde 1055-65 arasında Yıl’da %3’e ulaşan Nufus Artış Hızı 1979’da ancak %2,4 e inmiştir. En Çarpıcı Düşüş Brezilya ve Kolombiya’da görülmüştür. Ilıman İklim Kuşağı’nda, 1950ler’le 1070ler arasında Doğurganlık’ta görülen Düşüş dolayısıyla, Nufus Artışı da Görece Yavaş olmuştur.
               Arjantin ve Uruguay,1930lar’dan bu yana, Geçiş Sürecinin Son Aşamasındadırlar. Şili’de 1920ler’den bu Yana Doğurganlık Oranı düşmektedir.
               Avrupa’da Ölüm Oranları’nın Düşmesi, 100-150 Yıllık bir Süre alırken, Güney Amerika’da daha hızlı bir Düşüş görülmüştür. 1990’de 25-30 Yıl olan Ortalama Ömür Son Dönemler’de 60 Yıl’a yükselmiştir.
               Doğurganlık:
               Güney Amerika’da Nufus Patlaması ,Geleneksel Yüksek Doğurganlık Oranları sürerken, Ölüm Oranları’nda Düşüş olmasının Sonucudur. Sağlık Hizmetleri’nin yaygınlaşmasıyla Ölüm Oranları’nda Düşüş sağlanabilirken, Doğurganlık’ta kendiliğinden bir Düşüş gerçekleşmesi Çok Karmaşık, Toplumsal ve Psikolojik Dönüşümleri gerektirir. Artıca Avrupalı ve Yerli Toplumları’na Özgü Değerler de, Doğurganlık’taki kendiliğinden Düşüşü geciktirmektedir. Hükümetler’in başlattığı Aile Planlaması Girişimleri, Katolik Kilisesi ile Bazı Siyasal Partiler’in engellemesiyle karşılaşmaktadır.
               Yine de Bazı kendiliğinden Değişmeler Yok değildir. Kentli Orta Sınıflar Doğum Kontrolü Yöntemleri uygulamakta, Eğitim Düzeyi yükseldikçe Kentler’deki Doğurganlık Oranı da düşmektedir. Ama Kırsal Nufus’un Çokluğu ve Eğitim görmüş Kentli Nufus’un Toplum içindeki Göreli Azlığı, bu Gelişme’nin Ulusal Düzey’deki Oranlar’a yansımasını önlemektedir. Süreç Bütünü’yle Doğal Gelişimi’ni izlediği Taktir’de, Kıta’daki Tüm Ülkeler’in Düşük Doğum ve Ölüm Oranları ile tanımlanan Modern Aşama’ya ulaşabilmesi birkaç Onyıl daha alacaktır.
               Hızlı Nufus Artışı’nın Etkileri:
               Hızlı Nufus Artışı’nın Önemli Demografik ve Toplumsal Sonuçları vardır. Nufus Artışı’nın en Yüksek Oranlar’a ulaştığı Dönemler’de Toplam Nufus içindeki Çocuklar’ın Oranı artar. Güney Amerika’da da 15 Yaş’ın Altındakilerin Toplan Nufus’taki Payı Görece Yüksek’tir (Yaklaşık %50).Dolayısıyla, Çalışma çağı’ndaki Nufus Oranı Düşük ve bu Kesim üzerindeki Ekonomik Yük de daha Ağır’dır. Bu Yükü hafifletici bir Verimlilik Artışı da sağlanabilmiş değildir.
               Kentleşme:
               Hızlı Nufus Artışı’nın bir Başka Sonucu, Kentsel Patlamalar’dır. Güney Amerika, ileri sanayileşmiş Bölgeler’den sonra, Dünya’da Kentleşme’nin en Yüksek olduğu Alanlar’dan biridir. Kentsel Yoğunlaşma, özellikle 1930lar’da  Büyük Artış göstermiştir. Kıta’da, Nufusu 10.000 i aşan Kentler 1950’de Toplam Nufus’un %25’ini barındırırken  20 Yıl sonra bu Oran %50’ye ulaşmıştır. Kentleşme Oranı Uruguay, Arjantin, Şili ve Venezuella’da özellikle Yüksek’tir. Bu Ülkeler’in her birinde Nufus’un %80i Aşkın Bölümü, Kentsel Alanlar’da yaşamaktadır. Yalnız 3 Kent’in (Rio de Janeiro, Sao Paulo, Buenos Aires) Kentsel Alanları’nda 30 Milyon’dan çok İnsan yaşamaktadır.
               Yaygın Kanı’nın Tersine, Kentsel Nufus Artışı’ndaki Ağırlıklı Etken, İç Göç değil Doğal Nufus Artışı’dır. İç Göç’ün Başlıca Nedenleri ise, Kırsal Bölgeler’de Hayat Düzeyi’nin Düşüklüğü ve Toprak Mülkiyeti’nin az sayıda elde toplanmış olmasıdır.
               Yüksek kentleşme Oranına Karşılık, Bütün olarak Güney Amerika’da Nufus Yoğunluğu km Kare Başına 15 Kişi ile Çok Düşük Düzey’dedir. En Düşük Nufus Yoğunluğu Surinam ve Guyana’da, en Yüksek değer ise Ekvator ve Kolombiya’da görülür. Nufus Yoğunluğu’nun Yüksek olduğu Bölgeler, Metropoliten Alanlar’da ve onların Hinterlandlar’ıyla Sınırlı’dır.Güney Amerika, gitgide üzerine Yoğun Nufuslu az sayıda Ada’nın serpiştirildiği Büyük bir Boşluğa dönüşmektedir.


                          YÖNETSEL ve TOPLUMSAL KOŞULLAR:
               Güney Amerika Ülkeleri’nin Çoğunda Demokratik olmayan Yönetimler İşbaşı’ndadır. Falkland Adaları, Fransız Guyanası ve Surinam Dışı’ndaki Kıta’daki Siyasal Birimler’in Tümü, Kağıt üzerinde Demokratik Cumhuriyetler’le yönetilir. Ama Bunlar’dan Bolivya, Şili ve Uruguay’da doğrudan Askeri Yönetimler İktidar’dadır. Surinam Sivil Yönetim’e Geçiş Dönemi içindeydi. Arjantin 1983’te, Brezilya 1985’te, Sivil Yönetim’e geçtiler. Paraguay ve Guyana’da Ordu’nun Desdeği’ndeki Sivil Yönetimler İşbaşı’ndadır. Yalnızca Venezuella, Kolombiya, Peru ve Ekvator Demokratik Rejimler’le yönetilmektedir. Fransız Guyanası, Fransa’ya Bağlı Denizaşırı bir İl Durumundadır. Falkland Adaları İngiltere’ye Bağımlı’dır.
               Güney Amerika Ülkeleri’nin çoğunda Tam Yargı Bağımsızlığı’ndan Söz edilemez. Yüksek mahkemeler, genellikle Dış (Özellikle Askeri) Müdahaleler’e Açık’tır.
               Venezuelle dışında Kıta’nın Kuzeybatı’sındaki And Ülkeleri, BM’in Öngördüğü Günlük Asgari Kalori Düzeyi’ne ulaşabilmiş değildir. Bolivya, Ekvator ve Kolombiya ve Peru’da Ortalama Ömür, Kıta’nın geri kalan Kesimleri’nden daha düşük, Çocuk Ölüm Oranı ise daha Yüksek’tir.
               Solunum Hastalıkları , And Ülkeleri’nda Başlıca Ölüm Nedeni’dir. Kıta Ölçeği’nde Frengi ve Tifo Yaygın Hastalıklar arasındadır. 1980’de Bolivya’da 49 Yaş olan Ortalama Ömür, Uruguay ve Arjantin’de 70 Yaş’a yaklaşabilmektedir. Brezilya’da ise Ortalama Ömür yaklaşık 62 Yıl’dır. Nufus Başına Hekim Sayısı genelde Arhantin ve Uruguay’da ABD’dekine Yakın Düzey’dedir. Kısa Düzeyi’nde Çocuk Ölüm Oranları %030-60 arasında değişmektedir.
               1980’de Arjantin, Şili, Uruguay ve Guyana’da hem Kadın, hem de Erkek Nufusun Okuryazarlık Oranı %91 ve üzerindeydi. And Ülkeleri’nde Kadınlar’ın Okuryazarlık Oranı Genellikle Erkeklerinkinden daha Düşük’tür.
               Güney Amerika Ülkeleri’nin Çoğunda Yaşlılar’a, Hastalar’a, Doğum yapan Kadınlar’a Yönelik ve en azından Sanayi, Ticaret ve Devlet Kesimleri’nin İşçileri için İş Kazalarını kapsayan Sosyal Güvenlik Programları geliştirilmiştir. İşsizlik Sigortası ve bakmakla Yükümlü olunan Aile  Bireyleri’ne Ek Yardım Programları ise genellikle Az gelişmiştir.
               Güney Amerika’da Basın Özgürlüğü Kısıtlı’dır. Kıta Ülkeleri’nin Çoğunda Basın-Yayın Organları üzerinde gerek Askeri Hükümetler, gerekse kapatılmaktan ya da Başka Yaptırımlar’dan kaçınmak için Doğru’dan Doğruya Yayın Organlaro tarafından  Sansür  uygulanmaktadır. Bu Durum, bir Zamanlar  Gazetecilik Hayatı’nın Gelişmişliğiyle Ün yapmış olan Arjantin ve Uruguay için Özellikle Geçerli’dir. Buna Karşılık Venezuella ve Ekvator’da Basın Büyük ölçüde Özgür’dür. Peru’da ise 1980’den sonra önceki Yasalar’a oranla daha az Kısıtlayıcı Basın Yasaları Yürülüğe kondu.

                          KÜLTÜREL YAPI:
               Güney Amerika’da Kültür Hayat’ın Temelini, İberik Yarımadası’nın Değerleri, Amerika Yerlileri’ne ve Afrikalılar’a Özgü Folklor, Müzik ve Sözel Gelenek Ögeleri oluşturur. Yerli Etkisi özellikle Andlar’da ve Amazon Havzası’nda; Afrika Etkisi ise Brezilya’da Güçlü’dür. Ayrıca Alman ve İtalyan Göçmenler’in Gelenekleri ile Görece Yakın Zamanlar’da Batı, özellikle ABD Kökenli Teknolojik Yenilikler de Bölge Kültürü’nde Etkili oldu. Arjantin, Uruguay, Şili ve bir oranda da berzilya’daki Avrupa Etkisi, Sanat Galerileri’nde, Müzeler’de ve Konser Salonları’nda kendini gösterir. Andlar’ın Kuzey Bölümü’nde kalan Ülkeler’de ise İspanyol Sömürge Mirası’nın Etkisi  hala Belirgin’dir. And Ülkeleri’nde Yerel şenlikler, Yünlü Eşyalar’ın Çoğunlukla Yerli olan Bölge Halkı’nın Hayatı’ndaki Önemini yansıtır. Okyanus Kıyısı’ndaki Plajlar ve Futbal Maçları pek çok Güney Amerikalı için en Önemli Eğlence Ögeleri’dir.

TARİH

               COLOMB ÖNCESİ:

               Avrupalılar’ın 1500ler’deki İstilaları’ndan önce Güney Amerika’da yaşayan Halklar, Meksika ve Orta Amerika’daki Maya ve Aztekler’in tersine henüz Yazı’ya geçmemişlerdi.        Yazı’ya Dayalı bir Takvimleri yoktu. Bu Nedenle, Kıta’nın  Tarihöncesi’ne İlişkin Bilgiler,Arkeolojik Bulgular’la Yerel Söylenceler’e ve İlk Kaşifler’in Kayıtları’yla Sınırlı’dır.

               Eski Kültürler:
               Güney Amerika’ya İlk Yerleşenler, Orta Amerika Yolu’yla Kuzey’den gelen Göçebe Avcı, Balıkçı ve Toplayıcı Topluluklar’dır. Bu Topluluklar’a İlişkin Kalıntılar Ekvator, Doğu Brezilya ve Güney Şili gibi, birbirinden oldukça Uzak Yöreler’de bulunur. Kalıntılar arasında İnsan İskeletleri ile Taş ve Kemik Aletler de vardır.
               Avcılık ve Toplayıcılık, Kıta’nın Güneyi’nde Tarihöncesi Dönem boyunca varlığını sürdürdü. Ama Diğer Kesimler’de, daha Gelişkin Kültür ve Uygarlıklar’ın Oluşumu Tarım’a Dayalı’ydı. Güney Amerika’nın en İleri Uygarlıklarının Temeli Yoğun Tarım’dı. Bu Tür           Tarım’ın en Gelişkin Örnekleri, Büyük Okyanus Kıyısı boyunca uzanan And Dağları’nda, özellikle Peru’daki Dağlar’da ve Kıyı Şeridi’nde, Bolivya’nın da bir Kesimi’ni kaplayan Orta Andlar’da ortaya çıktı.
               Peru’nun Kuzey Kıyıları’ndaki en Eski Kalıntılar, Geçimini Ağırlıklı olarak Balıkçılık ve Kabuklu hayvan Toplayıcılığı’yla sağlayan ana Sukabağı, Kabak, Fasulye, Kırmızıbiber ve Pamuk Yetiştiriciliği’yle de uğraşan Topluluklar’ın varlığı’nı göstermektedir. MÖ 3000-1000 arasında ait Buluntular Henüz Çanak Çömlek Yapımı’na başlamamış olan bu İnsanlar’ın yine de Pamuk Lifleri’nden Elbise, Sepet ve Hasır Ürettikleri’ni, ayrıca Kabaca yontulmuş Aletler yapabildiklerini gösteriyor.
               MÖ I.Binyıl’da Seramiş İşlemeciliği’nin yanı sıra Gerçek Anlam’da Dokumacılık ile Darı ve Amonyak Tarımı’nın da yerleştiği, Uzun bir Oluşum Süreci başlamıştır. Sulama Sistemleri’nin Kurulması, maden İşsleme’de Yeni Teknikler’in geliştirilmesi, İnşaatlar’da Güneş’te kurutulmuş Kil Blok kullanılması, bu Sürec’in diğer Belirtileri’dir.  
               MÖ 400-MS 600 arasında Orta Andlar Bölgesi’nde Belirgin Bölgesel Kültürler’in ortaya çıkmasının Temelinde de bu Süreç vardı. Klasik Dönem olarak adlandırılan bu Evre’de Seramik ve Maden İşlemeciliği’nde, Dokumacılık’ta ve Mimari’de Yüksek bir Sanatsal ve Teknik Düzey’e ulaşıldı. Önde gelen Yerel Kültürler , Peru’nun Kuzey Kıyıları’nda Moche, Güney Kıyıları’nda Nazca, Kuzey Yaylaları’nda Becuay, Bolivya’da ise Pucara ve Tiahuanaco idi.
               Giderek güçlenen Yerel Kültürler Çevre’ye de Yayılma’ya başladı. Örneğin Tiahuanaco Kültürü Bolivya’ya, Kuzey Şili’ye ve Peru’nun Kızı ve Yüksek Alanları’na yayıldı. MS 600-1000 arasında Dini Dürtüler’den kaynaklanan bu yayılma, gerçek bir Dini ya da Siyasal Birlik yaratamadı. Tiahunacolar Gücünü yitirince, Bölgesel Kültürler yeniden canlandı. Bunlar’dan Kuzey Kıyısı’ndaki Cimular ‘İmparatorluk’ denebilecek bir Örgütlülüğe ulaştılar. Peru’da bugünkü Trujillo Yakınları’nda Chan Chan Adlı Büyük bir Tören Kenti de kuran Çimu Devleri Siyasal ve Dinsel Örgütlenme Açısından, onu izleyen İnka Krallığı’na pek çok bakımdan benziyordu.

               İnkalar:
               İspanyollar’ın keşfettiği İnka Krallığı Kültürel Gelişmesi’nin Doruğu’ndaydı. Orta Abdlar’ı birleştirerek Kuzey’de Kolombiya’ya, Güney’de ise Arjantin ve Şili’ye uzanan İnkalar’ın Tarihi Manco Capac’ın Önderliği’nde Güney’den Cuzco Yöresi’ne doğru çıktıkları Göç’le başlatılır. Başka And kabileleri gibi Cuzco vadisi’nde Yıllarca yaşayan İknalar,zamanla güçlenerek Çevre’deki Kabileler  üzerinde de Nufuz kazandılar. Bir Yanı’yla Dinsel İnançlar taşıyan Fetih hareketleri, İnkalar’ı bir Kabile Konumu’ndan Yönetici bir Kast Konumu’na yükseltti. Yöneticilerini de, Yeryüzü’ndeki Tanrı olarak görüyorlardı.
               MS 1200 Dolayları’nda  yaşadığı sanılan ve Tarihçilerce MancoCapak’ın Oğlu olarak tanımlanan Sinchi Roca’dan sonra, İnkalar’ın Gücü Güney’e doğru, Kolla Halkları arasında da yayıldı. İknalar Titicaca Gölü’ne kadar uzandılar. İnka Egemenlik Alanı’nın Batısı’nda ve Kuzeybatısı’nda yaşayan Çanka Halkı’nı, Kolla Kavimleri’nin Desdeği ile yenen İnkalar’ın Krallığı Böylece çok daha Geniş bir Alan’a yayıldı. İnka Krallığı, böylece çok daha Geniş bir Alan’a yayıldı. İnka Krallığı en Güçlü Dönemi’nde, Arjantin’deki Tucuman’dan, Dağ Şeridi Boyunca Kuzey’e uzanarak Ekvator’daki Quito’ya ulaşıyordu. Bu Dönem’de İnka Krallığı yaklaşık 2,5 Milyon km karelik bir Alan’a yayılıyor, yaklaşık 6 Milyonluk bir Nufus barındırıyordu.
               Güney Amerika’nın Diğer Yöereleri’nde Nufus çok daha Seyrek, Uygarlık Düzeyi çok daha Düşük’tü. Kuzey’deki Dağlar’da Çıpçalar, yine Kuzey Kıyıları’nda ise Karipler ve Aravaklar yaşıyordu. Brezilye’da ve Üst Plata Havzası’nda Yarı Göçebe Kültür’e Sahip Tupi-Guarani Kabileleri, Kıta’nın Güney Ucu’nda ise, Doğu’da Patagonyalılar, Batı’da ArokanlarDağınık Birimler halinde yerleşmişlerdi.

               KEŞİFLER:
               Kolomb’un Yenidünya’ya 1498’de yaptığı 3.Sefer sırasında, Bugünkü Venezuella’daki Orinoco Irmağı Ağzı’nda Kara’ya çıkmasıyla, Kıta’nın Avrupalılarca İstilası başladı. 1509’a gelindiğinde, Rio de la Plata’ya kadar Tüm Doğu öğrenilmişti. 1513’te Vasco Nunez de Balboa’nın Panama Kıstağı’nda Büyük Okyanus’u keşfetmesinden sonra 1520’de Fernao de Magalhaes (Macellan) kendi Adını taşıayacak olan Boğazı dolaştı. 1527’de Pizarro Peru Kıyıları’na çıktı. Pizarro, 1533’te İnka Krallığı’nı Ele  geçirdikten sonra 1535’te Lima’yı kurdu. Aynı Yıl Diego de Almagro, Şili’yi Ele geçiriyor, Pedro de Mendoza ise Buenos Aires’te bir Yerleşme kuruyordu. 1537’de Jimenez de Quesada, Çıpçalar’ı Egemenlik altına aldıktan sonra Kolombiya’da Bogota’yı kurdu. 1541’de Pedro de Valdivia, Santiago de Chile’yi kurarken, Francisco de Orellana da Ekvator’un Doğu’sundan Yol’a çıkıp Amazon Irmağı’nı izleyerek Atlas Okyanusu Kıyısı’na ulaşmıştı. 1500ler’in Ortaları’nda Avrupalılar Yerleşme Amacıyla Kıta’ya gelmeye başladılar. Yüzyıl tamamlandığı’nda Kıta’daki Başlıca Kentler’in Teneli atılmış bulunuyordu.

               SÖMÜRGE DÖNEMİ:
               Batı Kıyısı’ndaki Yerleşmeler:
               İspanyollar’ın İnka Bölgesi’ne Yönelik İlk Girişimler’indeki Dürtüleri, Değerli Madenler’in elde edilmesiydi. Yerliler’in Elindekiler alındıktan sonra, daha Çoğu için Madencilik başladı. Ama Yiyecek ve Giyeceğe de gereksinim vardı. Ayrıca Keşif Grupları’yla birlikte gönderilen İspanyol Din Adamları’nın Görevi yerlileri Hristiyanlaştırmaktı. Böylece Tarım’a ve Avrupa’dan getirilen Hayvanlar’ın beslenmesine Dayalı İlk yerleşmeler ortaya çıktı.
               Peru, Bolivya ve Kolombiya başlıca Madencilik Alanı’ydı. Altın Dağınık, Gümüş daha Bol’du. Madencilik dışında Başlıca Tarım Bölgesi, Peru Kıyı Şeridi’nin yanı sıra Şili’nin Orta Vadisi’ydi.
               1500ler’in Sonu’na gelindiğinde Kıta Büyük Ölçüde Ele geçirilmişti. And Toprakları Madencilik ve tarım’a Dayalı yerleşmeler’den oluşan Geniş bir Sistem içinde toplanmıştı. Gerek Tarım, gerekse Madencilik Yerli Emeğine dayanıyordu. Kıta’ya İspanya’dan görece AzAile geldiğinden, Yönetsel ve Askeri Amaçlar’la da Kıta’da bulunan İspanyollar’ın yerli kadınlar’la kaynaşması Sonucunda mestizo Adı verilen Melez Tip gelişti. Sayıları giderek artan Mestizolar, İspanyollar’ın Kıta’daki Etkinlikleri’nde Önemli Yardımcı İşlevler gördüler.
               1600ler’de en Zengin Rezervler bir Bölümü’yle de olsa tükenince madencilik yerleşme Açısı’ndan Eski Çekiciliği’ni yitirmeye başladı. Yaylalar’da Merinos Koyunculuğu, Şili, Peru ve Arjantin’in Batısı’nda Bağcılık ve Zeytin Üretimi, Ekvator’da Hurma Kozalağı, Balsa Ağacı ve 1700’den sonra da Kınakına Önem kazanmaya başladı. Gemi Yapımcılığı’da hızlandı.
               Doğu Kıyısı’ndaki Yerleşmeler:
               Doğu Kıyısı’nda Yerli Nufus daha azdı. Ayrıca bu Kıyılar’daki 200 Yıl boyunca Yer altı Kaynağı bulunamadı. Dolayısıyla, önceleri Bölge’deki Yerleşmeler Tarım’a ve Bölge’nin Doğal Ürünleri’ne Dayalı’ydı. Plata Bölgesi’nin Ele geçirilmesini Yerliler’in Direnişi geciktirdi. Paraguay’da ise İspanyollar Göçebe olmayan ve kendilerine Karşı direnmeyen Yerliler’in Yaşadığı Sulak bir Bölge bulunca 1537’de Asuncion’u kurarak Yerleşim’e başladılar. 1700ler’in Sonları’nda, Orta Arjantin’in Doğusu’nda Humusça Zengin Topraklar’da Tahıl üretiliyor, Ovalar’da Sığır besleniyor, Kuzey’de ve paraguay’da ise Tropik Ürünler’le Mate (Paraguay çayı) yetiştiriliyordu. Yer altı kaynağı bulunmaması ve İspanyollar’ın, Peru Aracılığı’yla İspanya’dan gelen ürünler dışında her Türlü Ticareti Yasaklaması, Bölge’nin Gelişmesini engelledi.
               Kıta’nın Yaklaşık Yarısınını kaplayan Brezilya’daki Portekiz Yerleşmeleri, Tropik Ürün Plantasyonları oluşturulması Amacıyla Soylular’a bağışlanan 20 Capitania Aracılığı’yla gerçekleşti. Yerliler’den umulan verim alınamayınca Afrika’dan getirilen Köleler’in çalıştırıldığı bu Plantasyonlar’da Şeker, Pirinç,Tütün, Çivit ve kakao Üretini yapılıyordu. Boya Eldesinde ve Doğramacılık’ta kullanılan Ağaç, Ahşap ve Hayvan Derisi de İhraç Ürünleri Arasındaydı.
               1700ler’de Minas Gerais Bölgesi’nde Altın, Elmas ve çok Değerli madenler keşfedilince Brezilya’ya Nufus Hareketi başladı. Bu Ülke 100Yıl’ı Aşkın Süreyle Dünya’nın Başlıca Altın Üreticisi Konumunu korudu. Güney’de daha yavaş gelişen yerleşmeler, Büyük ve Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliğine dayanıyordu.
               Portekiz ve İspanyol Sömürgeciliği’nin Mirası:
               Güney Amerika’nın  Siyasal Coğrafyası, Büyük ölçüde İspanyollar ve Portekizliler tarafından oluşturulan Yönetsel ve Yargısal Bölüm’ün Ürünü oldu. İspanyollar’ın kurduğu 3 Genel valilik (1542’de Lima, 1717de Nueva Granada, 1776’da Rio de la Plata), capitania ve aufiencia’lar (Kısmen Yönetsel kısmen Yargısal Nitelik taşıyan Birimler) Kıta’nın Siyasal Sınırları’nı belirledi. Coğrafi Özellikler’in ve Yabancı Çıkarları’nın  yanı sıra, İspanyol Yönetimi’nin, her Birimi yalıtılmış bir Konum’da tutması da, İspanyol Amerikası’nın önce 10, sonra da 20 Ayrı Devlet’e Bölünmesine Yol açtı.
               Brezilya’nın Bütünlüğü’nü korumasına karşın Eyaletler’e ayrılması ve bu Eyaletler’in Bölgeci Tutumları, Portekiz Yönetimi’nin Etkileriyle ve Merkezi Denetim’in Gevşekliğiyle , bir oranda, açıklanabilir. Güney Amerika’nın Bağımsız Ulusları’nın Siyasal Örgütlenmesi, Fransız ve Amerikan Modelleri’ni izlemiş olmakla birlikte özellikle 1800ler boyunca gözlenen Siyasal Kültür, Değerler Yapısı, Tutum ve Davranış Örüntüleri Büyük ölçüde İspanyol-Portekiz Siyasal Yapılanmasını yansıtır.
               Düşünsel Hayat’ta ve bir oranda de Eğitim’de, başta Fransa Kökenli olmak üzere Güçlü bir Avrupa Etkisi görülür. Ama İspanya ve Portekiz’in Düşünsel Mirası, bu 2 ülke’nin Dilleri’yle Birlikte Güney Amerika’nın Yeni Uluslarına da aktarılmıştır. Gerek İspanyolca gerekse Portekizce Kıta’nın Yerel Şartları’ndan etkilendi. Güney Amerika’da konuşulan İspanyolca, İspanya’da konuşulandan Bazı bakımlardan Farklı olduğu gibi Değişik Uluslar arasında da Farklılık gösterir. Kıta yerlileri’nin yanı sıra Arjantin ve Uruguay’daki Diğer Avrupalı Göçmenler’in de bunda Rolü oldu. Portekizce’nin, Portekiz ve Brezilya’da konuşulan Biçimleri arasındaki Farklar, İspanyolca’da gözlenenden de Büyük’tür.
               Güney Amerika’da İspanyol-Portekiz Sömürge Sömürge Dönemi’nin Kesintisiz Etkisi, Ekonomi Alanı’nda da gözlenir. Sömürge Dönemi’nde Güney Amerika, bir Hammadde Üreticisi ve başta İspanya olmak üzere Avrupa Ürünleri için bir Pazar Konumu’ndaydı. Bu Dönem’de  İmalat sanayisi engellendi. Ekonomi’nin Geri kalan Bölümü Geçimlik Tarım ve Yerel Aly Sınıflar’ın Tüketime Yönelik Küçük El Zanaatları ile sınırlandı. İşlenmemiş Temel Ürünler’in İhracına Dayalı bu Çerçeve, Bağımsızlık’tan sonra da Uzun Süre varlığını korudu. Kimi Ülkeler’de Bugün de ortadan kalkmış değildir.
               Toprak Tasarruf Sistemi ve Çalışma İlişkileri’nin Sürekliliği de Toplumsal Örgütlenme ve Tabakalaşma’yla yakından İlgili’dir. Hacienda(Brezilya’da Fazenda) Adını alan Büyük Toprak Mülkleri, Sömürge Toplumu’nun Temel Taşları’ndan Biri’ydi. Hacienda, yalnızca Ekonomik bakımdan değil, giderek Toplumsal ve Siyasal bakımdan da kendine yeterli, özerk Birimler’e dönüştü. Hacienda’yı Elinde tutan Büyük Toprak Sahibi, kendi Ailesi’nin yanında, Hizmetçiler, Serfler ve Köleler üzerinde de her açıdan Mutlak yetki taşıyordu. 1600ler’de, Kentler’de odaklaşmış Sömürge Yönetimi’nin Gücü’nün Zayıflaması, Bağımsızlık’tan sonra ise Eski Devlet Örgütü’nün dağılması, Haciendalar’ın İşlevini daha da sağlamlaştırdı.
               Sömürge Dönemi’nde oluşturulan Çalışma İlişkileri de İspanyol ve Portekiz Yönetimi’nin Çelişik Durumları’nı yansıtır. Belirli Sayıda Yerli’nin bir İspanyol’un Sorumluluğu’na ‘Teslim edilmesine’ dayalı  encomiendaSistemi , Yerel halk’ın Korunmasını ve Hristiyanlığın yayılmasını amaçlarken, Yerliler’in Köleleştirilmesi ya da Serfleştirilmesi ile sonuçlandı. Encomienda 1700lerin Sonunda, kaldırıldıysa da, Özündeki Yarı-Feodal İlişki Haciendalar’da Varlığını sürdürdü ve Uğradığı Bazı Değişiklikler’e karşın 1800ler boyunca Tümüyle ortadan kalkmadı. Bazı Bölgeler’de, Toplumsal Değişim’in Kırsal kesim’de de Etkisini duyurduğu 1900ler’in İlk Yarısına kadar, Benzer İlişkiler Yürürlük’te kaldı.
               Sömürge Dönemi’nde Yasalar’ın tanıdığı Başlıca 3 Zümre vardı:İspanyollar, Yerliler ve Kastlar (Castra). Son Grup, Mesitzo ve Mulatto gibi Melezler Afrikalı Köleler’den oluşuyordu. Avrupa’da doğmuş İspanyollar, Yönetim Görevleri ve Dış Ticaret’teki Tekelleri ile en  Üst Tabaka idi. Onları Koloniler’de doğmuş Kreoller (Beyazlar, Beyazımsılar), Mestizolar ve Mulattolar izliyordu. Toplumsal tabakalaşmanın en altında ise Yerliler bulunuyordu.
               Sömürgecilik Dönemi’nden devralınan bu Toplumsal Yapı, Yeni oluşan Devletler’de Tutarlı bir Siyasal Düzen’in yaratılmasını Engelledi. Ayrıca Hammadde, İhracı’nın Ekonomi’deki Büyük Ağırlığı, Büyük Toprak Sahipleri’nin Gücünü pekiştirirken, hem Dışa Bağımlılığı sürdürüyor, hem de köhnemiş Toplumsal Yapı’yı süreklileştiren Toplumsal İlişki Biçimlerini besliyordu.

               GÜNEY AMERİKA’DA SÖMÜRGE YÖNETİMİ’NİN SONU:
               1600ler’de ,Venezuela dışında İspanya’nın Güney Amerika’daki Tüm Toprakları Peru Genel Valiliği’ne Bağlı’ydı. 1700ler’de ise diğer İspanya Genel valilikleri oluşturuldu. İspanya’daki bir Konsey’in atadığı ve Toprak Sahipleri’nden seçilen Valiler’in neredeyse Mutlak Yetkileri vardı.
               1700ler’in Sonları’na gelindiğinde İspanyol Sömürgeleri’nde Devrim olgunlaşmaya başladı. Napoleon Savaşları Debrim’in Kıvılcımını alevlendirdi. 1808’de Napolen İspanya ve Portekiz’i İşgal etti. Kendi Savunması’yla uğraşan İspanya, Güney Amerika’daki Sömürgeleri’nin Denetimini hemen tümüyle elinden kaçırdı. Bağımsılığa doğru ilk Adımlarını atan Koloniler , kendi Junta’larını oluşturdular. Napoleon’un İşgali’nden Kısa süre Önce Brezilya’ya giden Portekiz Kralı VI.Juan, bu Ülke’deki Portekiz Yönetimi’ni Koloni’de bulunanlara devretti. 1811’de Venezuela, Francisco de Miranda’nın Önderliği’ndeki Bağımsızlığı’nı İlan etti. Onu Diğer İspanyol Sömürgecileri izledi. İspanyol Kuvvetleri’nin 1812’de Venezuela’da MirandaYönetimindeki Genç Cumhuriyeti Devirmesine karşın, Güney  Amerika’da Bağımsızlık Mücadelesi durmadı. 1817’de Kıta’nın Kuzeyi’nde Simon Bolivar, Güneyi’nde de Jose Francisco de San Martin 1818’de Şili’yi, 1822’de ise Peru’nun Güneyini İspanyollar’dan kurtardı. Bolivar da 1821’de Venezuela’yı ve Kıta’nın Kuzeyi’ndeki diğer İspanyol Sömürgeleri’ni Özgürlüğe kavuşturdu. 1826’da Peru’da Callao Kenti’nin de düşmesiyle, İspanya Güney Amerika’dan çıkarılmış oluyordu.
               Brezilya ise 1822’de Portekiz’den Bağımsızlığını İlan etti ve Portekiz Prens I.Dom Pedro’yu İmparator İlan etti. Böylece Güney Amerika, bugün de İngiltere, Fransa ve Hollanda’nın Elinde bulunan Guyanalar dışında, Avrupa Egemenliği’nden kurtulmuş oldu.
               Arjantin, Uruguay, Paraguay ve Bolivya, La Plata Genel Valiliği’nin; Kolombiya, Venezuela ve Peru ise İspanya’ya Bağlı Eski Peru Genel Valiliği’nin dağılmasıyla kuruldular. Genç Latin Amerika Cumhuriyetleri’nin  Tümü bir Yürütme Erkine dayanıyordu. Ama Yarı-Feodal  Ekonomiş Şartlar Tutucu ve Güçlü Toprak Sahipleri ile Sanayi’nin Gelişmesinden ve Toplumsal Reformlar’dan yana olan Liberaller arasındaki Keskin Mücadeleler’e ve Devrimler’e Ortam hazırlayacaktı.

               GÜNEY AMERİKA ULUSLARI:
               Bağımsızlık Sonrası’nda Kalkınma:
               İspanyol Sömürgeleri Bağımsızlığı’nı kazanınca , İspanyollar’ın Ticaret’e ve Yerli Girişimciliğe getirdiği Kısıtlamalar da ortadan kalktı. Dünya Pazarları’na Mal sürebilme Özgürlüğü, Tarım’ın Gelişmesine Yardımcı oldu. Yol Yapımı’nda İleri Adımlar atıldı. 1850’den sonra, özellikle İngiliz Teknik Yardımı’yla, Pek çok Kıyı Noktasından İçler’e uzanan Demiryolları yapıldı. Arjantin’den Avrupa’ya Büyük Miktarlar’da Buğday ve Deri gönderiliyordu. Sao Paulo’da Kahve Yetiştiriciliğine başlandı. Kısa süre sonra da Brezilya bu Alan’da Öncülüğü Elde etti. Ekvator, Brezilya ve Venezuela’da Kakao Önem kazandı.
               Batı Kıyısı’nda ise, ekilebilir Topraklar’ın Uzaklığı ve Azlığı yüzünden Tarım pek az gelişebildi. Bağımsızlık, Güney Amerika’nın Hiçbir Bölgesi’nde  Toprak’atki Büyük Mülkler’in Parçalanmasına Yol açmadı ve bu nedenle Tarım, Mülkiyet’in yaygınlaşmasının sağlayabileceği bir Dürtü’den de Yoksun kaldı.
               Mamul Maddeler’in , Avrupa’dan, Sömürge Dönemi’ndekinden daha Düşük Fiyatlar’la   getirilebilmesi, Güney Amerika’da Sanayi’nin Gelişmesi’ni köstekliyordu. Yine de hafif Sanayi Dalları yaygınlaştı. Dokuma Fabrikaları’nın Sayısı Hızla arttı.
               I.Cihan Harbi Öncesi’nde Yeni Gelişmeler oldu. Amazon Bölgesi’nde Doğal Kauçuk elde ediliyordu, ama Kuruyemişler, Balmumu ve Deri İhracatı daha Uzun Ömürlü oldu. Arjantin’in Plata Bölgesi’nde Kurulu Büyük Paketleme Tesisleri’nden, Dondurulmuş, Et İhraç ediliyordu. Antiller’de Muz, Kolumbiya’nın Dağ Vadileri’nde kahve yetiştirilmeye başlandı.Şili ve And Ülkeleri’nde Madencilik canlanıyor, Brezilya’da elde edilen Manganez ve Guyanalar’da çıkarılan Boksit Dünya Ticareti’ne katılıyordu.
               1900ler:
               Panama Kanalı’nın Açılışı, Güney Amerika’nın Batı Kıyısı’na Yararlı oldu.I.Cihan harbi’nde Kıda Madenleri’nin Önemini artırdı. Kıta’nın Dış Ticaret Ağırlığı giderek Avrupa’dan ABD’ye kaymaya başladı. Savaş’tan sonra Venezuela ve Kolombiya’da Petrol çıkarılmaya başlandı; Mamul Madde Kıtlığı, gitgide güçlenen Milliyetçi Duygular’la birleşerek, ‘Yerli Malları’nı üretecek Fabrika Kurma Projeleri’ne Canlılık kazandırdı. Hükümetler’in Londra ve New York’tan topladığı Krediler’le Yollar, Limanlar, Eğitim Kuruluşları İnşa edildi.Hem dışardan gelen Göç, hem de Nufus Artış Oranı yükseldi. Üniversiteler ve Basın da Modernleşme Hareketine katkıda bulundu.
               1930lar’ın Büyük Bunalımı, Kıta’nın Maden İhracına Ket vururken Göçmen Akışını da durdurdu. Bunalım’ın  Yol açtığı Kitlesel Hoşnutsuzluk, Kimi Ülkeler’de, Tarım’ın Gelişmesini sağlayacak Reformlar’ı Gündeme getirdi.
               Almanlar’ın Denizaşırı Harekatı’na Karşın II.Cihan Harbi Güney Amerika İhracatını yeniden canlandırdı ve Kıta’nın Genel Vali Konumu’nu güçlendirdi.Böylece Sanayileşme Projeleri için gerekli İthalat da gerçekleşebildi. Sanayileşme Süreci’nin hızlanması ve Hükümetler’in Enerji Üretimi’ne yaptığı Yatırımlar Sonucu’nda, Sanayi Üretimi 2 Savaş arası Döneme göre %50 artmıştı.
               I.Cihan Harbi Sırası’nda Güney Amerika Ülkeleri’nin Çoğu  Almanya ile İlişkileri’ni kesti. Savaş’tan sonra Kıta Ülkeleri Milletler cemiyeti’ne katıldılar. 2 Savaş Arası’ndaki Dönem’de Kolombiya ile Peru, Ekvator ile Peru ve Şili ile Peru Arasındaki Sınır Anlaşmazlıkları Çözüm’e bağlandı. Bolivya ile Paraguay arasındaki Chaco Savaşı (1932-35)  Bolivya’nın Paraguay’la Önemli Miktar’da Toprak yitirmesine Yol açtı.2 Savaş Arası’nda Güney ve Kuzey Amerika arasındaki İlişkiler de güçlendi. 1938 Lima Bildirgesi ile, 2 Amerika’nın Hükümetleri, Ülkelerine dışardan yönelecek Saldırılar karşısında Güçlerini birleştirmek Yükümlülüğünü üstlendiler.
               ABD II.Cihan Harbi’ne katılınca, Arjantin Dışı’ndaki Güney Amerika Ülkeleri Mihver Devletleri ile İlişkilerini kestiler.Savaş’tan sonra Kıta Ülkeleri BM’e katıldı. 1945’te Chapultepec Senedi ile, 2 Amerika arasındaki İşbirliği ve Dış Saldırı’ya Karşı Ortak Savunma İşbirliği güçlendi. 1947’de Rio de Janeiro Konferansı, bu Anlaşma’yı Sürekli bir Anlaşma Biçimi’ne soktu. 1948’de Amerika Devletleri Örgütü (OAS) kuruldu. Arjantin, Brezilya, Meksika, Paraguay, Peru, Şili ve Uruguay’ın 1960’da imzaladığı Montevideo Antlaşması ile Latin Amerika Serbest Ticaret Birliği (LAFTA) oluşturuldu. And Grubu (1969) ve Amazon Paktı (1978), Bölgesel Ekonomik İşbirliği’ni güçlendirmeyi amaçlayan Diğer Kuruluşlar’dı. 1982’de LAFTA’nın yerini LAILA (Latin Amerika Entegrasyon Birliği) aldı.
               Toplumsal ve Siyasal Değişme:
               Kıta’nın İhraç Ürünleri’ne Dönük Talep Artışı’nın Yol açtığı Ekonomik Genişleme, bunun gerektirdiği Yeni bir Hizmet Sektörü’nün gelişmesi ve Devlet’in Eşgüdüm ve Toplumlaştırma İşlevi’nin giderek artması, Güney Amerika’da Kentsel Toplum’un Dönüşümü’yle sonuçlandı. Bir yandan Kentli bir Orta Sınıf doğuyor, diğer yandan Modern İşçi Sınıfı biçimleniyordu. Bu Dönüşümler Siyasal Alan’a da yansıyor, Siyasal katılım genişliyordu. Kitle Haberleşme Araçları’nın ve Ulaşım Ağı’nın Gelişmesi ise Kırsal Kesim’in Yalıtılmışlığına Son verdi.
               Yeni Toplumsal Kesimler’in Ortaya çıkması, Kültürel ve Toplumsal Alanlar’da da Köklü Değişiklikler yarattı. Çeşitli Biçim ve Ölçülerde de olsa Milliyetçilik, hem Kentli Orta Sınıflar’ın, hem de Oligarşik Rejimler’in Yerini alan Populist Rejimler’in Bakış Açısını belirledi. Askeri Müdahale Geleneği sürmekle birlikte, Müdahaleler’in İçeriği değişti. 1930lar’a kadar Askeri Müdahaleler, Yönetici Seçkinler arasındaki Hizip Çekişmeleri’nin bir yansımasıyken, bu Yıllar’dan sonra Nufus’un giderek genişleyen Kesimleri’nin Siyaset’e katılmasından kaynaklanan ‘Katılım Bunalımları’nın bir Bileşeni oldular.
               Hegemonyacı Dış Güçler’e ÖZELLİKLE DE abd’ye Ekonomik, Siyasal ve Kültürel ‘Bağımlılık’ Temel tartışma Konuları arasına girdi. Ulusal Kimlik Duygusu’nun Gelişmesi de Yerli ve Mestizo Mirası’nın yeniden değerlendirilmesine Yol açtı. Ekonomik Kalınma ve Ulusal Topluluğun bütünleşmesi Herkesçe benimsenen Amaçlar olmakla Birlikte, Siayset’e Etkin Biçimde katılan Toplumsal Kesimler’in İdeolojileri ve Çıkarları arasındaki Farklar, Derin Uzlaşmazlıklar’a Ortam hazırladı. Kıta’da, Marksist Eğilimliler’den Modernleşme’yi amaçlayan Otoriter Askeri Yönetimler’e kadar değişen Yeni Rejimler kurulurken Sömürgeciliğin Mirası hemen Tümüyle Yok oluyordu.


Leif Eriksson
9??-10??

   İskandinavyalılar, Bugün Torunlar’ının yaşadığı İzlanda’ya da gittiler ve Grönland’ın Güneybatısı’na yerleştiler. Bu Seferin Mnderi Kızıl Erik idi. Kuzey Amerika’ya ilk ulaşanların ise Kızıl Erik’in oğlu Leif Eriksson’un Önderliğindeki Grönland Vikingleri olduğu sanılmaktadır. Leif Erikssonyaklaşık 1002’de Grönland’dan Norveç’e gitti. Kral I. Olav Tryggvasson’un Etkisiyle Hıristiyan oldu. Grönland’a Dönüş sırasında muhtemelen  Rotasını şaşırarak sürüklenmeye başladı ve Kuzey Amerika Kıyıları’nda.Nova Scotia ile Cod Burnu arasındaki bir Bölge’ye çıktı.



Kızıl Erik
900ler

               Asıl adı Erik Thorvaldson olan Kızıl Erik (Eirik Raude),600ler’in Sonları’nda İzlanda’dan Yola çıkarak sonradan Grönland Adını vereceği Ada’yı keşfetti. Bu Serüvenci Viking, aynı zamanda’’ Kızıl Erik’’ Adlı İzlanda Destanının da Kahramanıdır. Oğlu Leif Eriksson ise Kuzey Amerika’ya İlk Ayak  basan Avrupalılar’dandır.
   Norveç Kralı’nın Uyruğu olan Kızıl Erik’in Keşifleri Ortaçağ’ın Başlarında, Kuzey Avrupa’daki Vikingler’in Yayılma ve Yerleşme Hareketi’nin bir Parçasıdır. İngiltere ve Normandiya’yı yağmaladıktan sonra bu Topraklar’a yerleşen Vikingler, İzlanda’da da Yeni Yerleşim Yerleri kurdular. Erik’in Babası Norveç’i Terk etmek Zorunda kalarak İzlanda’ya yerleşmişti. Erik ise İzlandalılar’la  arasında çıkan Ciddi bir Kavga sonucu İzlanda’dan ayrıldı. 982’de Batı’ya doğru Deniz’e açılarak Grönland Kıyıları’na ulaştı. Burada 3 Yıl boyunca Avcılık ve Balıkçılık yaptı; Keşifler’de bulundu. Daha sonra Grönland’da bir Yerleşim Bölgesi kurmak Amacıyla İnsan toplamak için 986’da İzlanda’ya Geri döndü.
   Erik bu yeni Ada’ya ‘’Yeşil Topraklar’’  Anlamına gelen Grönland Adını verirken, İnsanlar’ın bu Ad’ın çekiciliğine kapılarak, Ada’ya yerleşmek isteyeceklerini ummuştu. Grönland,’ ’Buz Ülkesi’’ Anlamına gelen İzlanda’dan daha Çekici bir Ad’dı. Ada’ya yerleşmek üzere Yol’a çıkan 25 Gemi’den ancak 14’ü Grönland’a ulaşabildi. O Dönem’de biri Batı Kıyısı’nda (Godthåb) diğeri ise Güney Kıyısı’nda (Julianehåb) olmak üzere 2 Yerleşme kuruldu. Erik’in Hayatı’nın geri kalan Bölümünü Grönland’da geçirdiği sanılmaktadır.
   Kızıl Erik’in Grönland’da kurduğu Yerleşim Yerleri uzunca bir süre ayakta kaldı. 1000 dolaylarında Ada’da 1.000 kadar İnsan yaşıyordu. Yine o Yıllar’da baş gösteren bir Salgın hastalık sonucu çok sayıda İnsan öldü. Batı’daki yerleşme 1350’de Terk edildi; Güney’dekiyse Varlığını 1500ler’e kadar sürdürdü.


Manco Capac
1100ler (??)

          İnkalar da Diğer And Halkları gibi Özel bir Yazı Tekniği geliştirememişlerdi. Tarihleri,  Ozanlar ve Devlet’in Olayları Bellekleri’nde tutup anlatmakla görevlendirdiği Kişiler (Amauta) Aracılığıyla Sözlü olarak Kuşatan Kuşağa aktarıldı ve İspanyol İstilası’ndan sonra Yazı’ya döküldü. Bu Kaynaklar’dan öğrenildiğine göre İnkalar’ın Atası, Cuzco’nun yaklaşık 24 km Güney’indeki Paqaritampu Köyü’nde yaşayan Manco Capac’dı. Manco Capac Kabile’yi daha sonra Başkent ilan ettiği Cuzco’ya yerleştirdi.


Sinchi Roca
1200ler

               MS 1200 Dolayları’nda  yaşadığı sanılan ve Tarihçilerce MancoCapak’ın Oğlu olarak tanımlanan Sinchi Roca’dan sonra, İnkalar’ın Gücü Güney’e doğru, Kolla Halkları arasında da yayıldı. İknalar Titicaca Gölü’ne kadar uzandılar. İnka Egemenlik Alanı’nın Batısı’nda ve Kuzeybatısı’nda yaşayan Çanka Halkı’nı, Kolla Kavimleri’nin Desdeği ile yenen İnkalar’ın Krallığı Böylece çok daha Geniş bir Alan’a yayıldı.

              

Mayta Capac
1300ler
  
         1300 ler’de 4.İmparator Mayta Capac’ın Hükümdarlığı’na kadar İnkalar’ın And Dağları’nda yaşayan diğer Kabileler’den ayırt edilmelerini sağlayacak bir Özellikleri yoktu. Mayta Capac’ın Yönetimi’nde Komşu Halklar’ın Köyleri’ne saldırıp  yağmalayan İnkalar, onları Harac’a bağlayarak yayılmaya başladılar.

Capac Yupanqui
1300ler (??)

         Mayta Capac’ın yerine geçen Capac Yupanqui’nin Hükümdarlık Dönemi’nde Nufuzlar’ını Cuzco Vadisi’nin dışına yaydılar.

Itzcoatl
1400ler

                     Aztek İmparatoru (hd 1428-1440)

Axayacatl
1400ler

                     Aztek İmparatorui (Hd 1469-1481 )
              
Viracocha İnca
1400ler

         8.İmparator Viracocha Inca Dönemi’nde de İstila ettikleri Topraklar’da Garnizonlar kurarak belirli bir Proğram Çerçevesinde Genişlemeye baaşladılar.

Pachacuti İnca Yupanqui ve İnca Urcon
1400ler

         İnka Hanedanı’na dair Tarihi Kesin olarak tesbit edilmiş ilk Olay Viracocha İnca’nın Oğullarından Pachacuti İnca Yupanqui’nin Tahtı Kardeşi Inca Urcon’un Elinden adlığı 1438’dir. İnkalar Pactacuti IncaYupanqui’nin Dönemi’nde Titicaca Havzası’nın Güneyi’ndeki  Topraklar’da bugün Quito’nun bulunduğu Yer’in Kuzeyi’nde kalan Bölgeleri ele geçirerek Güçlü Çankalar’a, Keçuvalar’a ve Çimular’a Boyun eğdirdiler. Muhtemel Ayaklanmaları önleyip Siyasal istikrarı sağlayabilmek için Zorunlu Yerleştirme Politikası uyguladılar. Fethettikleri Topraklar’da yaşayan Halkları Gruplar’a ayırarak İmparatorluğun ettikleri Topraklar’da yaşyanlara bayındırlık İşleri’nde, Ordu’da ya da Tarim Alanları’nda karşılıksız olarak Çalışma Zorunluluğu getirdiler ve Yerel Yöneticileri Zorunlu Çalışma Yükümlülüklerini denetlemekle görevlendirdiler.

Topa İnca Yupanqui
1400ler

          Topa Inca Yupanqui’nin Hükümdarlığı  (1471-1493) Sırasında Peru’nun Güney Kıyıları’nda yaşayan Halklar’a Boyun eğdirildi ve İmparatorluğun Güney Sınırları Şili’nin Orta Kesimleri’ne kadar genişledi.

Huayna Capac
14??-1525

          İmparator’un Topa Inca Yupanqui’nin Ölümü üzerine başlayan Taht Mücadelesi’ni Huayna Capac (hd 1493-1525) kazandı. İmparatorluğun Kuzey Sınırı’nı Ancasmayo Irmağı’na kadar genişleyen Huayna Capac, Salgın bir Hastalık’tan öldü.

Atahualpa ve Huascar Kardeşler
14??-15??

                      Huayna Capac’ın Ölümünden sonra Oğulları Atahualpa ile Huascar Arasında başlayan Taht Mücadelesi 1532’de İspanyollar Peru’ya çıktığında daha çözümlenmemişti. Kardeşi Huascar’ı Tutsak aldıktan sonra, İspanyol Komutan Francisco Pizarro tarafından Tuzağa düşürülerek hapsedilen Atahualpa Hapis’teyken Kardeşinin öldürülmesini buyurdu. Bunu Gerekçe gösteren Pizarro da Atahualpa’yı idam ettirdi.

Montezuma
14??-15??

                          Son Aztek  Imparatoru (hd 1502-20),       

Manco İnca
14??-15??


         1533’de  3.Erkek Kardeş Manco İnca Topraklarının tümü İspanyol Yönetimi Altına girmişti.



KIZILDERİLİLER
KITA YERLİLERİNİN IRKSAL ÖZELLİKLERİ


Hollywood Filimleri’nde Kovboylar’la Kızılderililer arasındaki Savaşlar’da İlkel Silahları’yla İstilacılar’a karşı verilen Mücadelele veren Siyah Saçlı Esmer Tenli Savaşcı İnsanlar, nereden gelmişlerdi ? Antropoloji!yi ilgilendiren Yerli Halk’tır; Kıta’nın Büyüklüğüne rağmen bunlar  ESKİMOLAR ve AMERİKA YERLİLERİ  olmak üzere iki Irk’a Mensup’turlar.   


ESKİMOLOR
  

Artik Okyanus Kıyısı’nı Asya’nın Kuzey-Doğusu’ndan Grönland’a kadar  İşkal eden  Eskimolar kendilerini çevreleyen Topluluklar’dan çok Farklı’dırlar ve Fizik Tipleri kadar   Kutup Hayatı’na uymuş Uygarlıklar’la da Karekterlenirler. Irk ve Etnik burada Gerçekten Birlikte görülmektedir.
               Eskimolar’ın Boyları Doğu’dan Batı’ya doğru kısalmaktadır. 158 ile 164 cm arası değişmektedir. Orta’nın Altı’ndadırlar Vucut Tıknaz ve Kuvvetli bir Yapı’dadır . Kollar ve Bacaklar nispeten Kısa’dır ,Eller ve Ayaklar Küçük’tür. Deri Rengi Sarımtırak Esmer’dir ve Mongol Lekesi (Doğum’da Vucud’un herhangi bir Bölge’sinde bulunan Koyu Leke. Mongol Irkları’nda Genellikle görünür) Çocuklar’da Aşağı yukarı Sabit bir Şekilde bulunur.
               Baş Karakteristik bir Yapı’ya Sahiptir. Uzun ve çok Yüksek’tir .Yüz Kitlevi’dir, önden bakıldığında Beş Köşeli bir Şekil gösterir. Bu Çeneler’in çok Geniş ve Elmacıklar’ın gelişmiş olmasından ileri gelmektedir. Mongollar’da olduğu gibi Elmacıklar bunlarda da İleri doğru Çıkıntı yapmaktadır. Burun Orta Derece’de Geniş ve oldukça Tümsek’tir.  Mongol Pilisi  bunlarda çoğunlukla görülür. Saçlar Siyah ve Sert’tir, Gözler Kahverengi’dir. Eskiden Fizyolojik Bakımdan 0 Kan Gurubu Eskimolar’da Diğer Kan Gurupları’ndan  daha Yüksek bir Nispette bulunduğu hatta Saf Irk’tan Kişiler arasında yanlız 0 Kan Gurubu’nun olduğu zannediliyordu .Sonradan yapılan Araştırmalar bu Fikri doğrulamamıştır. Melezleşmemiş Kabileler’de A Gurubu’nun Sayısı hemen hemen 0 Kan Gurubu kadar çoktur
               Eskimolar’ın   Bugün yaşadıkları Alan çok Geniş’tir: Kuzey Amerika’nın Tekmil Kuzey Kıyısı, artik Adalar Gurubu ve Gröland Bura’ya dahil olup Batı’da Sibirya’da nihayetlenmektedir. Bu Alan’ın Uzunluğu 9.000 km dir :Fakat Hayat Şartları’nın Sertliği nedeniyle Nufus Yoğunluğu çok Az’dır. 1934’te Eskimolar takriben  40.000 Kişi kadardılar. Bunun 18.000 i Groeland 16.000 i Alaska’da yaşıyordu Bunların arasında kalan Diğer Bölgeler’de bu Miktar ancak 5.000 i bulmaktadır. Asya Eskimoları’nın ise sayısı ancak 1000 kadardır .
Bu Irk’ın Fizik Karakterleri bunları açık olarak Sarılar’a bağlamaktadır. Onlardan yalnızca Dolikosefal oluşları ve Burunlarının daha Tümsek oOluşlarıyla ayrılırlar. Bu iki Karakter’in bir Dereceye kadar Orta-Asya Mongol Irkı’nda görülür. Hiç kuşkusuz Eskimolar’ın Amerika’ya Gelişleri Asya’dan gelen ve Amerika Yerlileri’ni meydena getiren başlıca Göç Dalgaları’ndan (Amerika Yerlileri’nin Fizik Tipi bugün birçok Çukçi ve Kamçadallar’da bulunmaktadır) daha sonraki bir Dalga’ya Tekabül etmektedir. Doğu ve Batı Eskimoları arasındaki Fark Irk’ın Spesializasyonu’nun (Baş’ın daha fazla uzaması ,Burnun daralması ,Boyun kısalması gibi.) Kaynak yerinden , yani Asya’dan, uzaklaştığı oranda arttığını göstermektedir.


AMERİKA YERLİLERİ


               Amerika’nın Yerli Halkı’na Müşterek olarak verilmiş olan Hindlileradı Yanlış’tır ; bu Ad onlara İspanyollar tarafından verilmişrir .Zira İspanyollar Amerika’ya geldikleri zaman Hindistan’a ulaştıklarını zannetmişlerdi. Kırmızı Irk (Red İndian) Terimi de Doğru değildir. Avrupalılar Yeni Dünya’ya çıktıkları zaman Vucutları Kırmızı Boyalı İnsanlar’la karşılaşmışlardı. Bu, bazı Törenler’de onların Adet’iydi. Amerika Yerlileri’nin Derileri Sarımtırak Beyaz ve Esmer’dir, fakat hiç bir zaman Kırmızı değildir.
               Karışıklığı önlemek için Antropolojistler  kendi kendini yeter Derecede açıklayan Amerika Hindlileri (Ameridiens) Terimini meydana getirmişlerdir. Bu Terim Eskimolar hariç bütün Amerika Yerlileri’ni içine almaktadır.
               Amerika Yerlileri Tek bir Irk’tan mı oluşmuştur? Bu Soru çok defa tartışılmıştır. Yüz Yıl kadar önce İsveçli Retzius burada 3 Irk Ayırt ediyordu. Başkaları bunu 8 e kadar çıkarmışlardır .Fakat Uzmanlar’ın çoğu ,özellikle Yerlileri bizzat yerinde incelemiş olan Amerikalı Bilginler bunlar’da, bunlar’ın aynı bir Irk içinde sınıflanmasını Haklı gösteren bir Aile Havzası’nın  varolduğu fikrindedirler. Bazılarının dediği gibi “bir  Yerli’yi yakından gören kimse bütün Yerliler’i görmüş demektir” Sözüyle yetinmeyip onlarda Mevcut Ortak Çizgiler’in Tümünün tanınması Yoluna gitmek gerekmektedir.
               Amerika Yerlileri’nin Boyları çok Kısa olmamakla beraber değişmektedir; Fakat Vucut Daima Tıknaz ve Toplu’dur. Boyun kitlevi Göğüs Geniş ve Derin’dir ;Omuzlar Kalçalar kadar Geniş’tir ve Gövde Biçimsiz Şekilde Uzun olup Bel Bölgesi’nde hatta Kadınlar’da bile bir Daralma göstermez. Deri Koyu Esmerimsi Sarı’dan Açık Sarı’ya, hemen hemen Beyaz’a kadar değişir. Yeni Doğmuşlar’da Mongol Lekesi son Derece Fazla’dır. Sarı Irklar’da olduğu gibi Saçlar Siyah’tır ve Kalın’dır, kesiti Yuvarlak’tır.Sakal Seyrek’tir, Yanaklar üzerinde hemen hemen hiç yoktur. Beden Kılları Az’dır. Kafa Deformasyonu Adet’inin çok Yaygın olması nedeniyle Baş Şeklini Taktir etmek çok defa Güç’tür. Gerçek DolikosefalNadir’dir. Yüz Geniş’tir .Daima Çıkık olan Elmacıklar , Köşeli ve Kuvvetli bir Çene ile Yüz’ün İfadesi az Anlamlı’dır. Burun İyi gelişmiştir gerçek Mongollar’daki Basıklık burada yoktur; fakat Avrupalılar’ın Burunlar’ından daha Etkili’dir. Gözler Koyu Renk ve hafifçe Eğri’dir. Çok kez, ve özellikle Çocuklar’da Hafif bir Mongol Pilisi vardır. Bunlara Mahsus bu Karekter de Kesici Dişler’in Arka Yüzü’nün yukarı Kısmının Kürek Şeklinde Oyuk olmasıdır
               Bütün bu Çizgiler’e Fizyolojik Soy’dan olan diğerleri de katılmaktadır. İlkin 0 Kan Gurubu’nun fazla oluşu. Bunun Yalnız Saf Kan Yerliler’de böyle oldugu iddia edilmiştir. Olaylar bu Hipotezi Teyit etmemiştir. Fakat % 80-90 oranında Mevcut olduğu da Nadir değildir. Yeni Dünya’nın Kuzey’inde olduğu kadar Orta ve Güney’inde de böyledir. Diğer bir Genel Karekter, Nabızlar’ın Yavaşlığı’dır. Buna Mentalite’deki Garip bir Benzerliği de İlave etmek lazımdır. Amerika’nın bir Ucundan öteki Ucuna kadar bütün Yerliler Soğuk’durlar, Suskun’durlar. Bu yönden Diğer birçok Irklar’la , hatta Eskimolar’la, açık bir Çelişki Hali’ndedirler.   

AMERİKA  YERLİLERİNİ TÜRKLERLE OLAN IRKSAL YAKINLIĞI

               Türkler’in Amerika Yerli Halkları’yla olan Irksal Benzerlikleri var mı? Colomb’tan binlerce Yıl önce bu Topraklar’a yerleşmiş ve bu Topraklar’ın Gerçek Sahipleri’nin Kökenler’i neydi? Türkler’le bir İlgileri var mıydı?.
   MongoloidAinular’ı, Japonlar’ı, Çinliler’Eskimolar’ı, ve Amerika Yerlileri’ni de içine alan, Dünya’da çok Geniş bir Coğrafya’ya yayılmış olan Irk’tır.
Türkler’de Mongoloid Irk’ın bir Kolu olan Altay Alt Irk Gurubu içinde değerlendirilir. Fakat daha sonra Batı’ya doğru Göç etmeleri nedeniyle Caucasoid Irklar’la melezleşmiş ve bunun sonucunda Morfolojik Değişikliğe uğrayarak bir Kısım Özelliklerini yitirmişlerdir.
Bu Irk Buzul Devri’nde  Caucasoid Irk’tan yalıtıldığı için (Bering Boğazı ve Güney Himalayalar’la) farklılaşmaya uğramamışlardır. Çoğunluğu Sarı Derili, Düz Siyah Saçlı, Sakal ve Vucut Kılları Seyrek , Yüz Yuvarlak, Çene Kemikleri Çıkık, Kaş Kemerleri ya hiç gelişmemiş ya da pek az gelişmiş, Burun ve Yüz Basık , Göz Kapakları Şişkin, Gözler Kısık’tır ve Görsel olarak Az Eşeysel Dimorfizm gösterirler (Erkek ve Dişi arasındaki fark) Bering Boğazı’nı geçerek Amerika Kıtasına yayılan Yerliler bu Irk’ın içinde Kabul edilir.
Altay Alt Gurubu içinde yer alan Türkler’in Batı’ya Göçleri’yle melezleştikleri Caucasoid Irkları’na gelince.. Kuzey Avrupa, Alpler, Akdeniz Yöresi, Kafkasya, Doğu Avrupa, Anadolu, Kuzey Afrika ve Hindistan Hindu’larını kapsar. Renk Beyaz’dan Kahverengi’ne kadar gider, Saçlar Dalgalı, Vücut ve Yüz Kılı fazla, Burun oransal olarak Dar ve Öne doğru Çıkık, Dudak İnce, Çene İyi gelişmiş, Yüz Düz, Alın Yüksek ve Kan Gurubu da A2 Geni Baskın’dır.

               AMERİKA YERLİLERİ’NİN BÖLGESEL DAĞILIMI

   Kuzey- Pasifik Yerlileri:
Alaska’da ve Kaya Dağları’nı Pasifik’ten ayıran Yayla ve Dağlar Bölgesi’nde otururlar, Kalifornia’da dururlar. Avrupalılar’ın buralara girmesi ile az çok dağılmış olan bir çok Kabileler’i içerir. Bu Kabileler’den en tanınmışı Apacheler’dir.

Kuzey- Atlantik Yerlileri:
Kızılderililer’in en Büyük Kısmını teşkil eder. Savaşcı Kabileler’den oluşmuşlardır, Av’a ve Balık Avcılığına Düşkün’dürler; Kaya Dağları’nın Doğusu’ndan Atlatik’e kadar uzanan Ormanlar ve Çayırlar Alanı’nda otururlar . Fransız ve İngilizler’in 1700ler’de karşı giriştikleri Saldırılar Bunlar’ın Bugün bulundukları Sığınak Bölgeleri’ne sürülmeleriyle sonuçlanmıştır. Mohican , Delawera, Huron, Iroquois, Sioux, Cheyenne,v.s.ler Bugün çok azalmışlardır. Kanada’da hala takriben 100.000 Yerli Halk bulunmaktadır, Birleşik Amerika’da  1930 da 30.000 kadar Sioux vardı, Delaware’ler 2.000 Kişi’ye inmişlerdir, Moican’lar 1890 da aşağı yukarı 121 Kişi idiler, Bugün Pratik olarak sönmüşlerdir

Güney-Pasifik Yerlileri:
Bu Yerliler’in İşkal ettikleri Alan Uzunluğu’na gitmektedir. Burada bir çok Kavim bulunur. Bunların arasında Colomb’dan Önceki Amerika’nın Büyük  Uygarlıkları’nı geliştirmiş olan Aztek veya Nahaular, Güney Meksika’da çok İleri bir Topluluk yaratmışlardır. Yukatan‘da Mayalar Henüz daha çözülmemiş Hierofik bir Yazı’ya Sahiptiler. Cordillereler’de Aymarlar ve Quichualar İnka imparatorluğu’nun Temeli olmuşlardır. Andlar’ın Güneyi’nde bulunan Arokanlar Aynı Irk’a Mensupturlar.

Güney-Atlantik Yerlileri:
Esas itibariyle Büyük Brezilya Ormanı’nı İşkal ederler. Boyları Ortalama’nın Altındadır. Bu Yerliler birçok Kabileler teşkil ederler. Bunların Çoğu Avrupalılar’ın Etkisi’nden tamamiyle Uzak kalmışlardır ;Bazıları  bugün bile Az bilinmektedirler. En Müstakil olanlarından biri Ekvator’un Amazon Yamacı’ndaki Kelle Avcıları yani Jivarolar’dır Bu Küçük Kabileler Beyazlar’la melezleşmemişlerdir,   fakat Eski Esirler’in Soyları’ndan olan Boni Zencileri’yle bazı melezleşmeler olmuştur
Amerika’nın İstilası  Antiller’de  Karaipler oturuyorlardı. Bunlar Avrupalılar’la ilk Temas’a giren Yerliler olmuşlardır. Karaipler Kıtalar’ındaki kendi Cinsleri tarafından hemen hemen tamamiyle yok edilmişlerdir. 

YERLİLER ASYA’DAN AMERİKA KITASINA NE ZAMAN GEÇTİ ?                                          
               Göç’ün Tarihi tam olarak bilinmemektedir. Bu Konu’da  Çeşitli Bilimsel Araştırmalar’ın Işığında birçok Görüş vardır. Bunların en Yaygın ve Bilimsel Anlam’da Kabul görmüş olanları şöyle.    Buzul Devri’nin Sonu’nda 15.000-20.000 Yıl önce Bering Boğazı’nın Geçmeye Elverişli olduğu bir Devir’de..
Amerika’ya ulaşan Asyalılar  İlkel Guruplar’dı . Bugünkilerden daha az farklılaşmışlardı. Bu Durum Yerlileri’nin  neden Mongoloid Irkları’nın ancak Bazı Karakterleri’ne çok az  Derecede sahip olduğunu açıklar. Kıta’nın  İstilası sırasında Yerliler’inin bir çok Kavimleri’nin Yüksek  Uygarlık Derecesi’ne karşın bunların Eski Dünya’da yayılmış olan bir çok İcad’ı neden bilmediklerini de izah eder. Örneğin Tekerlek. Demir’i kullanmayı bilmiyorlardı.
               Kıta’ya Göç kuşkusuz bir çok Dalgalar halinde olmuştur. Bunlar Kaya ve And Dağları’nın Batı Yamaçları’ndaki Ova ve Ormanlar’a yayılmışlardır . Bunlar en eski Paleolitik İndianlar’ı meydana getiren Dalga’dır. Bugün hemen hemen kayboldular.
Güney Pasifik Alt Irkı’nı veren Kol Kıta’ya daha sonra gelmişler.
Çeşitli Nedenler , Özellikle Sibiryalılar’la olan Büyük Benzerlikleri  Kuzey-Pasifikler’in en sonra, muhtemelen  Eskimolar’dan sonra Kıta’ya geldiklerini düşündürür. Bunlar Alaska ve Kanada’nın Kuzey-Batı’sında toplanmışlardır. Avrupalılar’ın geldikleri sırada ancak Güney’e Doğru inmeye başlamışlardır.

               AMERİKA YERLİLERİ ASYA’DAN YENİ KITA’YA NASIL GEÇTİ ?

   Buzul Devri’nde Sular’ın Büyük bir Kısmı Buz Hali’nde Kutuplar’a ve Karalar’a yığıldığından Deniz’in Su Düzeyi düşmüştü. (Bugünkü Seviyesi’nden 185m kadar düştüğü Fosil Kanıtlar’a bakılarak bilinmektedir)  Dolayısıyla Sibirya ve Alaska en az birtakım Ada Dizisi’yle birbirine bağlanmıştır. Yine Jeolojik Kanıtlar Buzul Devri’nde Alaska ve Sibirya’nın Buzullar’la Kapalı olmadığını göstermektedir. Muhtemelen  Geçiş Son Buzul Devri’nde oldu.
               İlk İnsan Sitesi ise Kuzey’de Kolorado ve Arizona’da bulundu. (Tahminen MÖ 6800-7300 Yıl Önce) Irklar Pleistosen’in Sonu’nda veya biraz daha Geç olarak oluşmuş, daha sonra Göç Olayları’yla birbirine karışmış ve melezlenmeler meydana gelmiştir.

   YERLİ DİLLERİ

               Batı Yarıküresi’nde  yaşayan ilk Yerlihalklar’ın ve onların Soyundan gelenler’in konuştuğu Diller.
               Amerika Yerli  Dilleri ,Örneğin Hint-Avrupa Dilleri gibi, Tarihsel Bakım’dan birbiriyle Bağıntılı Diller’in oluşturduğu Tek bir Bütün değildir. Ses Bilgisi, Dilbilgisi ve Sözcük Dağarcığı bakımından , bu Dilleri Dünya’nın başka Yöreleri’nde konuşulan Diller’den Ayırt etmeyi sağlayacak Yapısal Özellikleri de yoktur. Amerika Yerli Dilleri , Kolomb öncesi Dönem’de Kuzey ve Güney Amerika Kıtaları ile Batı Hint Adaları’nın Tümüne yayılmıştı. Ama Yerli Dilleri’nin ve Dil Öbekleri’nin Dağılımı’nda ve bu Dilleri konuşan Halklar’ın Yaygınlı’ğında Önemli Farklar vardı.
               Yerli Nufus’un Seyrek dağıldığı bugünkü ABD ve Kanada Toprakları’nda bir Dizi Dil Öbeği vardı. Eskimo-Aleut , AlgonkinAtabask, Siu gibi Dil Öbekleri çok Geniş Alanlar’a yayılmıştı ve bu Diller’de 20 yi Aşkın Ortak Deyim vardı. Öteki Dil Öbekleri ise kapsamca daha Dar’dı ve bu Diller’in konuşulduğu Alanlar’da da daha Büyük Çeşitlilik görülüyordu. Örneğin California'da 20 Değişik Öbeğe yayılan Diller konuşuluyordu. ABD'li Dilbilimci ve Antropolog Edward Sapir'e göre, bu Diller arasındaki Farklar, Tüm Avrupa'da konuşulan Diller arasındaki Farklar’dan daha Belirgin’di. Bugünkü ABD ile Kanada'da yaşayan 1 Milyon’u Aşkın Yerli Nufusu 300 Değişik Dil konuşuyordu.
               Kıta’nın İstilası’nden önce Meksika ve Orta Amerika'da Nufus 20 Milyon’u Aşkın’dı. Bu Bölge’de yaşayan Yerliler en az 80 Ayrı Dil konuşuyordu. Orta Meksika'da konuşulan Aztek Dili ile Yucatan veGuatemala'da konuşulan Maya Dili, Geniş ve Çok Karmaşık bir Örgütlenmesi olan Devletler’in Dili’ydi. Diğer Diller ise, gerek yayıldıkları Alan, gerek bu Dilleri konuşan Nufus bakımından çok daha Sınırlı’ydı. En Büyük Dil Çeşitliliği, Meksika'nın Güneyi’nde ve Bugün Orta Amerika'nın Kuzey’ini kaplayan Ülkeler’in bulunduğu Bölgeler’de görülüyordu.
               Yerli Nufus’un 10-20 Milyon’u bulduğu Tüm Güney Amerika'da yaklaşık 500 Dil konuşuluyordu. Nufus’un çok büyük Bölümü, Güçlü İnka Krallığı’nın  bulunduğu And Bölgesi’nde yoğunlaşmıştı. Nkalar’ın konuştuğu "Keçuve" Dilleri ,Anayurtları’nın Ötesinde Güney Peru Yükseltileri’ne de yayılmış ve Diğer bir çok Yerli Dili’nin yok olmasına ya da zayıflamasına Yol açmıştı.
               Avrupalılar’ın İstilaları ve Kolonileşme Süreci, birçok Yerli Dili’nin ortadan kalkmasıyla ve Varlığını koruyabilen Yerli Toplulukları’nın da Yaşayış Biçimi’nin Kökünden değişmesiyle sonuçlandı. Batı Hint Adaları’nda konuşulan Yerel Diller hemen Tümüyle yok oldu. ABD ve Kanada Toprakları’nda da Yerel Dillerin 1/3 ü aynı Akibet’e uğradı. Meksika, Orta Amerika ve Güney Amerika'da ise Durum Farklı’ydı. Kesin Veriler olmamakla birlikte, pekçok Yerli Dili’nin bugün de konuşulduğu bilinmektedir.
               Ama yaşayan Amerika Yerli Dilleri’nin Büyük Bölümü çok Küçük Topluluklar’ca konuşulmaktadır. ABD ve Kanada da Bugün de yaşayan Yerli Dillleri’nin yarı’dan çoğunu, en çok 1000'er Kişilik Topluluklar konuşmaktadır. Bu Topluluklar’da pek çok Kişi aynı zamanda ikinci bir Dil’de konuşur. İngilizce Eğitim gören Gençler’in de Ana Dilleri’ni gerektiği gibi konuştukları söylenemez. Bu nedenle, ABD ve Kanada'da Yerli Nufus gerçekten artmakla birlikte ,Yerli Dilleri’nin çoğu yavaş yavaş ölmektedir. Bugün de gelişmesini sürdürebilen Diller, New Mexico ve Arizona'da konuşulan Navaho Dili ,ABD'nin Kuzeyi’nde ve Kanada'nın Güneyinde konuşulan Ocibua Dili, Oklahoma'da ve Kuzey Carolina'da konuşulan ÇerokiDili ile ABD'nin Ortabatı Kesimleri’nde konuşulan Dakota-AsiniboDili’dir..Bu Topluluklar’da da İkidillilik Oranı Yüksek’tir.
               Güney Amerika ile Orta Amerika'nın bazı Kesimlerinde ise bugün de Yaygın ve gelişen Dil Öbekleri var’dır. Örneğin ,yakından İlişkili Lehçeler’den oluşan Keçuva Dilleri’nin, Ekvador ve Peru ile Bolivya ve Arjantin'in pek çok Yöresinde birkaç Milyon Kişi tarafından konuşulduğu sanılmaktadır. Tarihsel İnka Krallığı’nın başlıca Dili olan Kuzko Lehçesi, Peru'da konuşulan Diller arasındadır. Meksika ve Orta Amerika'da yaşayan Yerliler arasında da ,Geçmişi İspanyol  İstilaları Dönemi’ne kadar uzanan bazı Diller hala yaşamaktadır. Meksika'nın Orta ve bazı Güney Kesimleri’nde Yuta-Aztek; Yucatan, Guatemala ve çevre Yöreler’de Maya; Orta Meksika'da ise Oto-Mange Dilleri bunlar arasındadır. 1500'lerden önce  bu 3 Dil’de Yerli Devletler’in Diliydi. Maya ve Aztek Halkları’nın Yazı Sistemleri de vardır.
               Kolomb Öncesi’nden Bugüne kalan Büyük Dil Öbekleri’nden bir başkası, Güney Brezilya ve Paraguay'da konuşulan Tupi-Guarani Dilleri’dir. Avrupalılar’ın Kıta’ya gelmesinden önce bu Diller, Geniş ve Yaygın bir Nufus tarafından konuşuluyordu. Brezilya'nın Tupi Dili İstila’dan sonra gelişen bir "lingua geral"in Temelini oluşturdu ve tüm Amazon Bölgesi’nde Avrupalılar’la Yerliler arasında İletişim Aracı oldu. Paraguay'ın Büyük Bölümü’nde de Guarani Yaygın bir Dil Durumuna geldi. 1900ler’in Ortalarından sonra Tupi Dili’nin yerini Portekizce almaya başladı. Ama Guarani, Çağdaş Paraguay'da ikinci Dil Konumunu korudu ve bu Dil’de Zengin bir Halk Edebiyatı gelişti



İNKALAR


İnka Öncesi Güney Amerika Uygarlıkları:

İnkalar’dan önce Güney Amerika’da başka Uygarlıklar vardı. Bunlar Bolivya’nın Yüksek Dağlık Bölgeleri’nde ,Titicaca Gölü Yakınında yaşayan Tiahuanacolar, And Dağları’nın Ekvador’dan Bolivya’ya kadar uzanan Yüksek Yayları’nda yaşayan Keçuvalar, Peru’nun Kuzeyindeki Dağlar’da yaşayan Çavinler, Peru’nun Güney Kıyısı’ndaki Nazkalar ve Kuzey’de Kıyı’da yaşayan Çimular’dır. Bu Eski Uygarlıklar’ın Doğuşu Yaklaşık İÖ 200 Tarihlerine kadar uzanır. Bu İnsanlar’ın nereden geldikleri bilinmemektedir, ama Ağır Kayaları biçimlendirmedeki Başarıları ve Yapı Tekniklerindeki Ustalıkları düşünülürse, ne kadar Yetenekli oldukları anlaşılır. Tiahuanaco’da birbirine kenetlenecek biçimde dikkatle oyulmuş Dev Bloklar’dan yapılma Büyük Taş Yapılar vardır. Çimu ve Nazka Halkı’nın ise Yapı ve Piramitler’inde Kaya’dan çok Kerpiçi yeğledikleri görünmektedir.
Varlığı Roma İmparatorluğu ile aynı Dönem’e rastlayan bu Eski Uygarlıklar Roma İmparatorluğu gibi İS 200-400 Yılları arasında çökmeye başladı ve İS 800’de Çoğunun yerinde yalnızca Yıkıntılar kaldı.

         İnkalar’da Toplumsal Tabakalar arasında Belirgin Farklılıklar vardı. İmparator Ülke’yi Soylu Bürokratlar’ın Yardımı’yla yönetir, Otorite’sini korumak için Sert ve çoğu kez de Baskıcı Yöntemler’e başvururdu. İnka Teknolojisi ve Mimarisi Özgün olmamakla birlikte, oldukça Gelişkin’di. Sulama Sistemleri’nin, Saraylar’ın, Tapınaklar’ın ve Kaleler’inin bir Bölümü hala Ayakta’dır. Ekonomiler’inin Tarım’a Dayanıklı’ydı. Başlıca Ürünler Mısır, Beyaz ve Tatlı Patates, Kabak, Domates, Yerfıstığı, Kırmızıbiber, Koka, Manyok ve Pamuk’tu. Domuz, Ördek, Lama, Alpaka ve Köpek yetiştirirler, Giysilerini Lama Yünü ve Pamuk’tan yaparlardı. Evleri ise Taş ve Kerpiç’tendi. Hemen hepsi Çiftçi olan Erkekler Giysi ve Yiyeceklerini kendileri sağlarlardı.
         İnkalar İmparatorluğun her yanına uzanan Yollar İnşa ettiler. Kuzey-Güney Doğrultusu’ndaki 2 Anayol’dan biri 3600 km boyunca Kıyı’da, yaklaşık aynı Uzunlukta olan Diğeri ise And Dağları Boyunca uzanıyordu. Bu 2 Anayol’u birbirine bağlayan Ara Yollar vardı. İnkalar ayrıca Kayaları oyarak birçok Kısa Tünel ve Sarmaşıklar’la bağlanmış Tahta’dan Asma Köprüler İnşa etmişlerdi. İnka Uygarlığı’nda Tekerlekli Araç bilinmediğinden Yaya Ulaklar ve Yük Hayvanları için yapılan Yollar’ın yalnızca bir Bölümü Taş’la kaplanmış, Eğilimli Araziler’de ise Kayalar oyularak Basamaklar yapılmıştı.  Yollar Askeri Amaçlar’la ve Devlet İşleri için kullanılırdı. Bu Yol Ağı İspanyollar’ın İnka İmparatorluğu’nu ele geçirmelerini çok kolaylaştırdı.
         İnka Dini Animizim, Fetişizm ve Doğa Tanrıları’na Tapınma’nın Bileşimi’ydi. Tanrılar’ın En Büyüğü Güneş Tanrısı Intri’ydi. Onun ardından Yaratıcı Tanrı Viracocha ile Yağmur Tanrısı Apu Illapu gelirdi. İmparatorluk Dönemi’nde İnka Dini Resmi Din Durumu’na geldi ve fethedilen Ülkeler’in Tanrıları’na Hoşgörü gösterilmekle birlikte bu Halklar Güneş  Tanrısı’na tapınmak ve Hizmet etmek zorunda bırakıldı. İnka Ayinleri’nde İnsan ve Hayvan Kurban edilir, Kehanet Törenleri yapılırdı.
               İspanyol Fatihleri (Conquistador) İnka İmparatorluğu’nu İspanya’nın Sömürgesi haline getirdiler. Merkezi Yönetim Yapısı parçalanarak Bağımsız Yerel Yönetim Birimleri kuruldu. Gümüş Madenciliği’ni öne çıkaran Sömürge Ekonomisi Nufus’un Yeni kurulan Büyük Kentler’e yerleşmesine Yol açtı. Madenler’de çalışmak istemeyen ve Sömürge Yönetimi’nden kaçan birçok Yerli Doğu’ya göç etti. Paganlığa karşı Sert bir Kampanya açılarak Inkalar’ın Dini Gelenkeleri yok edildi.

               İnkalar:

               1100 ve 1500 ler arasında Andlar’da Büyük İmparatorluk kuran Güney Amerika Yerli Halkı. 1400ler’in   Başları’nda  Topraklarını genişletmek için Fetihler’e girişen İnkalar, 1532’de İspanyol İstilası başladığında, Büyük Okyanus Kıyısı ve And Dağları boyunca, bugünkü Ekvator’un Kuzey Sınırı’ndan Şili’nin Orta Kesimleri’ndeki Maule Irmağı’na kadar uzanan ve yaklaşık 2 Milyon Kişi’yi kapsayan bir İmparatorluğu yönetiyorlardı
And Dağları’nın Yüksek Kesimleri’ndeki Vadiler’de yaşamış ve 1100-1500ler’de Büyük bir İmparatorluk kurmuş olan Güney Amerika Yerli Halkı..1500ler deki İspanyol İstilası’ndan önce, Ortalama 5-10 Milyon Nufuslu Çok İyi Örgütlü İmparatorluk, 1300-1400ler de güçlenerek Topraklarını bugünkü Bolivya, Peru, Ekvador ile Arjantin ve Şili’nin Bazı Bölümler’ini içine alacak kadar genişletti.
800ler’de çöken Eski Uygarlıklar’dan Yaklaşık 300 Yıl sonra İnka Peru’nun Ortalarındaki Cuzco Vadisi’nden indi ve Kendilerinden önce başka Halklar’ın yaşamış olduğu bu Bölge’ye yerleşti. İnkalar Dağlar’dan Kıyılar’a doğru yayıldılar. 1400ler’de Çevrelerindeki Güçlü Kabileler’e Boyun eğdirdiler. Ele geçirdikleri Topraklar’daki İnsanlar’ın bir Bölümünü başka Bölgeler’e sürerek Başkaldırmalarının önüne geçerken, bir Bölümünü de Tarım ve Bayındırlık İşlerinde Zorla çalıştırdılar.

Başkent Cuzco:

Cuzco Vadisi’nde Yer alan ve İnka İmparatorluğu’nun Başkenti olan Cuzco ‘’Güneşin Kutsal Kenti’’ olarak bilinirdi.

Tanrı İmparator:

İmparator’a Tanrı Gözüyle bakılır ve Güneş’in Soyu’ndan geldiğine inanılırdı. İmparator’un, Hayat ve Ölüm Konusunda Tartışılmaz bir Otoritesi vardı.

Toplumsal-Siyasal Örgütlenme:

İnkalar’da 10 Ailelik Gruplar kendilerine bir Önder seçer, Önderler bir Şef’in Sorumluluğu’nda olurdu. Her Şef’in Buyruğu’nda 5 Önder vardı ve bu Düzen Hepsinin Önderi ve Yöneticisi olan İmparator’a kadar uzanırdı.
Halk belirli bir Yaşama ve Çalışma Düzenine uymak zZorundaydı. Her şey Devlet’indi. Çocuklar ve Yaşlılar dışında Herkes’ten Çalışması beklenirdi. Tembellik ve İnsan Onuruna Aykırı Davranışlar Ağır Biçim’de cezalandırılırdı. Halk Yoksul değildi; ama Malı Mülkü de  yoktu, Özgürlükleriyse sınırlıydı. Ürettiklerinin belirli bir kısmını İmparator’a ve Rahipler’e vermek zorundaydı.

Kaleler-Tapınaklar:

İnkalar, Çatılar’ı Tahta Kirişler üzerine Saman Örtülü, Altın Süslemeli Büyük Taş Kaleler ve Tapınaklar yaptılar. Cuzcu Kalesi’nin Duvarlar’ı Tonlarca Ağırlık’ta Taşlar’dan yapılmıştı ve Yüksekliği 6 Metre’yi buluyordu.
İspanyollar Cuzco’daki Büyük Güneş Tapınağı’nı bastıklarında olağan üstü Güzellikte Altın ve Değerli Taşlar’la Süslü Eşyalar’ın yanı sıra üzerinde Güneş Tanrısı’nın Resminin bulunduğu Kocaman bir Altın Tabak buldular. Ay Tapınağı’nda ise her şey Som Gümüş’tendi. Başkent’te yapılan Büyük Şenlikler’de Yağmur Tanrısı’na Lamalar ve İnsanlar Kurban edilirdi.

Evler:

İnkalar’ın Evleri kendilerinden önceki Uygarlıklar oranla daha Küçük’tü. Köylüler’in Evleri Kerpiç’ten ve Saman Damlı’ydı.

Ölüler:

Eski Mısırlılar gibi İnkalar da Ölüler’ini mumyalar ya da başka Yöntemler’le korurlardı.

Teknik:

İnka İmparatorluğu’nun Kıyı Halkı Bakır’ı döverek Kaplar yapar ya da eritilmiş Metali, Kalıplar’a dökerek biçimlendirirdi. Kıyı’nın Kuzey Kesiminde yaşayan Halk, değişik anlatımlı İnsan Başı biçiminde Çanak Çömlek yapıyordu.
İnkalar Basit Tezgahlar’da çok Güzel Duvar Halıları ve Yaygılar’da dokurlardı. Pamuklu Dokumaları o kadar İnce’ydi ki, İspanyollar bunları İpek sanmıştı.
Kemik ve Bambu’dan Flüt, Toprak ve Deniz Kabukları’ndan Borazan ve Tunç’tan Çanlar yaptılar.
Taş Yontuculuğundaki üstün Becerilerine karşın İnkalar’ın Mayalar gibi Gelişkin Araç Gereçleri yoktu.
Lama Tüyü’nden Dokumalar yaparlardı.

Kent:

İnkalar  Düzgün ve Geniş Yollarını Taşlar’la döşediler. Kayalar’ı oyarak kısa tüneller, Tahta’dan Köprüler yaptılar.

İletişim:

Gelişkin bir Haberleşme Sistemleri vardı. Belli aralıklarda kurulu Posta İstasyonları’na Ulaklar Haber taşırdı. Yollarda ayrıca Dinlenme Evleri de yapılmıştı. Tekerlek bilinmediğinden yükleri Lama Sürüleri taşırdı.

Tarım-Hayvancılık:

Dünya’da İlk Patates Üreticileri İnka  Çiftçileri’dir. Öbür ürünleri Mısır, Tatlı Patates ve Manyok’tu.
Domuz, Ördek, Köpek ve Lama yetiştirirlerfi. ,

Yazı-Hesap-Para:

Ne bir Yazı Sistemleri ne de Paraları vardı. İpler’e Düğüm atarak Hesap yaparlardı.

1500ler:

1500ler de 2 Kardeş Arasında çıkan Taht Kavgası İmparatorluğu zayıflattı. Taht’ın Varisi Huascar’ı Üvey Kardeşi Atahualpa Haps’e attırdı. Francisci Pizarro Yönetimi’ndeki İspanyollar Altın aramak için Peru’ya Ayak bastıklarında Taht’ta Atahualpa vardı.
İspanyol Komutan Francisci PizarroAtahualpa’yı Tuzağa düşürerek Tutsak aldı. Atahualpa Hapis’teyken Huascar’ın öldürülmesi için Emir verdi. Emir yerine getirildi; ne var ki, bunu gerekçe gösteren PizarroAtahualpa’yı İdam ettirdi. Başsız kalan Ülke’ye İspanyollar Egemen oldular ve İnka İmpratorluğu’nun Topraklarının Tümünü ele geçirdiler.

Asrı Sani: Çağdaş İnkalar:

         Bugün  İnka Bufusu 3 Miyon’dan daha azdır. And Dağları’nın KeçuvaDili konuşan Köylüleri İnkalar’ın Soyu’ndan gelir. Bunlar Peru’nun %45 ini oluştururlar.        Bugün And Dağları’nda yaşayan ve Keçuva Dili Konuşan Köylüler İnkalar’ın Soyu’ndan gelir. Peru Nufusu’nun yaklaşık %45 ini oluştururlar. Geleneksel Yöntemler’le Tarım ve Hayvancılık yaparlar. 3 Tür Kırsal Yerleşim Biçimi vardır: Evlerin Tarlalar’ın ortasında kurulduğu Köy’le, Tarlalar’ın Köy Merkezinin Çevresinde yer aldığı Gerçek Köy Toplulukları ve ikisinin Karışımı. Aralarında Sıkı Akrabalık Bağları bulunan Yerli Toplulukları’nda İç Evlilik Yaygın’dır. Dinleri Paganlık’la karışmış Katoliklik’tir.



Tenoch


AZTEKLER ve TANRILARI


1400 ile 1500 Başları’nda, Bugünkü Meksika’nın Orta ve Güney Kesimleri’nde Büyük bir İmparatorluk kurmuş Halk. Nabuva Dili konuşan Aztekler’in Adı, Atalarının muhtemelen  Kuzey Meksika’da bulunan Anayurdu için kullanılan Aztan’dan (Beyaz Ülke) gelir. Diğer Adlarından “Tenoçka”, Ataları Tenoch’tan kaynaklanır. Yine Aztekler için kullanılan “Meksika” adı, Texcoco Gölü’nün Mistik Adı Metzliapan (Ay Gölü) ile ilişkilendirilir. En Büyük Kentleri Tenochtitlan’ın adı “Tenoch”tan türetilmiş, “Meksika” ise önce Kentin ve Çevresindeki Vadi’nin, sonradan da tüm Ülke’nin Adı oldu. Aztekler’in kendilerinden Söz ederken kullandığı “KulhuaMeksika” Adı ise, Meksika Vadisi’nin en gelişmiş Merkezi olan Colhuacan ile özdeşleşmek Çabasını yansıtır.
Aztekler’in Kökeni Kesin olarak bilinmiyor. Ama bazı Gelenekleri, 1100ler’de Orta Amerika’ya gelene kadar, daha Kuzey’deki Meksika Platosu’nda Avcılık ve Toplayıcılık’la geçinen bir Kabile oldukları izlenimini verir. Yine de, Aztlan, yalnızca Destanlar’da doğmuş bir Yer olabilir. Aztekler’in Güney’e Göçü’nün, Toltek Uygarlığı’nın Çöküşünü izleyen ve belki de bu Çöküşü hızlandıran Genel bir Göç Hareketi’nin Parçası olduğu sanılır. Texcoco Gölü’ndeki Adalar’a yerleşen Aztekler, Tarihleri boyunca başlıca Merkezleri olan Tenochtitlan’ı MS 1325’te kurdular. Büyük bir Devlet ve sonunda bir İmparatorluk kurabilmelerinin Temelinde, kullanılabilir tüm Toprakların Entansif biçimde ekildiği, gelişkin bir Sulama ve Bataklık kurutma Sistemine dayalı Olağanüstü Tarım Düzenleri yatar. Bu Yöntemler’le sağlanan Yüksek Verimlilik, Zengin ve Kalabalık bir Ülke’nin doğmasını sağladı.
TenochtitlanItzcoatl Dönemi’nde (1428-1440) komşu Texcoco ve Tlacopan Devletleri ile İttifak kurarak Orta Meksika’da Egemen Güç Durumuna geldi. Daha sonra hem Ticari İlişkiler, hem de Fetihler Yolu’yla, 400-500 Küçük Devlet’ten oluşan, 5-6 Milyonluk Nufusuyla 1519’da 207.200 km2’lik Alan’a yayılan bir İmparatorluğun Merkezi oldu. Kent, en Gelişkin Döneminde, 13 km2’yi Aşkın bir Alan’da 140.000 den çok İnsan barındırıyordu; dolayısıyla Orta Amerika Uygarlıkları’nın Tarihinde en Yoğun Nufuslu Yerleşim Yeri’ydi.
Aztek Devleti, Askerler’in Egemenliğindeki bir Despotluk’tu. Kastlar’a ve Sınıflar’a bölünmüş ama Dikey Akışkanlığını da koruyan Aztek Toplumu’nda yükselmenin en Güvenli Yolu Savaş’ta Kahramanlık göstermekti. Devlet İşleri’ni Rahipler ve Bürokratlar yürütürdü. Toplum’un Alt Katmanları’nda, Serfler, Sözleşmeli Hizmetkarlar ve Köleler yer alırdı.

   Aztek Dini:
Kozmoloji:
Aztek Dini, birçok Orta Amerika Kültürü’nden Değişik Unsurları özümsemiş, Çeşitli İnanç Sistemleri’nden Karşıt Öğeleri bir araya getirmişti. Önceki Halklar’ın birçok Kozmolojik İnancını paylaşan bu Din, özellikle Evren’in bir Dizi Yaradılış’ın Sonuncusu olduğu ve 13 Gök Katı ile 9 Yeraltı Dünyası arasında bulunduğu yolundaki Maya İnancı’nı benimsemişti.
Tanrılar:
Aztekler’in başlıca Tanrıları, Savaş ve Güneş Tanrısı Huitzilopochtli, Yağmur Tanrısı Tlaloc ve Yarı Tanrı-Yarı Kahraman Tüylü Yılan Quetzalcoatlidi.
Kurban:
İnsan Kurban etme Töreni’nde, Kurban’ın Yüreği Güneş Tanrısı’na sunulurdu. Kan akıtma Töreni de Yaygın’dı.

Aztek Takvimi: Tonalpohualli
Din’le yakından İlişkili Aztek Takvimi, Rahipler’in Uğraşı olan Kapsamlı bir Ayinler ve Törenler Döngüsü’nün Temeliydi. Orta Amerika’nın Büyük Bölümü’nde kullanılan bu Takvim, 365 Günlük (20’şer Günlük 18 Ay, artı 5 Uğursuz Gün) bir Güneş Takvimi ile 260 Günlük (20’şer Günlük 13 Devre) bir Dinsel Yıl’dan oluşuyordu. Birbirine Paralel giden bu 2 Yıl Döngüsü, 52 Yıllık daha Büyük bir Döngü’nün Parçasıydı.
Tonalpohualli denen 260 Günlük Dinsel Yıl ile 365 Günlük Güneş Yılı’nı birleştiren Takvim Sistemi. Örnek aldığı Maya Takvimi gibi, Aztek Takvimi de 20'şer Fünlük 13 Dönem’e bölünen Dinsel Yıl ile 20'şer Günlük 18 Ay’a bölünen ve ayrıca uğursuz sayılan 5 Günlük bir Dönemi (Nemontemi) içeren Toplumsal Yıl’dan oluşuyordu. Yine Maya Takvimi’nde olduğu gibi, Dinsel ve Toplumsal Aztek Yılları her 52 Yıl’da bir, birbirlerine göre aynı Konum’a gelirdi. "Yıllar’ın Bağlanması" ya da "Yeni Ateş Töreni" Adıyla kutlanan bu Olay’a hazırlık olarak önce tüm Kutsal Ateşler ve Evler’deki Ateşler söndürülürdü. Tören’de Heyecan’ın Doruğa ulaştığı anda Rahipler Yeni bir Kutsal Ateş yakardı. Ardından Aztek Halkı da Ocaklar’ındaki Ateşi yeniden tutuşturur ve Şölen’e geçerlerdi. 1790'da Mexico'da yapılan Kazılar’da Bazalt’tan yapılmış, Ağırlığı 25 Ton’u bulan, 3,7 Metre Çap’ında Daire Biçimi’nde bir Takvim Taşı ortaya çıkarıldı. Bugün Mexico Ulusal Antropoloji Müzesi'nde sergilenmekte olan Taş’ın tam Ortasında Aztek Güneş Tanrısı Tonaiuth'un Yüzü görülür. Bu Yüz’ün Çevresinde de Tanrı’nın önceki cisimleşmiş Biçimlerini yansıtan ve Dünya’nın 4 Eski Çağı’nı simgeleyen Kare Biçimindeki 4 Pano vardır. Bunları da Aztek Ayının 20 Günü’nü simgeleyen İşaretler çevreler.


Aztekler’in Sonu:
Yöre’ye 1519’da gelen Ispanyol İstilacılar bu Uygarlığın Gelişmesine Son verdiğinde Aztek Imparatorluğu’nun Genişlemesi ve Toplumsal Evrimi henüz durmuş değildi. Son Imparator Il. Montezuma (hd 1502-20), Hernan Cortas tarafından Tutsak, alındı ve Hapis’te öldü. Imparatorluk, Üstün Silahlar’la donanmış Avrupalılarca Hızla İstila edildi..

Aztek Codexleri:
Aztekler’in Batı Dünyası’nda Codic olarak bilinen ve Geyik Derisi ya da Sabırotu Lifleri’nden yapılmış Kağıtlar’a yazılmış Kutsal Metinleri ve Elişleri, Tapınaklar’da korunurdu. Yazıcılar, İdeogram, Resimyazı ve Fonetik İmgeler’in Karışımı bir Teknik kullanırlardı. Dinsel Tören Takvimi, Kehanetler, Törenler ve Tanrılar ile Evren’e ilişkin Yorumlar da Yazıcılar’ın İlgi Alanına girerdi. Ülke’nin İstilasından sonra bu Metinler’in çoğunun Yok edilmesine karşın, Codex Borbonicus, Codex Borgtav, Codex Fejervary-Mayer ve Codex Cospuno gibi bazı Örnekler  bugüne ulaşabildi. Bu El Yazması Metinlerin Anlaşılması çok Güç’tür ve pek azı gerçekten Aztekler’e aittir.



Arkeolojik Kalıntılar ve Aztek Sanatı:
   Arkeolojik Kalıntılar arasında Tanrı Heykelleri, Dinsel İçerikli Taş Alçak Kabartmalar, Duvar Resimleri, Kil’den yapılmış İnsan Heykelleri ve Vazolar ile Taş ve Ahşap Maskeler bulunur. Aztek Sanatı temelde simgesel olduğu için bu Kalıntılar Yardımıyla Önemli Bilgiler elde edilebilir.

   Aztek Tanrıları

Huitzilopochtli

Uitzilopochtli olarak da yazılır (Nahuva Dili’nin NahuvatlLehçesi’nde Huitzilin: “Kolibri” ve opochtli: “Sol”). Güneş ve Savaş Tanrısı. Aztekler ölen Savaşçılar’ın Ruhları’nın Kolibri (Çok Güzel, Parlak Renkli bir Kuş) Bedenine büründüğüne inanırlar ve Güney’i Dünya’nın Sol Yanı olarak Kabul ederlerdi. Bu nedenle Huitzilopochtli’nin adı “Güney’in dirilen Savaşçısı” Anlamına geliyordu. Dirilen Adlarından İkisi Xiuhpilli (Turkuvaz Prens) ve Totec’ti (Efendimiz). Nahual’ı (büründüğü Hayvan Biçimi) Kartal’dı.
En Eski İnanış’a göre Huitzilopochtli, Coatepec Dağı’nda, Tula Kenti yakınında doğmuştu. Annesi Yeryüzü Tanrıçası Coatlicue, Gök’ten düşen bir Top Kolibri Tüyü’nü (Yani bir Savaşçı’nın Ruhu’nu) Bağrında sakladıktan sonra Huitzilopochtli’ye Hamile kalmıştı. Erkek Kardeşleri olan Güney Yarıküre Yıldızları Centzon Huitznaua (Dört Yüz Güneyli) ve Kız Kardeşi Ay Tanrıçası Coyolxauhqui onu öldürmeve karar verdiler, ama HuitzilopocthliXiuhcoatl'ıı (Turkuvaz Yılan) Silah olarak kullanıp onları yok etmişti.
Başka Efsanelere göre Huitzilopochtli, Aztekler’i Geleneksel Yurtları Aztlan'dan Meksika Vadisi’ne ulaştıran Uzun Göç sırasında Kabile’nin Kutsal Önderi’ydi. Rahipler onun Colibri Biçimindeki Tasvirini Omuzlarında taşıyorlardı. Bir Gece onun Buyruk veren Sesi duyuldu; bu Buyruk gereğince Aztek Başkenti Tenochtitlan 1325’te Meksika Vadisi’ndeki Göl’de Küçük ve Kayalık bir Ada’da kuruldu. Ilk Tapınak, Rahipler’in bir Kartal’ı bir Yılan’ı yutarken gördükleri Kaya üzerinde Yer alıyordu. Sonraki Aztek Kralları bu Sunak Yeri’ni genişlettiler. Sekiz Kamış Yılı’nda (1487) İmparator Ahuitzotlburada Görkemli bir Tapınak yaptırdı. Huitzilopochtli genellikle KolibriBiçiminde ya da Kolibri Tüyleri’nden Miğfer ve Zırh giymiş bir Savaşçı olarak betimlenirdi. Bacakları, Kolları ve Yüzü’nün alt Bölümü Mavi’ye, Yüzünün üst Bölümüyse Siyah’a boyanırdı. Ayrıntılarla işlenmiş Tüylü bir Başlık giyer, Elinde bir Kalkan ile bir Turkuvaz Yılan bulunurdu.
   Dinsel Takvim’in Panquetzaliztli (Değerli Tüy Bayraklar Şöleni) Adı verilen Yılının 15. Ayı. Huitzilopochtli’ye ve Yardımcısı Paynal’a (Tez Canlı: Paynal’ı canlandıran Rahip, Tören Alayı Kent’in Çevresi’nde dolanırken en Ön’de koşardı) adanmıştı. Bu Ay’da, Savaşçılar ve Auıanime (Fahişeler) Tanrı’ya adanan Tapınağın önündeki Alan’da Geceler boyunca Dans ederlerdi. Savaş Esirleri ya da Köleler Huitzilopochco’da (Bugün Churubusco, Mexico yakınında) Kutsal bir Kaynağın Suyu’yla yıkanır, Paynal’ın Başını çektiği Tören Alayı’nın Kent’i dolaşması sırasında ya da daha sonra Tapınağın Sunak Taşı’nda Kurban edilirlerdi. Rahipler ayrıca Tanrı’nın en Önemli Silahını simgeleyen, Ağaç Kabuğu’ndan yapılmış bir Yılan yakarlardı. Son olarak Huitzilopochtli’nin Öğütülmüş Mısır’dan yapılan bir Tasvir’i Törensel olarak Ok’la öldürülür, Rahipler ve Rahip Adayları arasında paylaşılırdı. “Huitzilopochtli’nin Bedeni"ni yiyen Gençler bir Yıl boyunca ona Hizmet etmek Zorundaydılar.
Aztekler Güneş Tanrısı’na Günlük Besin olarak (Tlaxcaltiliztli) İnsan Kanı ve Yüreği sunmak gerektiğine ve "Güneş İnsanları" olarak kendilerinin de Tanrı’ya bu Kurban’ı bulmakla Yükümlü olduklarına inanırlardı. Kurban Yürekleri Quauhtlehuanitl'e (Yükselen Kartal) sunulur ve Quauhxicalli'de (Kartal Vazosu) yakılırdı. Savaş’ta ya da Sunak Taşı’nda ölen Savaşçılar’a Quauhteca (Kartal’ın İnsanları) denirdi. Savaşçılar’ın öldükten sonra, ilkin Güneş’in Parlak Kuyruğu’nun bir Parçasına dönüştüğüne, 4 Yıl sonra da sonsuza  kadar Kolibriler’in Bedeninde yaşamaya başladıklarına inanılırdı.
   Büyük Huitzilopochtli Rahibi Quetzalcoatl Totec Tlamacazqui (Tüylü Yılan, Efendimizin Rahibi), Yağmur Tanrısı Tlaloc'un Büyük Rahibi’yle birlikte Aztek Din Adamlarının Başıydı

Quetzalcoatl

Nahuatl Dili’nde Quetzalli: "Değerli Tüy" ve Coatl : "Yılan". Eski Meksika Tanrıları’nın en Önemlilerinden olan Tüylü Yılan. Tüylü Yılan betimlemelerinin ilk Örneklerine Ülke’nin Merkezindeki Teotihuacan Kültürü’nde (200-700ler) rastlanır. O Dönem’de Quetzalcoatl, Yağmur Tanrısı Tlaloc'la yakından ilgili bir Yer ve Su Tanrısı’ydı.
Nahua Dili konuşan Kabileler’in Kuzey’den Göç etmesiyle Quetzalcoatl İnanışında Önemli Değişiklikler oldu. Tula Kenti çevresinde gelişen Toltek Kültürü’nde (900-1100) Gökcisimleri’ne Tapınma’yla İlişkili olarak Savaş’ın ve İnsan Kurban edilmesinin Önemi arttı. Quetzalcoatl Sabah ve Akşam Yıldızı Tanrısı sayıldı ve Tapınağı Tula'daki Törenler’in Merkezi oldu.
Aztek Döneminde (1300-1500) Quetzalcoatl Rahiplerin Koruyucusu, Takvim’in ve Kitaplar’ın Mucidi ve Demirciler’le başka El Sanatçıları’nın Koruyucusu sayıldı. Aynı zamanda Venüs Gezegeni’yle Eş tutuldu. Sabah ve Akşam Yıldızı olarak Ölüm’ün ve Yeniden Diriliş’in de Simgesiydi. Arkadaşı Köpek Başlı Tann Xolotl’la birlikte ölmüş Atalar’ın Kemikleri’ni toplamak için Mictlan’ın Yeraltı Cehennemi’ne indiğine ve topladığı Kemikleri kendi Kanına bulayarak bugün Yeryüzü’nde yaşayan İnsanlar’ı doğurduğuna inanılıyordu.
Bir başka önemli Efsane’ye göre OuetzalcoatI Toltekler’in Başkenti Tula’nın Rahip Kralı’ydı. İnsan değil, yalnızca Yılan, Kuş ve Kelebek Kurban ederdi. Ama Gece Göğü’nün Tanrısı Tezcatlipoca Büyü yaparak onu Tula’dan atmıştı. Quetzalcoatl da “Tanrısal Su” (Atlas Okyanusu) Kıyılarına inmiş ve kendini Ateş’e atarak Venüs Gezegeni haline gelmişti.
Bir başka Öykü’ye göreyse Yılanlar’dan yapılmış bir Sal’a binerek doğu Ufku’nda kaybolmuştu.
Tezcatlipoca’nın Tüylü Yılan’a karşı kazandığı Zafer’de Gerçeklik Payı olabilir. Toltek Uygarlığı’nın İlk Yüzyılı’nda Teotihuacan Kültürü’nün Rahipler Düzeni ve Barışçı İlkeleri Geçerli’ydi. Kuzey’den Göç Edenler’in Baskısı Toplumsal ve Dinsel bir Devrim’e Yol açmış, Yönetim Rahipler’den Askerler’in Eline geçmişti. Ouetzalcoatl’ın Yenilgisi Klasik Teokrasi’nin Çöküşünü Haber veriyordu. Onun Doğu’ya yaptığı Deniz Yolculuğu, ToltekÖzellikleri gösteren Itza Kabilesi’nin Yucatan’ı İstilası’yla ilişkili olabilir. Quetzalcoatl’ın Takvim adı Ce Acatl’dı (Tek Kamış) ve onun Tek Kamış Yılı’nda Doğu’dan Geri döneceğine inanılırdı. Bu İnanç Aztek  Kralı Il.Montezuma’nın, Meksika Körfezi’ne Çıkışları (1519) Tek Kamış Yılı’na rastlayan Ispanyol Müstevli Hernan Cortes ile Arkadaşlarını Tanrısal Elçiler olarak görmesine Yol açtı.
Quetzalcoatl Tüylü bir Yılan’dan başka, sık sık Sakallı bir Erkek olarak da betimlenirdi. Rüzgar Tanrısı Ehecatl Kimliği’yle içinden Rüzgar geçen İki Oluklu bir Maske takar ve Kuzeydoğu’daki Meksika Kabilesi Huastekler’e özgü Koni Biçimi’nde bir Şapka giyerdi. Aztekler’in Başkenti Tenochtitlan’daki (bugün Mexico) Tapınağı Ehecatl’a Uygun, Yuvarlak bir Yapı’ydı. Çünkü Ehecatl’ın, Rüzgar’a karşı Keskin Köşeleri bulunmadığı için Dairesel Tapınaklar’dan hoşlandığına inanılırdı. Bu tür Anıtlar’a özellikle Huastek Yöresi’nde sık rastlanır.
Ouetzalcoatl hem Ehecatl (Rüzgar) Günleri, hem de Ayin Takvimi’nin 13 Günlük Dizileri’nin 18.‘si boyunca Egemenlik sürerdi. Ayrıca Gün Saatleri’nin 13 Tanrısı arasında 9. sayılırdı. Genellikle 1. Derece Tanrılar Listesi’ne alınmakla birlikte, kendisine adanmış bir Tören Ayı yoktu.
   Eğitim, Yazı ve Kitap Tanrısı olarak Rahip Adayları’yla Soylular’ın Çocuklar’ının eğitildiği Calmecac’ta (Tapınağa bağlı Din Okulu) Özellikle Saygı görürdü. Tenochtitlan dışında Quetzalcoatl İnanışı’nın Önemli Merkezleri arasında Pueblo Platosu’ndaki Cholula sayılabilir.

Tlaloc

(Nahuatl Dili’nde “Tomurcuk Verdiren”). Yağmur Tanrısı. İri, Yuvarlak Gözlü ve Uzun Azı Dişli bir Maske takmış olarak betimlenen Figürler’inin ilk Örneklerine MS 200-700 arasındaki Teotihuacan Kültürü’nde rastlanır. Aynı Dönem’de Mayalar’ın taptığı Yağmur Tanrısı Chac’la Büyük Benzerlikler taşır.
Aztek Uygarlığı Dönemi’nde Bütün Meksika’ya yayılan TlalocKültü’ne Büyük Önem verilirdi. Kahin Takvimleri’nde Tlaloc Günler’in 8. Kral’ıı ve Gecelerin 9. Efendisi olarak Yer alırdı. 18 Yıllık Dinsel Yıl’ın 5 Ay’ıTlaloc’a ve Dağ Dorukları’nda yaşadıkların inanılan Diğer Tanrılar’a (Tlaloque) adanmıştı. Dinsel Yıl’ın İlk Ay’ı Atlcaualo ile 3. Ay’ı Tozoztontli'de Tlaloc’a Çocuklar Kurban edilirdi. 6. Ay Etzalqualiztli’de Yağmur yağdırmakla görevli Aztek Rahipleri Göl’de yıkanır, Yağmur yağması için Su Kuşları’nın Seslerini Taklit eder ve Büyülü Sis Çıngıraklarını (Ayauhchicauaztli) kullanırlardı. 13. Ay Tepeilhuitl ise Tlaloque’ye adanmıştı; bu Ay’da yoğrulmuş Horozibiği Eti’nden yapılma Küçük Tasvirler Dinsel Tören’le "öldürülerek” yenirdi. 16 Ay Atemoztli’de de Benzer bir Tören yapılırdı.
   Tlaloc, Kuzeyli Savaşçı Kabileler’in Orta Meksika’yı Ele geçirmesinden önce, Yüzyıllar Boyunca Bölge’deki Çiftçi Kabileler’inin Ana Tanrıları’ndan biri olarak Varlığını korumuştu. Savaşçı Kabileler’le birlikte Bölge’ye Hluitzilopochtli ve Tezcatlipoca Kültleri de girdi. Aztekler Bağdaştırıcı bir Yaklaşımla hem Huitzilopochtli’yi, hem de Tlaloc’u en Büyük Tanrı olarak benimsediler. Başkent Tenochtitlan Kentindeki Büyük Tapınak’ta (Teocalli), her iki Tanrı’ya ayrılmış, Eşit Büyüklük’te iki Kutsal Bölüm Yer alıyordu. Yağmur Tanrısı Başrahibi Quetzalcoatl Tlaloc Tlamacazqui’nin (Tüylü Yılan, Tlaloc’un Rahibi) Ünvanı ve Konumu Güneş Tanrısı Başrahibi’ninkine Eşit’ti.
Saygı gördüğü kadar Korku da uyandıran Tlaloc, Yağmur yağdırdığı gibi Kuraklığa ve Açlığa da Neden olabilirdi. Yeryüzü’ne Yıldırımlar fırlatır, Korkunç Kasırgalar estirirdi. Tlaloque ise Yeryüzü’ne Bereketli Yağmurlar yağdırabilir ya da Ekinler’e Zarar veren Seller gönderebilirdi. Bu Tanrılar’ın ayrıca Cüzzam, Romatizma, Vücut’ta Su toplanması gibi Hastalıklar’a da Neden olduklarına inanılırdı. Aztekler’in Ölüleri Yakma Geleneği’ne karşın, bu Hastalıklar’dan Ölenler’le Boğulma ya da Yıldırım Çarpması Sonucu’nda ölenler gömülürdü. Bu Yollar’la Hayat’ı sona erenler’in Tlalocun Cenneti olan Tlalocan’da Sonsuz’a kadar Mutlu bir  Hayat süreceklerine inanılırdı.
   Tatlı Su Gölleri’yle Küçük Akarsular’ın Tanrıçası olan ve Matlalcueye(Yeşil Etekli Kadın) olarak da bilinen Chalchiuhtlicue (Yeşil Etekli Kadın)Tlaloc’un Eşi sayılırdı.

Tezcatlipoca

(Nahuatl Nili’nde “Puslu Ayna”). En Önemli Aztek Tanrıları’ndan. Büyükayı Takımyıldızı’nın ve Karanlık Gökyüzü’nün Tanrısıdır. TezcatlipocaKültü, MS 900ler’in Sonları’na doğru, Kuzey’deki Savaşçı Tolteklerce Orta Meksika’ya getirildi. Tezcatlipoca’nın, Tanrı Ouetzalcoatl’ı (Tüylü Yılan) Tula Kenti’nden nasıl kovduğunu anlatan çok sayıda Efsane vardır. İstediği Kılığa giren Büyücü Tezcatlipoca Kara Büyü’yle birçok Toltek’in Ölümüne neden olur; Erdemli Ouetzalcoatl’ı İçki’ye, Günah’a ve Bedensel Tutkular’a sürükleyerek Toltekler’in Altın Çağı’na Son verir. Orta Meksika’daki İnsan Kurban etme Geleneği onun Etkisiyle başlamış. Tezcatlipoca’nın Nahual'ı Jaguar’dır; bu Jaguar’ın Benekli Postu, Yıldızlı bir Gökyüzü’nü andınr. Yaratıcı Tanrı Tezcatlipoca bugünkü Evren’den önce yaratılıp yok edilmiş 4 Evren’den ilki olan Ocelotonatiuh’ta (Jaguar-Güneş) hüküm sürmüştü.
Tezcatlipoca genellikle Yüzünde Siyah bir Şerit’le betimlenir; Ayaklarından birinin yerinde Obsidiyenden bir Ayna vardır. Guatemala’dakiMayalar ve Kiçeler 900ler’den sonra Tezcatlipoca’ya Hurakan (Tek Ayak) Adını verdikleri bir Şimşek Tanrısı olarak taptılar. Bazı Betimlemeler’de AynaTezcancatlipoca’nın Göğsünde Yer alır. Bu Ayna’da Her gören Tezcatlipocagörünmeyen ve her yerde Var olan bir Tanrı’dır; İnsanlar’ın Bütün Eylemlerini ve Düşüncelerini bilir.
Tezcatlipoca Aztekler Dönemi’nde (MS 1300-1500) Huitzilopochtli, Tlaloc ve Ouetzalcoatl’la birlikte en Yüce Tanrılar’dan biri Durumuna geldi. Bu Dönem’de Tezcatlipoca’ya Yoalli Ehecatl (Gece Rüzgarı), Yaotl (Savaşçı) ve Telpochtli (Delikanlı) Adlarıyla tapılırdı. Geceleri Dörtyol Ağızları’nda Savaşçılar’a Meydan okuduğu söylenen Tezcatlipoca, Halk’tan Kimseler’in İlköğretim ve Askerlik Eğitimi için Erkek Çocuklarını gönderdiği Telpochcalli'lere de (Delikanlılar Evi) Başkanlık ederdi. Ayrıca Köleler’i korur, “Tezcatlipoca’nın Çocukları”na Kötü davranan Köle Sahipleri’ni cezalandınrdı. Erdem’i Zenginlik ve Ünle ödüllendirir, Yanlış Yol tutanları ise Cüzzam gibi Hastalıklar’la ya da Kölelik ve Yoksulluk’la cezalandırırdı.
Tezcatlipoca için, 5. Ay’n ayı Toxcatl’da Törenler düzenlenirdi. Rahip Genç ve Yakışıklı bir Savaş Esiri’ni seçer, bu Genç bir Yıl boyunca Tanrı’nın yerini alarak Lüks içinde yaşardı. Tanrıçalar gibi giydirilmiş 4 Güzel Kız da ona Eşlik ederdi. Ayin Günü bu Genç, çaldığı Flütleri kıra kıra Tapınağın Merdivenlerini tırmanır, Tepe’ye geldiğinde Yüreği sökülerek Kurban edilirdi.
Aztekler’in Başkenti Tenochtitlan dışında Tezcatlipoca’ya özellikle Texcoco’da ve Oaxaca ile Tlaxcala arasında yaşayan Mikstek ve PueblaYerlileri tapardı.

Tlazoltéotl

(Nahuatl Dili’nde “Kirlilik Tanrıçası”). Ixcuina ya da Tlaelquaniolarak da bilinir, Saflık’tan Uzak, Günahkar Davranışları Temsil eden Tanrıça. Huaxteca Körfez Ovaları’ndaki Halklar’dan alındığı sanılır. Önemli ve Çok Yönlü bir Toprak Ana Tanrıça’ydı. Hayat’ın Değişik Evreleri’yle Bağlantılı 4 Ayrı Kimliğe bürünürdü. Genç bir Kadın olarak Hafifmeşrep ve Baştan Çıkarıcı’ydı. 2. Kimliğinde İnsanlar’ı Kötü Alışkanlıklar’a sürükleyen Yıkıcı bir Tanrıça’ya dönüşürdü. Orta Yaşlar’da, İnsanlar’ın Günahlarını yüklenebilen Büyük bir Tanrıça Biçimi’ni alırdı. Son Kimliğinde Gençler’e Musallat olan Öldürücü ve Korkunç bir Kocakarı olarak ortaya çıkardı. Aztekler Tören Kuralları’nın çiğnenmesini, Yasak Cinsel İlişkileri ve Gelenekler’e uymayan Davranışları Günah ya da “Kirli” sayarlardı. Tlazoltéotl, Rahiplerine İtiraf’ta bulunan İnsanlar’ın Günahlarını Bağışlama Gücü’yle Ünlü’ydü. Bir Kimliğiyle İnsanlar’ı Günah’a sürüklerken, başka bir Kimliğiyle Günah işleyenler’i bağışlayabiliyor ve Dünya’yı Günah’tan arındırıyordu. Kaba Pamuk’tan yapılma Süslü bir Başlıkla, Bazı Tasvirlerinde de bir Kurban’ın Derisini sarmış olarak ya da Ay Simgeleri taşıyan Giysiler içinde betimlenirdi.

Xipe Totec

(Nahuatl Dili’nde “Derisi Yüzülmüş Tanrımız”), Meksika’da Yağmur Mevsimi’nin Başlangıcı olan İlkbahar’ın ve Yeni yeşeren Bitkiler’in Tanrı’sı. Aynı zamanda Kuyumcular’ın Koruyucusu’ydu. Yeni yeşeren Bitkiler’in Simgesi olarak Xipe Totec, İnsan Derisi’ne bürünürdü. Bu Deri İlkbahar’da Yeryüzünü kaplayan “Yeni Deri”yi Temsil ederdi. Heykellerinde ve Taş’tan yapılma Masklar’ında da hep Yeni yüzülmüş bir Deri’ye bürünmüş olarak betimlenirdi.
Anauatl iteouh (Kıyı Tanrısı) olarak tanımlanan Xipe Totec, Başlangıçta Altın Yönü’nden Zengin olduğuna inanılan bugünkü Oaxaca ve Guerrero Eyaletleri’nde yaşayan Zapotek ve Yopi Yerlileri’nin Tanrısı’ydı. Zapotekler onu bir Bitki Tanrısı olarak kabul ediyor ve Quetzalcoatl’la (Tüylü Yılan) ilişkili görüyorlardı. Kesinlikle Yabancı bir Tanrı sayılan Xipe Totec’in Tapınağı Yopico ya da Yepi Evi olarak anılıyordu. Xipe Totec’in ilk Temsili Resimleri, Teotihuacan yakınları’ndaki Xolalpan’da ve Texcoco'da Mazapan Kültürü’yle Bağlantılı olarak yani Klasik Sonrası ToltekDönemi’nde (900-1100ler) ortaya çıktı. Aztekler bu Kültü daha sonra Axayacatl Yönetimi (1469-81) sırasında benimsedi. Aztek Yılı’nın 2. Dinsel Tören Ayı olan Tlacaxipehualiztli'de (İnsanlar’ın Yüzülmesi), Rahipler Yüreklerini çıkararak İnsanlar’ı Kurban ederlerdi. Daha sonra bu Kurbanlar’ın yüzülerek Sarı’ya boyanan ve Teocuitlaquemitl (Altın Giysi) denen Derileri’ni üzerlerine giyerlerdi. Öteki Kurbanlar ise bir Çerçeve’ye bağlanarak Oklar’la öldürüldü. Yere damlayan Kanlar’ının Verimli İlkbahar Yağmurları’nı simgelediğine inanılırdı. Xipe Totec, Onuruna söylenen bir İlahi’de, Yoalli Tlauana (Gece Içkicisi) olarak anılırdı. Bunun nedeni Bereketli Yağmurlar’ın Gece yağdığına inanılmasıydı. Aynı İlahi’de Xipe Totec'e, Bereket’in Simgesi Ouetzalcoatl’ı getirdiği ve Kuraklığı önlediği için Şükranlar sunulurdu.

Mictlantecuhtli

Ölüler Tanrısı. Genellikle Yüzü bir Kurukafa Biçiminde betimlenir. Karısı Mictecacfhuatl’la birlikte Yeraltı Dünyası Mictlan’ı yönetir. Savaş’ta, Kurban edilerek, Çocuk doğururken, boğularak, Yıldırım Çarpması sonucu ya da bazı Hastalıklar’dan öldükleri için Çeşitli Cennetler’in hiçbirine giremeyenler, Mictlan’ın 9 Cehennem’inde Yargılanma’yla geçen 4 Yıllık bir Yolculuğa başlar. Mictlantecuhtli’nin yaşadığı sonuncu Cehennem’e ulaşınca ya Yok olur ya da Huzur’a kavuşurlar.

Coatlicue

(Nahua Dili’nin Nahuatl Lehçesi’nde “Yılan Etekli”). Yeryüzü Tanrıçası. Yaratıcı ve Yok edici özellikleriyle Yeryüzü’nün Simgesi, Tanrılar’ın ve İnsanlar’ın Anası olarak Kabul edilir. Mexico Kenti’nde, Ulusal Antropoloji Müzesi’ndeki Heykeli Mitoloji’deki Anlamını çok Güçlü bir Biçimde somutlaştırır: Yüzü birbine dolanmış iki Yılan’dan oluşmuş, Eteği yine Yılanlar’dan örülmüştür; Yılanlar Verimliliği simgeler. İnsanlar’ı ve Tanrılar’ı beslediği için Göğüsleri Sarkık’tır. Eller’den, Kalpler’den ve bir Kafatasından oluşan Kolyesi vardır. Ayak ve El Parmakları Pençe’yi andırır; Yeryüzü’nün İnsanları yutması gibi o da İnsanlar’la beslenir. Teteoinnan (Tanrıların Anası) ve Toci (Büyük Anamız) olarak da bilinen Coatlicue, Korkunç Doğum Tanrıçası Cihuacoatl (Yılan Kadın; Tonantzin Anamız olarak da bilinir) ve Kirlilik Tanrıçası Tlazolteotl olarak ortaya çıkan Yeryüzü Tanrıçası’nın bir Görünümü’dür.

   Aztekler’den Dua Örnekleri

   Ölmek İçin Güzel Bir Gün (Ayinde Okunan Dua)

   Onaltı Gün’dür At Sırtı’nda General
   Atlar susamış ve Yorgun
   Hain şefin!! İzini sürmekte
   onun Gelişini takdir etti!
   Askerler Tepeler’in Gerisinde saklanmıştı
   Kamp’ın Etrafı sarılmıştı
   Bir Atlı sürdü At’ını Reis’e doğru
   Onlar Koyu almak ve Yağma etmek için gelmişlerdi
   "Kollarınızı aşağı indirin"
   "Mızraklarınızı aşağı indirin"
   Reis’in Gözlerinde Hüzün vardı
   Fakat Gözlerinde Korku görünmüyordu
   "Ölmek için Güzel bir Gün"
   Gözlerinizi kurulayın Çocuklarım ağlamayın
   "Ölmek için Güzel bir Gün"
   O konuşmuştu Beyaz Adam gelmeden çok önce,
   Onların Silahları ve Wiskisi hakkında
   Halkını uyarmıştı
   Onlar Tarihlerini yazmadan önce
   General inanmadı onun Sözlerine
   Ne de yüzüne.
   Fakat O biliyordu daha çok İnsan öleceğini
   Sonra da bu Kara Leke’nin yaşanacağını
   Bu Kanun nasıl yıkılır
   Ne yanlış yaptım Ben?
   Ki Beni gömmek öldürmek istiyorsun
   Bu Kan İzleri üzerinde
   Biz Topraklarımız, Toraklarımız Bizim için Endişeli
   Ve bu Yol daima olmalı
   Asla daha fazlasını sorma asla
   Ve Şimdi şöyle Bana son sözünü
   Silahlarımı Aşağıya indirdim
   Başımı eğdim
   Simdi istersen Beni atabilirsin bu yerden
   Gidecek bir Yeri olmadan
   Ve İnsanlarına dönüp Yaşlı Gözlerini kurulamalarını söyledi
   Bizler Huzurlu ve Rahat’ız
   Ve Sesi Gökyüzü’nde yankılandı

   Kutsal Ruh'a Dua

"Ulu Tanrı , Rüzgar’ın içinde duyduğum Ses Kimin Sesi, bütün Dünya’ya Hayat veren kimin Nefesi -duy Beni-. Sen’den önce geldim. Senin Çocukları’ndan biriyim. Ben Küçük ve Güçsüzüm , Senin Gücüne ve Bilgeline İhtiyacım var. Güzellikler içinde yürüyelim ve Gözlerim hep farkına varabilsin Kırmızı ve Mor Günbatımı’nın. Ellerim Saygı göstersin Senin yaptığın ve yarattıklarına, Kullaklarım açıkca duyabilsin Sesini. Beni öyle Bilge yap ki Ben benim İnsanlarıma öğrettiklerini anlayabileyim ve Kayalar’a ve Yaprakların arasına gizlediğin Derslerini anlayabileyim. En Büyük Düşmanım olan kendimle savaşıp kendi içimdeki Gücü bulabileyim ve Hazır olayım Sana gelirken; Temiz Eller’e ve Saf gözler’e , öyle ki Hayat batan bir Günbatımı gibi solmaya başladığında Ruh’um sana Saf ve Lekesiz gelebilsin."



         Aztek-Tano Dilleri:

         Amerika Yerli Dilleri’nin Ana Önekleri’nden biridir. Büyük bir Dil Ailesi olan Uto-Aztek Dilleri ile New-Mexico ve Oklahoma’da konuşulan Diller’den oluşan daha küçük Kiyova Tano Dil Ailesini kapsar. Uto-Aztek Dilleri, Meksika’da ve Guatemala’nın Kuzeyinde yaygın olarak kullanılır. California, Büyük Havza Bölgesi ve Arizona’da da daha az sayıda İnsan tarafından konuşulur. Kiyova-Tano Dilleri 4 Dili kapsar:Kiyova, Tiva, Teva, Tova.


        
         Aztek Ulusal Ören Anıtı:

         USA’da New Mexico Eyaleti’nin Kuzeybatısındaki Aztek Kenti’nin Kuzeyinde, Animas Irmağı’nın üstünde  1923’de 11 hektarlık bir Alan’da kurulan Arkeolojik Sit Alanı. Yöre’ye ilk yerleşen Beyazlar tarafından yanlış olarak Aztek adı verilen bu Yer, 1100 lerde Taş Vuvar ve Kereste’den yapılmış Pueblo Yerli Kenti’nin Kazılar’la ortaya çıkan Kalıntıları’dır. Ören Yeri içinde bulunan Ziyaretciler Merkezinde Yerliler tarafından üretilmiş Çeşitli Eşyalar serileniyor.
                       1400 ile 1500 Başlarında bugünkü Meksika’nın Orta ve Güney Kesimleri’nde büyük bir İmparatorluk kuran Halk. Nahuva Dili konuşan Aztekler’in Adı, Atalarının muhtemelen Kuzey Meksika’da bulunan Anayurdu için kullanılan Aztlan’dan (Beyaz Ülke’ gelir. Diğer Adları’ndan ‚Tenoçka’Ataları Tenoch’tan kaynaklanır. Yine Aztekler için kullanılan ‚Meksika’ adı , Texcoco Gölü’nün Mistik Adı Metzliapan (Ay Gölü) ile ilişkilendirilir. En Büyük Kentleri Tenochtitlan’ın adı ‚tenoch’tan türetilmiş, ‚Meksika’ ise önce Kent’in ve Çevresindeki Vadi’nin, sonradan da tüm Ülke’nin adı oldu.  Aztekler’in kendilerinden Söz ederken kullandığı ‚Kulhua-Meksika’ Adı ise, Meksika Vadisi’nin en gelişmiş Merkezi olan Colhuacan ile özdeşleşmek çabasını yansıtır.
        Aztekler’in Kökeni kesin olarak bilinmiyor. Ama bazı Gelenekleri, 1100 lerde Orta Amerika’ya gelene kadar, daha Kuzey’deli Meksika Platosu’nda Avcılık ve Toplayıcılık’la geçinen bir Kabile oldukları izlenimini verir. Yine de, Aztlan, yalnızca Destanlar’da doğmuş bir Yer olabilir. Aztekler’in Güney’e Göçünün, Toltek Uygarlığı’nın çöküşünü izleten ve belki de bu Çöküşü hızlandıran Genel bir Göç Hareketi’nin Parçası olduğu sanılır. Texcoco Gölü’ndeki Adalara yerleşen Aztekler, Tarihleri boyunca başlıca Merkezleri olan Tenochtitlan’ı MS 1325’de kurdular. Büyük bir Devlet ve sonunda bir İmparatorluk kurabilmelerinin Temelinde, kullanılabilir Tüm Topraklar’ın entansif Biçim’de ekildiği, gelişkin bir Sulama ve Bataklık Kurutma Sistemine dayalı olağanüstü Tarım Düzenleri yatar. Bu Yöntemler’le sağlanan Yüksek Verimlilik, Zengin ve Kalabalık bir Ülke’nin doğmasını sağlamıştır.
         Tenochtitlan, Itzcoatl Dönemi’nde (1428-1440)  Komşu Teccoco ve Tlacopan Devletleri ile ittifak kurarak Orta Meksika’da Egemen güç durumuna geldi. Daha sonra hem Ticari İlişkiler, hem de Fetihler Yolu’yla, 400-500 Küçük Devlet’ten oluşan 5-6 Milyonluk Nufusuyla 1519’da 207.2000 km karelik alana yayılan bir İmparatorluğun Merkezi oldu. Kent, en gelişkin Döneminde, 13 km kareyi aşkın bir alanda 140.000 den çok İnsan barındırıyordu. Dolayısıyla Orta Amerika Uygarlıkları’nın Tarihinde en Yoğun Nufuslu Yerleşim yeri’ydi.
         Aztek Devleti, Askerler’in Egemenliğindeki bir Despotluk’tu. Kastlar’a ve Sınıflar’a bölünmüş ama Dikey Akışkanlığını da koruyan Aztek Toğlumu’nda Yükselme’nin en Güvenli Yolu Savaş’ta Kahramanlık göstermekti. Devlet İşleri’ni Rahipler ve Bürokratlar yürütürdü. Toplum’un Alt Katmanları’nda , Serfler, Sözleşmeli Hizmetkarlar ve Köleler yer alırdı.
         Aztek Dini , birçok Orta Amerika Kültürü’nden Değişik Unsurları özümsemiş, Çeşitli İnanç Sistemleri’nden Karşıt Ögeleri bir araya getirmişti. Önceki Halklar’ın birçok Kozmolojik İnancını paylaşan bu Din, özellikle Evren’in bir Dizi Yaratılış’ın Sonuncusu olduğunu ve 13 Gök Katı ile 9 Yeraltı Dünyası arasında bulunduğu yolundaki Maya İnancı’nı benimsemişti. Aztekler’in Başlıca Tanrıları, Savaş ve Güneş Tanrısı Huitzilopochtli, Yağmur Tanrısı Tlaloc ve Yarı-Tanrı-Yarı Kahraman Tüylü Yılan Quetzalcoatl idi. İnsan Kurban etme Töreni’nde, Kurban’ın Yüreği Güneş Tanrısı’na sunulurdu. Kan Akıtma Töreni de Yaygın’dı. Din’le yakından ilişkili Aztek Takvimi, Rahipler’in Uğraşı olan Kapsamlı bir Ayinler ve Törenler Döngüsü’nün Temeliydi. Orta Amerika’nın Büyük Bölümü’nde kullanılan Maya Takvimi, bir Dinsel Yıl’dan ve Güneş Takvimi’nden oluşuyordu.
         Yöre’ye 1519’da gelen İspanyol Kaşifler bu Uygarlığı yıktıklarında Aztek İmparatorluğu’nın genişlemesi ve Toplumsal Evrimi henüz durmuş değildi. Son İmparator II.Moztezuma (hd 1502-1520), Herman Cortestarafından Tutsak alındı ve Hapis’te öldü. İmparatorluk üstün Silahlarca donanmış Avrupalılar’ca Hızla İstila edildi
Aztekler’in Batı Dünyası’ndaki Codic olarak bilinen ve geyik Derisi ya da  Sabırotu Lifleri’nden yapılmış Kağıtlar’a yazılmış Kutsal Metinleri ve Elişleri, Tapınaklar’da korundu. Yazıcılar, İdeogram, Resimyazı ve Fonetik İmgeler’in karışımı bir Teknik kullanırlardı. Dini Tören Takvimi, Kehanetler, Törenler ve Tanrılar ile Evren’e dair Yorumlar da Yazıcılar’ın İlgi alanına girerdi. Ülkenin İşgal’inden sonra bu Metinler’in çoğunun yokedilmesine karşın Codex Borbonicus, Codex Borgiav, Codex Fejervary-Mayer ve Codex Cospiano gibi Bazı Örnekler  Bugün’e gelebildi. Bu El Yazması Metinler’in anlaşılması çok güç denir, pek azı Aztekler’e aittir.
         Arkeolojik Kalıntılar arasında Tanrı Heykelleri, Dinsel İçerikli Taş  Alçak Kabartmalar,, Duvar Resimleri, Kil’den yapılmış İnsan heykelleri ve Vazolar ile Taş ve Ahşap Maskeler bulunur. Aztek Sanatı temelde  Simgesel olduğu için bu Kalıntılar Yardımıyla Önemli Bilgiler edinilir.



MAYALAR


Orta Amerika Yerlileri olan Mayalar’ın kurduğu büyük Uygarlık 1500ler’de  yıkıldı. Bugünkü Meksika’nın Güneyi, Guatemala  ve Belize’nin Kuzeyi’nde kalan Yerler’de gelişen bu Uygarlık’tan kalma Büyük Taş Yapılar’dan oluşan Kent Kalıntıları  Bugüne ulaştı.
Maya Uygarlığı’nın en Parlak Dönemi MS 250-900 arasına rastlar. Mayalar kurdukları Kentleri Piramitler, Saraylar ve Güzel Heykeller’le süslemişler. Ne var ki , yalnızca Dinsel Törenler için Yönetim Merkezleri olarak kullanılan bu Kentler’de kimse yaşamazdı. Mayalar bu Görkemli Kentler’in Çevresindeki Çiftlikler’de yaşar, Yöre’ye Özgü Ürünler olan Mısır, Fasulye Biber ve Domates yetiştirirlerdi. Uzmanlar Yıllarca Mayalar’ın Barışsever bir Halk olduğuna inanmışlarsa da, Son Yıllar’da elde edilen Bilgiler Mayalar’ın Savaşçı bir Halk olduğunu, Savaş Tutsakları’nı İşkence’yle öldürdüklerini, Dinsel Törenler’de de çok Kan döktüklerini ortaya koydu.
Maya Kültürü’nün Ana Merkezleri Meksika’nın Güneyinde Chiapas ve Guatemala’nın Kuzeyi’nde Petèn idi. Ama yaklaşık MS 975’te Savaş ve Yoksulluk, Halk Evlerini bırakıp Kuzey’e, Yucàtan Yarımadasına’a Göç etmeye zorladı. Burada,Toltek Yerlilerini’nin Töreleri’nin etkisi altında kaldılar.
İspanyollar, Mayalar’ın yaşadığı Toprakları 1500ler’in İlk Yarısı’nda İstila ettiler. Mayalar tıpkı Aztekler gibi kendilerini savunamadılar. Çoğu öldürüldü, kalanlar da Tutsak edildi.
Maya Uygarlığı özellikle Astronomi, Mimarlık, Matematik, Heykel ve Hiyeroglif Yazısı gibi bir çok Alan’da çok ilerlemişti. Çok Karmaşık bir Takvim Sistemleri vardı. El Sanatları’nda da ileriydiler, Güzel Boyalı Çömlekler ve Pamuklu Dokumalar yaptılar.
Bugün, genellikle Meksika ve Guatemala’da yaşayan Yaklaşık 2 Milyon Maya Yerlisi vardır. Çoğu Çiftçi’dir. Hemen hepsi Katolik olmakla birlikte, inançları geleneksel Maya Dini’nden çok etkilenmiştir; Yağmur ve Bereket için Pagan Ayinler düzenlerler.


MAYA
            Maya-İndianer Orta Amerika’da MS 400ler’den sonra. Mısır, Tatlı Patates yetiştirdiler.  Şehirler, Saraylar, Tapınaklar İnşa ettiler.
Orta Amerika Kültürleri’nden..  John Stephens ve FrederickCatherwood tarafından araştırıldı. 1839 da New York sa denizde..  Gemiler’le Belize, Rio Dulce ulaştılar. 22 Metre Yüksekliğindeki Anıt’ta Yazıları bulundu.
Maya Kenti Yaxchilan ve Tikal (Guatemamala, Chichnen Itza, Bonampak, Uxmal ve Palenque - Kuzey Meksika’da)
Palenque’de Eski Ormanlar’ın Ortasında 10 Piramit vardır. Kuleli bir Bina bulundu.
1952 de 10 Piramd’in birinde Gizli Kryp’ta bulundu. 18 Metre Derinliğinde Büyük Taş Zeminde Sarkophag bulundu. Bu 2x4 Metre Büyüklüğünde Büyük Kapak Plate...
Maya Kültürü  100-800ler de yaşadı. 1450 de Mayalar’ın son Başkenti  yokoldu.
İspanyollar 1541 de Yucatan aldıklarında Mayalar Matematik’te Sıfırı kullanıyorlardı. 1 den 4 de dek Sayılar için nokta, 5 için Çizgi kullandılar. 6 bir Çizgi bir nokta..  2 Çizgi 10 u gösterirdi.
Maya Şehri Bonampak..  Meksika  ve Guatemala  arasında. 600’dan kalma Duvar Resimli Tapınak.. Amerika’nın En Eski Duvar Sanatı..  Tempel 1946 da bulundu
Bugün Orta Amerika’da Yaklaşık 2 milyon Maya Ardıl’ı yaşıyor.

                     Mayalar :

                     Bugün Meksika’nın Güneyi, Guatemala ve Belize’nin Kuzeyi’ni oluşturan Topraklar’da hemen hemen Kesintisiz bir Alan’a yayılmış Mezo Amerika (Meksika, Orta Amerika ve Batı Hind Adaları) Yerlileri..  Meksika ve Orta Amerika’daki İspanyol İstilası’ndan Önce, Batı Yarıküre’nin en Büyük Uygarlıkları’ndan birini kurdular. Büyük Taş Binalar’la Piramit Biçimli Tapınaklar, Altın ve Bakır İşleri ile bir Bölümü çözülmüş olan Maya Hiyeroglif Yazısı Tarım’a dayanan bu Uygarlığı’nın Ürünleri arasındadır.
                     Mayalar, daha MÖ 1500’de Köyler’de İlkel Tarım Yöntemleri’yle Mısır, Fasulye ve Kabak yetiştiriyordu. İnşa ettikleri Tören Merkezleri, MS 200’de, Tapınakları, Piramitleri, Sarayları ve Meydanları bulunan Kentler’e dönüşmüştü. Ayrıca bir Hiyeroglif Yazı Sistemi ile çok gelişmiş Takvim ve Astronomi Sistemleri oluşturuldu. Taşocakları da işleten Mayalar, çıkardıkları Büyük Miktar’da Yapıtaşı’nı, Volkan Camı gibi daha Sert Kayaçları kesmekte kullanırlardı. Temel olarak Bitki Örtüsü’nü yakıp Tarla açarak Tarım yapmakla birlikte, Sulama ve Teraslama gibi ileri Yöntemler de uyguladılar. Yabani İncir Ağacı’nın İçkabuğu’ndan ürettikleri Kağıdı kullanarak Hiyeroglif’le yazdıkları Kodexler’den birkaçı Günümüze ulaştı. Mayalar’ın ayrıca Zengin bir Heykel ve Kabartma Geleneği vardı. Mimari Eserler’in yanısıra Taş Yazıt ve Kabartmalar, Mayalar’la ilgili Temel Bilgi Kaynakları’dır. İlk Dönemler’de Maya Kültürü, kendisinden önceki Olmek Uygarlığı’nın  etkilerini taşıyordu.
                     Maya Uygarlığı’nın en Parlak Dönemi MS 250 dolaylarında başladı. Arkeologlar’ın Klasik olarak adlandırdığı Dönem, yaklaşık 900 e kadar sürdü. Bu Dönem’de Mayalar, herbirinin Nufusu 5000-50.000 arasında değişen 40’dan fazla Kent kurmuştu. Tikal, Uaxactun, Copan, Bonampak, Palenque ve Rio Bec, bunların en Büyükleri..  En Kalabalık oldukları Dönem’de  Maya Nufusu’nun 2 Milyon’a ulaştığı sanılmaktadır. Bunun büyük Bölümü,  Bugün Guatemala Sınırları içinde kalan Düzlükler’de yaşıyordu. 900’den sonra Klasik Maya Uygarlığı, bilinmeyen bir nedenle Hızla çöktü ve boşalan Kentler’de Tören Merkezleri Ormanlar’la kaplandı. Ama Klasik Sonrası Dönem’de (900-1519), Chichen Itza ve Mayapan gibi, Yucatan Yarımadası’nın Dağlık Bölgeleri’nde kurulmuş Kentler, Nufuslar’ı giderek azalan Büyük Ova Kentleri’nin tersine Gelişimlerini sürdürdü. 1500 lerin Başlarında İspanyollar Bölge’yi İstila ettiklerinde, Mayalar’ın çoğu Köyler’de Tarım yaparak yaşamakta ve Ataları’nın Dini Uygulamaları’nı sürdürmekteydi.
                     Mayalar’dan Bugüne kalan Büyük Kentler ve Tören Merkezleri’nde, Kireçtaşı Bloklar’dan yapılmış birçok Piramit Biçimli Tapınak ve Saray bulunur. Bu Yapılar’ın Duvarları, Çeşitli Olayları aktaran, Törensel ya da Astronomik  Anlamlar taşıyan Kabartma ve Yazıtlar’la Bezeli’dir. Bütün Bunlar, Maya Uygarlığı’nın Amerika Kıtası’nın Diğer Yerli Kültürleri içindeki Üstün Konumu’nu ortaya koymaktadır. Yine de Maya Toplumu’nun Gerçek Yapısı, Tarihi ve Hiyerogler’in Anlamı, İspanyol İstilası’ndan Yüzyıllar sonra anlaşılmaya başlamıştır.
                     Eski Maya Yerleşmeleri’nde İlk Sistemli Araştırmalar 1830’larda başladı. 1900 lerin Başları ile Ortalarında da, Maya Yazı Sistemi’nin Küçük bir Bölümü çözülebildi. Bu Çalışmalar Sonucu Maya Dili’nde Güneş, Ay, Yağmur ve Mısır Tanrıları gibi Doğa Tanrıları’nın bulunduğu anlaşıldı. Ayrıca Son Derece Ayrıntılı Törensel Uygulamalar’dan Sorumlu bir Ruhban Sınıfı vardı. Matematik ve Astronomi’deki Çarpıcı Gelişme de Maya Dini’yle yakından ilişkili, hatta onun Ayrılmaz bir Parçasıdır. Basamaklı Yazım Sistemi ve Sıfır’ın kullanılması, Matematik’te ulaşılan Aşama’yı gösterir. Çok Karmaşık bir Maya Takvimi geliştiren Maya Astronomları, Ay ile Venüs’ün Konumunu doğru olarak gösteren Tablolar yapmış ve Güneş Tutulmaları’nın önceden Tesbit edebilmişlerdi.
                     1900ler’de hemen hemen tümüyle çözülen Maya Hiyegorlifleri’nde genellikle Hanedanlar’ın Tarihi ve Kentler arasındaki Savaşlar anlatılır. Bu Hiyeroglifler’den, İşkence ve İnsan Kurban Etme’nin Ayinler’de önemli yer tuttuğu anlaşılır. Maya İnanışı’na göre Dindarlığın ifadesi olan bu Uygulamalar Bereket’i Güvence altına alır ve Tanrılar’ın Gazabı’nı yatıştırır. Bu Dini Gerekler yerine getirilmezse Evren’de Düzensizlik ve Kargaşa baş gösterir. Bu nedenle Özellikle Savaş Esirleri’nin İşkence’ye uğradığı, Sakat bırakıldığı ve Kurban edildiği anlaşılıyor. Ayrıca İnsan Kanı’nın Tanrılar’ı besleyeceği ve onlarla ilişki kurmak için Kan Dökülmesi gerektiği yolundaki İnanç’tan dolayı Maya Kralları , Halkları ile Tanrılar arasındaki Aracılar olarak, Ayinler’de kendi Kanlarını akıtmış ve kendi kendilerine İşkence etmişlerdir.

         Çağdaş Maya Halkları :

         Dil ve Coğrafya Temelinde şu Gruplara ayrılıyor :
         1.Meksika’nın Yucatan Yarımadası ile Belize’nin Kuzey, Guatemala’nın Kuzeydoğu Kesimleri’nde yaşayan Yucatan Mayaları (Yukatekler)
         2.Meksika’nın Güneyi’nde, Usumacinta Irmağı ile Guatemala Sınırı Arasındaki Topraklar’da, daha az bir Bölümü de Belize ile Guatemala’da yaşayan ve çok küçük bir Nufus oluşturan Lakandonlar,
         3.Guatemala’nın Doğu ve Ortakesimleri’ndeki Dağlık Bölge’de yaşayan Kiçe Halkları (KeççilerPikomohilerPokomamlarUstanpeklerKiçelerKakçikellerTsutuhillerSahapultekler ve Sikapanalar
         4.Guatemala’nın Batısı’ndaki Dağlık Bölge’de yaşayan  Mam Halkları (MamlarTekolarAguakatekler ve İksiller)
         5.Aynı Bölge’deki Huehuetenango İli’ndeki ve Meksika’nın buraya bitişik Yöreleri’nde yaşayan Kanhobal Halkları (MotozintleklerTuzanteklerHakalteklerAkateklerToholaballar ve Çuhlar),
         6.Meksika’nın Güneyi’ndeki Chiapas Eyaleti’nde yaşayan Tsotsiller ve Tseltallar
         7.Chiapas’ın Kuzeyi ile Tabasco’da, Çontal ve Çol Dilleri konuşan ÇolHalkları ile Guatemala’nın Doğu ucunda yaşayan, aynı Dil Grubu’ndan Çortiler,
         8.Meksika’nın Ortadoğu Kesimi’ndeki Veracruz Eyaleti’nin Kuzeyi’nde ve Bitişiğindeki San Luis Potosi’de yaşayan Huastekler.

         Mayalar’da Temel Kültürel Ayrım, Dağ ve Ova Kültürleri arasındaki Yucatan Mayaları, Lakandonlar ve  Çontallar ile Çolar Ova Topluluklarıdır. Dil  ve Coğrafya bakımından tümüyle ayrı bir Topluluk oluşturan Huastekler, Kültürel anlamda hiçbir zaman Maya sayılmamışlardır. Bunların dışındaki Mayalar da, Guatemala’nın Dağlık Bölgeleri’nde kendi Kültürleri’ni geliştirmiştir.
         Günümüzde de  başlıca Uğraşı Tarım olan ve bir Köy’ün çevresinde örgütlenmiş Topluluklar halinde yaşayan Mayalar, en çok Mısır, Fasulye ve Kabak yetiştirirler.  Maya Köyleri Kalıcı Yerleşim Merkezleri de olabilir, ama çoğu zaman Halk, Bayram ve Pazar Günleri dışında Çiftlik Evleri’nde yaşar. Köydeki Evler ve Ortak kullanılan Binalar genellikle boş kalır. Tarım Çapa’yla, Toprağın Sert olduğu Yerler’de Kazma’yla yapılır. Yucatan Mayaları genellikle Domuz ve Tavuk, bazen de Öküz yetiştiriler. El Sanatları, Evde kullanılan Aletler’in Yapımına yöneliktir. Ama  Tarımsal Ürün’ün bir Bölümü gibi Bazı El Sanatı Ürünleri de Pazar’da satılır.
         Erkekler giderek artan Ölçü’de Hazır Giysiler’e yönelmekle birlikte, Kadınlar Geleneksel Giyim Tarzını korumaktadır. Ama eskiden Yaygın olan yün eğirme ile Örücülük İşleri azalmıştır ve Giysiler’in çoğu Fabrika’da dokunmuş Kumaşlar’dan yapılır.
         Mayalar’ın hemen hemen tümü Katolikleştiler. İnançları’nda hala Pagan izler vardır. Hristiyanlık’taki Azizler ve Öbür Kutsal Kişiler genellikle Maya Tanrıları ile özdeşleşmiştir. Ayrıca 2 Din’in Ayin ve Kutlamalar uygulanmaktadır.


         Maya Takvimi

         Mezo Amerika’da kullanılmış Takvim. Herbiri’nin ayrı Adı ve Numarası bulunan 260 Gün’den oluşan Dini bir Yıl (Tzolkin) ile 365 Günlük Normal bir Yıl’a (Haab) dayanırdı. Tzolkin, 20şer Günlük 13 Bölüm’e, Haab’da 20’şer Günlük 18 Ay’a (Uinal) bölünmüştü. Ayrıca Haab, 5 Adsız Gün içeriyordu.  Mayalar, Uğursuz saydıkları Adsız Günleri Oruç tutup Tanrılar’ına Kurban adayarak geçirirlerdi.
         Tzolkin ile Haab aynı anda Var olduğundan, Maya Takvimi’ne göre 1 Gün, 4 Ayrı biçimde tanımlanabilir. Bunlar, 260 Günlük Döngü’ye ait Gün Adı ve Gün Numarası ile Ay Adı ve Ay Numarası’dır. 260 ve 365 Günlük Döngüler, her 52 Yıl’da bir aynı Nokta’ya gelerek yinelenmeye başlar. Çağdaş Uzmanlar’ca ‘Takvim Dönümü’ olarak adlandırılan bu Zaman Dilimi’ne Mayalar’ın ne Ad verdiği bilinmiyor. 18.980 Günlük Takvim Dönümü içindeki her Gün’ün bir Gün Numarası, Gün Adı, Ay Numarası ve Ay Adı’nan oluşan bir Bileşimi vardır. (Örn. 12 Caban 15 Ceh).
         Mayalar,  Hükümdarlar’ın Hayatları’na dair Önemli Olayları, Tarihleri ve Tanıtıcı Figürleri Taş Anıtlar Üstüne kazıyarak gösterdi. Ayrıca, Tarihler’i Doğru Biçim’de verebilmek amacıyla ‘Uzun Hesap’ denen Yöntem kullanılır, buna göre Belli bir Tarih Başlangıç sayılırdı. Mayalar’a göre kendi Tarihlerinin Başlangıç Noktası 4 Ahau 8 Cumku’fur (MÖ 3114).



Maya Hiyeroglif Yazısı

         Mezo Amerika’daki (Meksika, Orta Amerika ve Batı Hind Adaları) Maya Uygarlığı’nın geliştirdiği, 850 Hiyeroglif Yazı Sistemi. MS 200 lerden 1600 lerin sonlarına kadar, yani Meksika’nın İspanyollar’ca İşgal edilmesinden 200 Yıl sonraya değin kullanıldı. Sayılar, Tarihler ve Yöneticiler’in Adları’yla Doğum, Ölüm ve Fetih gibi Olayları belirten Simgeler dışında henüz çözülememiştir. Resim-Yazı Kökenli Simgeler’in yalnızca bir Bölümü Ses’e dayalıdır. Bir Ölçüde Mısır Kartuşları ile Çin Yazı Karekterleri’ni çağrıştıran bu Simgeler, ileri Düzey’de bir Stilizasyon gösterir.
         Maya Hiyeroglif Yazısı’yla oluşturulmuş bir Çok Metin olduğu biliniyor, ama Yucatan’ın İstilası’ndan (y.1540) sonra İspanyol Rahipler, bunların Çoğunu yok ettiler. Günümüzde bilinen 3 Maya Kodex’i vardır:
         Bunlardan 1000 ya da 1100 lerden kalmış olduğu sanılan Dresden Kodexi, 400-800ler’e Ait daha Eski Metinler’din Kopyası’dır. Diğer İkisi ise 1400ler’den kalma Madrid Kodexi ile ondan biraz daha eski olduğu sanılan Paris Kodexi’dir. Kodexler’in Hiçbirisi tam olarak çözülememişse de içerikleri biliniyorlar.



         Dresden Kodexi: Codex Desdensis

         Colombus Öncesi Maya Uygarlığı’na ait Hiyeroglifleri içeren ve Hristiyan Din Adamları’nın giriştiği Kitap Yakımı’ndan kurtularak  Bugün’e kalan kalan 3 Kodex’den biri. Tutulma Tabloları, Venüz’ün Kavuşum Dönemleri gibi, Büyük bir Duyarlık’la hesaplanmış Astronomi Kayıtları’nı içerir. Mayalar’ın Astronomi Alanı’ndaki Ünü büyük ölçüde bu Eser’e dayanır. Dresden’deki Saksonya Eyalet Kütüphanesi’nin ele geçirdiği Kodexi, Kingsborough Vikontu Edward KingAntiquities of Mexico (1830-48; Meksika’nın Eski Eserleri) Adlı Kitabında yayınladı. Ama O bunun Aztekler’e aid olduğunu sanıyordu. Kodex’in ilk Bilimsel Yayımı 1880’de Leipzig’de E.Förstmann tarafından yapıldı.


         Madrid Kodexi: Codex Tro-Cortesianus

         Colombus öncesi  Maya Dönemi’nden kalma Hiyeroglifler’den oluşan ve 1500ler’de İspanyol Din Adamları’nın giriştiği Kitap Yakımı’ndan kurtularak Bugün’e kalan 3 Metin’den biri. Geç Maya Dönemi’nin (MS 1400 ler) Ürünü sanılan Tro-Cortesianus muhtemelen Klasik Maya Bilginleri’nin ortaya koyduğu bir Metnin Kopyası’dır. Kodex’in Figür ve Gligleri (Oyma Resim Yazısı Karakterleri) İyi çizilmemiştir. Bugüne ulaşan siğer 2 Kodex’e göre daha Düşük niteliktedir.
         Astroloji ve Kahinlik Uygulamaları Üzerine çok Zengin Bilgiler içerir. Çeşitli Maya Tanrıları’nı belirlemeye çalışan Tarihçi ve Antropologlar için Özel bir Değer taşır. Örneğin burada Muluk Yılları’nın Uzun Koltuk Değnekleri üzerinde yapılan bir Dans’la kutlandığı Tasvir edilir. Ayrıca Seramik ve Dokuma gibi Zanaatlar’la Avcılık gibi Etkinlikler de anlatılır.
         2 yanı da yazılmış 56 Sayfa’dan oluşan Kodex İncir Ağacı Kabuğu’ndan elde edilen Levhalar’ın kıvrılması ve ikiye katlanmasıyla hazırlanmış. 1860lar’da İspanya’nın 2 ayrı Yerinde Farklı Uzunluk’taki 2 Parça (Troano ve Cortesianus) halinde bulundu. Bugün Madrid’deki Arkeoloji ve Tarih Müzesi’nde korunuyor.


         Paris Kodexi:Codex Peresianus

         Lat. Adı, 1860’ta Paris’teki Ulusal Kitaplık’ın bir Köşesinde bulunan Yazma’nın Sarılı olduğu Yırtık Kağıtlar’a Yazılı Perez adından gelir.
         Hemen Bütünüyle Ayin ve Törenler’i kapsar. ‚Alnı Sigarlı Tanrı’ olarak bilinen Önemli bir Maya Tanrısı’nın seçilmiş Başı’nın da bu Kodex’te Yer alması, bu Tanrı’nın Mitolojik Kimliği’ne ve Ölümü’ne dair Araştırmalar’a Yeni Varsayımlar ekletti.
         Bir çok Bölümü Eksik’tir. Diğer Kodexler’den daha Kötü Durumdadır. Akerdeon gibi katlanan uzun bir Şerir Biçimi verilmiş Ağaç Kabuğu’ndan yapılmıştır. 11 Yapraklık bu Şetir, Glifler ve Tanrı Resimleri Kolonlarınan oluşan 22 Sayfa’dır. Maya Takvimi’nde Yıllar’ı belirleyen Gün Adları Dizini’nin Varlığı Kodexin Maya Tarihi’nin Klasik Dönem ile İspanyol İstilası arasındaki bir Zamana tarihlenmesini sağladı.



YUTALAR
Güney Payutlar


         USA’da Colorado Eyaleti’nin Batı’sıyla Utah Eyaleti’nin Doğu’sunda yaşayan ve Şoşon Dilleri’nden birini konuşan Yerli Halk. Utah Eyaleti adını bu Halk’tan alır.
         İspanyol Papaz Silvestre Velez de Escalante 1776’da, Santa Fe’den (Bugün New Mexico) California’daki Misyon Merkezleri’ne geçerken Yuta Toprakları’nden geçti. Bu Tarih’te Yutalar hiç At kullanmıyor ve Yiyecek Toplayıcılığıyla geçinen Küçük bir Aile halinde yaşıyorlardı. NumikDilleri’nin (Eski Yayla Şoşon Dilleri) Güney Numik Öbeği’ne bağlı ortak bir Dil konuşan Yutalar’la California’da Çemehuevler olarak bilinen Güney Payutlar arasında Henüz Belirgin bir Ayrım yoktu. 1800 ler’in Başlarında önce Colorado’nun Batısı’ndaki Sonra da Utah’ın Kuzeyi’ndeki Yutalar At kullanmaya başladılar ve aralarında Gevşek Bağlar olan Avcı Takımları Biçiminde örgütlendiler. Buna karşılık UtahNevada ve California’nın Güney Kesimleri’ndeki Yutalar’la Çemehuevler At Kullanma  Alışkanlığı edinemediler. Yutalar zamanla  Güney Payutlar Adıyla anılmaya başladılar.
         Beyazlar’ın kazandığı 1864-1870  arasındaki Savaşlar’dan sonra, Colorado Yurtları’nın Çoğu Colorado’nun Güneybatısı’ndaki bir Yerleştirme Kampı’nda, Utah Yutaları ise, Çoğunun Bugün de yaşamayı sürdürdüğü Uintah ve Quray Yerleştirme Kampı’nda toplandı. 1900 lerin ortalarında Colorado’daki Yutalar’ın Sayısı 1.700, Utah’takiler’in Sayısı 2660 dı.


(Y)uto-Aztek Dilleri:

         Meksika’da, Guatemala’nın Kuzey Kesimi’nde ve USA’nın Batısı’nda konuşulan Yerli Dilleri Ailesi. Dilbilimcilerce 8 Öbeğe ayrılır. Bunlardan 4 ü Şoşon, 3 ü Sonora Kolunu oluşturur. Daha önce ayrı bir Kol olarak değerlendirilen, şimdilerde genellikle Sonora Kolu içinde anılan ise NahuaÖbeği’dir.

         Şoşon Kolu Tümü USA’sa Konuşulan şu Diller’den oluşur :
         1.Mono ve Kuzey Payut, Koso ve ŞoşonKavayisu ve Yuta Dillerini kapsayan Numik (eskiden Yayla Şoşon) Öbeği.
         2.Tubatulabal Dilii
         3.Serrano, Luisenyo-Huanenyo, Gabrielino-fernandino, Kuhuilya ve Kupenyo Dilleri’ni kapsayan Taki ( ya da Güney Californiya ) Öbeği
         4.Hopi Dili.

         Sonora Kolu ise Şu Diller’den oluşur :
         1.Papago, Pima Bajo (Aşağı Pima), Tepekano ile Kuzey ve Güney Tepehuan Dillerini kapsayan Pima Öbeği
         2.Tarahumara, Guarihio, Yaki-Mayo ile artık konuşulmayan Tubar, Eudeve ve Opata Dillerini içeren Koraçol ya da Kora Öbeği.
         Nahua Dilleri ise Nahuatl, Pipil ve Öşlü Poçutek Dili’nden oluşan Lehçeler.
         Yuta-Aztek Dilleri USA’nın Güneybatı Kesimleri’nde Yaygın Kiyova-Tano Dil Ailesiyle daha Uzak akrabadır ve onunla birlikte Aztek-Tano Öbeği içinde sınıflandırılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder